Güncelleme Tarihi:
Gail Devers, profesyonel olarak koşmaya 15 yaşındayken başladı. Üniversiteye geldiğinde 100 metre engelli ve sprint yarışlarında rekorlar kırma düzeyine gelmişti. Bu nedenle 1988 yılında Olimpiyatlar'a katılacak takıma seçilmesi kimseyi şaşırtmadı.
O sıralar Devers 58 kiloydu. Kaslı vücuduyla kuvvetinin zirvesindeydi. Engellerle dolu pisti 12.61 saniyede tamamlayabiliyordu. Bütün bunlar Devers'ı Olimpiyatlar'da madalyanın en önemli adaylarından biri yapıyordu.
Ancak günler geçip müsabakalar için Seul'e gitme zamanı yaklaştıkça, Devers vücudunda bir rahatsızlık hissetmeye başladı. Kendinde tuhaf değişimler gözlemliyor ve sağlığında bir sorun olduğunu hissediyordu.
Saçları avuç avuç dökülmeye başlamıştı Devers'ın. Daha da tuhaf olanı ise hafif bir koşu yaparken hamstring kasını sakatlamış olmasıydı. Hayatı boyunca başına böyle bir şey gelmişliği yoktu. Üstelik hızla kilo veriyordu.
KARİYERİNİN EN KÖTÜ SONUCUNU ELDE ETTİ
Devers, Olimpiyatlar'da çıktığı 100 metre yarışında, bir müsabakada aldığı en kötü sonucu elde etti. Başarılı olmayı çok istiyordu ancak vücudu aynı fikirde değildi.
Devers, Güney Kore'den ABD'ye döndükten sonra doktor doktor dolaşmaya başladı. Telefon rehberini açıp bir cevap alabilme umuduyla bulduğu tüm doktorları arıyordu.
O esnada insanlar da Devers hakkında konuşmaya başlamıştı. Genç kadın 58 kilodan 35 kiloya düşmüştü ve çok hasta görünüyordu. Çevresindekiler kendisine "Anoreksin mi var? Madde mi kullanıyorsun?" gibi sorular sormaya başlamıştı. Devers geçtiğimiz günlerde Business Insider'a yaptığı açıklamada, "Canımı çok yakan bu yorumlar bugün bile üzerimden atamadığım izler bıraktı" diye konuştu.
2,5 YILIN ARDINDAN TEŞHİS KONDU
Devers'ın hasta olduğu her halinden belliydi ancak doktorlar sebebini bir türlü bulamıyordu. Çok ağır antrenman yapıyor olabileceğini ya da sorunlarının stresten kaynaklanabileceğini söylüyorlardı. Ancak Devers sebebin bu olmadığından emindi ve cevabı bulmak için var gücüyle savaşıyordu.
2,5 yıl boyunca doktorlara hasta olduğunu anlatmaya çalışan Devers'a en sonunda tiroit bezinin aşırı çalışmasına neden olan bir bozukluk olan Graves hastalığı teşhisi kondu. Bu teşhisin ardından hemen tedaviye başlayan Devers, kısa süre içinde hayatını yoluna sokmayı başardı. Hatta 1992 Barselona Olimpiyatları'nda iki müsabakaya katılmaya bile hak kazandı.
Devers kendini çok daha iyi hissediyordu ama çok büyük bir sır saklıyordu: Gözleri neredeyse hiç görmüyordu. Dünyaya sürekli bulutların ardından bakıyor gibiydi.
Gözleri sürekli kızarık ve şişti; bu nedenle insanlar "Alerjin mi var? Gözün iltihap mı yaptı?" diye soruyordu. O nedenle Devers her yere güneş gözlüğüyle gitmeye başlamıştı. Hatta bir gözlüğü gözüne, yedeğini de kafasına takıyordu.
SEKİZ ADIM AT, ZIPLA, ÜÇ ADIM KOŞ…
Atletler, engelli koşulları belli bir ritimle koşarlar: Çıkıştan itibaren sekiz adım at, zıpla, iki engel arasında üç adım koş, ardından finiş çizgisine kadar üç adım daha... Bu ritmi yaşam felsefesi haline getiren Devers, koşarken önüne çıkan engelleri göremiyordu ama herkesten daha hızlı koşabiliyordu.
1992 Olimpiyatları'nda son engele takılıp düşen Devers'ın o anlarını gösteren fotoğraflar manşetlere taşındı. Ne var ki ünlü atlet 100 metre sprint yarışında altın madalyaya ulaşmayı bildi. 1996 Atlanta Olimpiyatları'nda 100 metre sprintte bir kez daha altın kazanan Devers, yanına 100 metre bayrak yarışı altınını da ekledi. Devers, 2000 ve 2004 Olimpiyatları'nda da yarıştı.
HASTALIĞININ NE OLDUĞU 2 YIL ÖNCE ANLAŞILDI
Devers çok az kişiye nasip olacak bir hayat yaşıyordu. Kariyeri çok büyük başarılarla doluydu. Ancak gözlerinin iyi görmeyişi sorun olmaya devam ediyordu. Geceleri araba kullanmayı bırakmıştı. Çocuklarıyla arabada giderken önünü çok zor gördüğü için onların güvenliğinden endişe etmeye başlamıştı. Ancak Devers uzun bir süre boyunca durumunun ne kadar kötü olduğunu eşinden bile sakladı.
Doktorlar bir kez daha Devers'ın hastalığı karşısında kifayetsiz kalmıştı. Bu nedenle ünlü atlet göz sorunlarının sebebinin Graves hastalığı olduğuna karar vermişti.
Bu durum iki yıl öncesine kadar devam etti. 2022 senesinde Devers'a tiroit göz hastalığı teşhisi kondu. Devers nihayet bir kez daha aradığı cevaplara kavuştu ve bir nörooftalmoloğun desteğiyle tedaviye başladı.
MARATON, SPRİNT, BAYRAK YARIŞI…
Hastalığına İngilizce tiroit göz hastalığı anlamına gelen 'thyroid eye disease'in kısaltması olarak 'Ted' adını verdiğini belirten Devers, "Biriyle benim Ted'le yaşadığım kadar uzun süre beraber yaşadığınızda, ona bir isim vermek zorunda kalıyorsunuz. Uzun bir süre boyunca Ted'in yanımda olduğunu biliyordum ama onu nasıl çağıracağımı bilmiyordum" diye konuştu.
Kamuoyunun tiroit göz hastalığı konusunda bilgilenmesini istediğini de sözlerine ekleyen Devers, "Benim için bir teşhis almak bir maraton koşmak gibiydi ama bir sprint de olabilirdi. Ben şimdi bayrak yarışı koşuyorum; elimdeki bilgiyi başkalarına veriyorum ki onlar da hayatlarını yoluna sokabilsinler" ifadelerini kullandı.
Business Insider'ın "Doctors dismissed my health concerns and said I was training too hard. No one knew I was competing in the Olympics without being able to see the hurdles." başlıklı haberinden derlenmiştir.