Güncelleme Tarihi:
İnsanlar yaşamları boyunca birçok olay yaşarlar. Yaşam içerisinde kimi olumlu ve güzel olan olayların yanında maalesef kötü olan ve acı veren olaylar da mevcuttur. Bunlar hepimizin başımıza gelebilecek ölüm, hastalık, kaza, boşanma gibi üzücü, zor ve stres yaratan durumlardır.
Biz yetişkinler bile bu tür olaylarla baş etmede kimi zaman çok fazla zorlanırken, çocukların böyle olaylara verdikleri tepkiler çok daha büyük ve derinden olur. Bizler olayların üstesinden gelmede psikolojik ve fiziksel olarak daha güçlüyüzdür. Ancak çocukların, hayatlarını büyük oranda etkileyen ve değiştiren bu kötü olayların üstesinden gelmesi çok daha zordur. Bu sebeple çocuklara ölüm, boşanma vs. gibi olumsuz durumlar haber verilirken bizler çok dikkatli ve hassas olmak zorundayız. Bizim en doğru şekilde kötü haberi çocuğa vermemiz, çocuğun yaşayacağı üzüntüyü, stres tepkilerini ve oluşabilecek fiziksel ve psikolojik sorunları en aza indirmede etkili bir şekilde yardımcı olur.
Peki bir çocuğa, özellikle okul öncesi yaştaki (5-6 yaş) çocuğa, kötü bir haber verirken hangi noktalara dikkat etmeliyiz? Çocuğun en az şekilde etkilenmesi için neler yapmalıyız?
Okul öncesi çocuklarda yaşları ve zihinsel gelişimleri itibariyle ölüm kavramı ve ölüm algısı yavaş yavaş oturmaya başlamıştır. Çocuk ölen kişinin bir daha geri gelmeyeceğini hemen algılayamasa da ölüm haberini öğrendikten sonraki süreç içerisinde bunu sindirir ve kafasında bir daha geri gelmeyeceğini oturtur. Ancak yaş itibariyle hala çocuğun iç dünyasında ölen sevdiğini geri getirebilecek sihirli ya da özel bir güce sahip olduğu düşüncesi az da olsa devam eder.
Genel olarak çocuğun içinde bulunduğu zihinsel süreç ve algı bu durumdadır. Öncelikle çocuğa kötü haber verirken seçtiğimiz ortamın sakin, sessiz ve çocuğun aşina olduğu bir yer olması gerekir. Konuya girmeden önce ön hazırlık yapılmalıdır. Örneğin, 'sana birazdan üzücü bir haber vereceğiz.' Sonrasında çok fazla detaya girmeden haberi net ve doğru bir şekilde açıklamalıyız. Bu noktada çocuğa ölümün kötü bir olay olmadığını aksine canlılar için doğal bir süreç olduğunu onun anlayabileceği bir dilde anlatmalıyız. Mesela; bir çiçeğin büyümesi, yeşermesi, sararması ve solmasını ölümü zihinsel açıdan sembolize ederek anlatmamız çocuğun bu konudaki korkusunu ve endişesini azaltmasına yardım edecektir. Ya da 'insanlar yaşarken nefes alırlar, yürürler, konuşurlar, yemek yerler ama öldükten sonra artık bunları yapamazlar' diyerek de açıklayabiliriz. Çocuğun haberi öğrendikten sonra verdiği her türlü tepkiye sakin kalmalı ve olağan karşılamalıyız. Ağlarsa susması için çabalamak yerine buna izin vermeliyiz. Ya da sessiz kalır veya hiçbir şey olmamış gibi davranırsa istediği zaman bu konuyu tekrar konuşabileceğimizi söyleyip onu rahat bırakmalıyız. Eğer ölen kişi anne ya da baba değil de çocuğun çok sevdiği yakın akraba veya arkadaşlarından biriyse bu haberi anne ve babanın birlikte vermesi en doğru olanıdır. Eğer tam tersi ölen anne ya da baba ise çocuğun en sevdiği kişilerden bir ya da ikisinin haberi çocuğa vermesi daha iyi olacaktır. Çocuğu etkileyeceğini düşündüğümüz her türlü kötü olayda sonrasında en önemli nokta çocuğu ne kadar çok sevdiğimizi belirtmek ve her koşulda onun yanında olacağımızı söylememizdir. Yaşanan olayların sonucu üzücü olsa da her şeyin en kısa sürede düzene gireceğini belirterek çocuğun kaygılarını en alt seviyeye düşürmeye çalışmalıyız. Hastalık söz konusu olduğunda da aynı yaklaşım içinde olmalıyız. Yine haber verilirken sessiz ve düzgün bir ortam seçilmelidir. Çocuğa olayla ilgili bilgiler en doğru şekilde ve yalansız bir şekilde verilmelidir. Ancak çocuğun ölüme dair kafasındaki şüpheleri arttırabilecek ayrıntılı açıklamalardan kaçınılmalıdır.
