Güncelleme Tarihi:
Genç, güzel, alımlı ve başarılı bir anne olan Ömür Gedik ile sıcacık ve çok içten bir röportaj gerçekleştirdik. Bu sefer kendini eleştirdi sinema filmleri yerine... Kızı Tayga'yı kendisiyle kıyaslayıp çok daha mantıklı ve ayakları yere basan biri olduğunu itiraf edecek kadar da cesurdu aynı zaman da.
Nasıl başladı sinema eleştirmenliği serüveniniz?
Boğaziçi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı okurken Sinema derslerine de katılmıştım. İyi bir sinema izleyicisiyimdir ama sinema eleştirmenliği asıl, ekonomik kriz yıllarında Hürriyet Gazetesi’nin kültür sanat sayfasının kalkmasıyla başladı. Ana gazetede konserler, sinema, sergileri, yani daha geniş bir yelpazeyi takip ederken, eklere yazmaya başladık. Benim sadece sinema üzerine yoğunlaşmam o döneme denk geldi.
Sizin yazı tarzınızı herkes biliyor. Hiç diyor musunuz “Artık şu konuda yazacağım” örneğin annelik gibi?
Annelik iddialı olduğum ve ahkam keseceğim bir alan değil ne yazık ki. Kızım Tayga şu anda 16 yaşında ve ben de sanırım dünyanın en istikrarsız annelerinden biriyim. Çocukken üzerine titrediğim, baleden, piyanoya, tenisten voleybola her türlü dersi aldırdığım, hasta olmasın diye etrafında dört döndüğüm Tayga büyüyünce son derece rahat ve vurdumduymaz bir anne ile karşılaştı. Arkadaşlarım bile bendeki bu değişime şaşkınlar. Üzerine titreme halimin geçmiş olmasına mutluyum aslında.
Bu kadar güzel, alımlı ve işinde iddalı bir kadının anneliğini dinlemek istiyorum biraz da.
Tayga’la en keyifle paylaştığım şey tenis maçlarımız ve hayvan sevgisi. Teniste sıkı bir rekabet halindeyiz ama hayvan sevgisi deyince en huzurlu dakikalarımızı yaşıyoruz. Onunla birlikte köpeklerimizi ve kedimizi sevmek, onlar için vakit harcamak güzel bir paylaşım oluyor. Babasının iyi kalbi, dürüstlüğü, disiplini ve çalışkanlığıyla benim deli dolu, özgür ruhumu birleştirip harmanlamış bir kız Tayga. İleride sosyal yönü kuvvetli, çok yönlü, merhametli ve başarılı bir iş kadını olacağını düşünüyorum.
Çocuğunuzla fazla göz önünde olmadınız bu güne kadar?
Özel bir tercih değildi. Göz önünde olması beni rahatsız etmez zaten. Aman çocuğum medyadan uzak olsun diyen annelerden değilim. Tayga gayet aklı başında ve ne yaptığını bilen biri olarak yetişti. Kendisini nasıl ifade edeceğini bilecektir.
Biraz bize çocuğunuzdan bahsedebilir misiniz?
Okulunda başarılı ve çalışkan bir öğrenci. Çok iyi arkadaşları var. Bu çocukluğundan beri en çok dikkat ettiğimiz şeydi. Anaokulundan bu yana süren ve anne babalarının bizim çok iyi dostumuz olduğu bir grubu var. Onun dışında hassas ve sevgi dolu bir çocuk Tayga.
Haksızlıklarda morali bozulur, ezilenin yardımına koşar, onlar için üzülür ve çabalar. Merhametli olması benim için çok önemli. Çünkü bunun en önemli ve günümüz çocuklarında sık rastlanmayan erdemlerden biri olduğunu düşünüyorum. Aile büyükleriyle arasının iyi olması ve haftada en az bir kez onların yanına gidiyor olması da beni ayrıca mutlu ediyor.
Acaba çocuğunuza göre Ömür Gedik nasıl bir anne? Neler söylüyor annesi hakkında?
Bunu tabii ona sormak lazım. Umarım iyi şeyler düşünüyordur. Ama arada bana “Annecim biraz mantıklı olsan” dediği oluyor. Bana göre çok daha mantıklı ve ayakları yere basan biri Tayga. Ona akıl danıştığım çok olur. Beni frenlediği, yaptıklarıma gülüp, dalga geçtiği olmuştur.
Siz hiç doğum öncesi ve sonrasında depresyon yaşadınız mı?
Sonrasında değil de öncesinde yaşadım sanırım. Üniversite yıllarında okulun en deli dolu kızlarından biriydim. Bırakın çocuk yapmayı, evleneceğimi bile, ben dahil, kimse tahmin etimiyordu. Ama 21 yaşında çok mutlu bir evlilik yapınca çocuk yapmakta tereddüt bile etmedim. Yine de hamileliği kolay kabullendiğimi söyleyemem. Hamile olduğumu kimsenin bilmesini istemedim. Uzun süre bol giyerek sakladım da. Son bir aya kadar hamile olduğumu sadece çok yakınlarım anladı. Hamilelik duygusu ve görüntüsünün çok hoşuma gittiğini söyleyemeyeceğim. Doğum sonrasında ise eski şeklime döndüğüm için bırakın depresyonu, mutluluktan uçuyordum neredeyse.
Yoğun iş yaşamınız ve annelik dengesini nasıl sağlıyorsunuz?
Doğrusu şu ki Tayga küçükken işime bu kadar vakit ayırmıyordum. Fazlası için çabalamıyordum en azından. 7-8 yaşına gelene kadar Tayga’la çok vakit geçirdim. İş delisi bir kadın haline gelmem Tayga’nın ilk okula başlamasından sonra oldu.
Röportaj: Pınar Eslek