Çocukta hastalığın ölüm ile sonuçlanma ihtimali yüksekse ya da ağır bir tedavi sürecinden geçecek ise şu şekilde bir açıklama yapılabilir; 'Sahip olduğun hastalık sadece sana özel bir durum değil. Bugün birçok insan aynı hastalıktan tedavi görüyor. Bir kısmı uzun bir tedavi süresi yaşasa da iyileşti. Senin doktorların da onlar gibi iyileşmen için en doğru tedaviyi uygulayarak yeniden iyi olman için ellerinden geleni yapıyorlar. Biz de bu süreçte her zaman senin yanında olacağız.' Bu tarz bir açıklama çocuğun var olan yüksek kaygısını ve 'acaba ölecek miyim?' gibi zihninde yer alan olumsuz düşünceleri en aza indirmeye yardımcı olacaktır. Aynı açıklamayı eğer çocuğun sevdiği yakın kişilerden biri yaşıyorsa onlar içinde çocuğa yapabiliriz. Aile içinde ayrılık, boşanma durumu söz konusu olduğunda çocuğun yaş itibariyle hissettiği suçluluk ya da üzüntüden çok evden ayrılan ebeveyne karşı duyabileceği öfkedir.
Boşanma süresi çocuklar ve ebeveynler için maalesef çok sancılı bir süreç olarak yaşanmaktadır. Bu sebeple çocuğa bu olumsuz durum anlatılmadan önce çiftlerin ayrılık kararını kesin olarak vermiş olmaları en önemli noktadır. Böyle bir karar verilmediği sürece çocuğa bu durumdan bahsetmek yanlış olacaktır.
Çocuğa boşanma kararı açıklanacağı zaman anne ve babanın bir arada bunu çocuğa anlatması bir başka önemli noktadır. Genel hatlarıyla açıklama şu şekilde yapılabilir; anne ve baba olarak biz birbirimizi seviyorduk. Bu zamana kadar aynı evde yaşamaktan mutluyduk. Ama artık aynı evin içinde birlikteyken mutlu olamıyoruz. Bu yüzden ayrı evlerde yaşamaya karar verdik. Ancak annen ve baban olarak biz senden değil birbirimizden ayrılıyoruz ve seni eskiden olduğu gibi çok seviyoruz ve bundan sonra da sevmeye devam edeceğiz.' Çocuğa açıklama yapılırken çiftler arasında yaşanan tartışmalar ve kendi içlerinde yaşadıkları çatışmalar kesinlikle çocuğa yansıtılmamalıdır. Çocuğa boşanma kararı söylenirken ayrıntılara girmeden durum anlatılmalıdır. Boşanma kararı açıklandıktan sonra çocuğa evden ayrılan ebeveynle ne sıklıkla görüşebilecekleri ve ev, şehir ya da okul değişikliği olacaksa bu durumlar da çocukla açıkça paylaşılmalıdır. Bu konuda çocuğa söylenecek bir yalan çocuğun ebeveynlere olan güvenini ciddi derecede sarsacaktır. Bu açıdan bu konuda dürüst olmak çok önemlidir. Yaşanan bu sıkıntılı sürecinde en kısa sürede sonlanacağını söyleyebilirsiniz.
Yaşanan süreç içerisinde ev içerisinde çocuğun birlikte yaşadığı ebeveyninin çocuğa duygusal olarak destek vermesi ama bir taraftan da çocuğun ev içindeki düzenini eskiden olduğu gibi devam ettirmesi çocuğun süreçten en az şekilde etkilenmesine yardımcı olur. Çocuğa sevgi noktasında her iki tarafında doyurucu olması gerekir. Çocuğa verilen kötü haberlerin etkileri farklı şekillerde görülebilir.
Bunlardan bazıları;
* Çocuğun yıkıcı davranışlarda bulunması
* Uyku ve yeme bozukluklarının görülmesi
* Öfke kontrolünde sorun yaşaması, kendine ya da etrafındakilere zarar vermesi
* İçine kapanıp sessizleşmesi
* Eğer anaokuluna gidiyorsa arkadaşlarıyla iletişimde bozukluk yaşaması.
* Derslerinde performans düşüklüğü olması olabilir.
Bu durumlardan biri ya da birkaçı yaşandığı takdirde ebeveynlerin yapacağı şey en başta çocuğa karşı sabırlı olmaktır. Bununla birlikte ebeveynler bu durumlarla tek başına mücadele etmekte zorlanacakları için bir psikologdan ya da pedagogdan yardım almaları hem çocuk hem de kendileri için çok faydalı olacaktır. Sadece yaşanan olayların sonrasında değil başlangıçta kötü durumları çocuğa açıklarken eğer aileler çocuğa açıklama yapmakta zorlanıyorlarsa bu noktada da profesyonel destek almaları çok önemlidir. Böylece yanlış bir adım atmadan en sağlıklı şekilde çocukla iletişime geçebilirler. Sonuç olarak; hayatın akışı içinde her an kötü durumlarla karşılaşabiliriz. Bu kaçınılmazdır. Ancak önemli nokta bununla nasıl ve ne şekilde mücadele edip altından kalkabildiğimizdir. Çocuklar da bu noktada en hassas grupta yer aldıklarından en dikkat edilmesi gereken gruptur. Bu nedenle kötü haberleri onlara açıklarken yetişkinler olarak iki kat özenli davranmalıyız. Unutmayalım ki yarının büyükleri olarak ruh sağlığı ve gelişimi düzgün çocuklar yetiştirmek ve onları yaşanan olaylardan en az hasarla çıkarmak gelecekte daha sağlıklı bireylerin yetişmesi noktasında da çok önemlidir.