Güncelleme Tarihi:
Okulların açılması hem öğrenciler hem de aileleri için heyecan verici bir başlangıçtır. Tüm çocuklar, okul öncesi dönemden başlayarak yeni bir eğitim kademesine geçerken ‘okula uyum’ gerçeği ile karşı karşıya kalır. Bu geçişlerde çocuklar geride bıraktıkları eğitim kademesinden farklı bir ortamla karşılaşır. Eğitim ve öğretim programları, fiziksel mekan, öğretmenlerin beklentileri ve akran grupları değişse de, çocuklardan bu yeni ortam ve duruma kısa sürede uyum sağlamaları beklenir.
Rehberlik Danışmanı Özde Gül Şen, okula uyum sürecinin kolay atlatılmasının genellikle yeni ortamların gerektirdiği bilgi ve becerilerin çocuğun sahip olduğu sosyal-duygusal, davranışsal ve akademik becerilerle uyumuna bağlı olduğunu söyledi.
Özde Gül Şen, okula uyumun, çocuğun gelişim ve öğrenmesini destekleme, okula devamını sağlama, başarısını artırma ve yetişkinlikte başarılı bir kariyere sahip olma şansını elde etme gibi önemli katkıları olduğunu belirtti. Şen araştırmaların; çocukların okula uyumu ile onların öğrenmeleri, okulu bitirmeleri, akademik ve akademik olmayan başarıları arasında bir ilişki olduğunu ortaya koyduğunu dile getirdi.
Öncelikle çocuğa ve ailesine özgü hangi özelliklerin uyumu kolaylaştırıcı veya sınırlandırıcı olabileceğinin tespit edilmesi gerektiğini vurgulayan Özde Gül Şen; “Uyum sürecinde uygulanacak etkinliklerin, ailenin ve çocuğun kendine özgü gereksinimlerini karşılayacak şekilde hazırlanması önemli. Öğretmenler etkinlikleri hazırlar ve uygularken ‘Bu etkinlik, çocukların hangi gereksinimlerini karşılıyor?’, ‘Bu etkinlikten sınıfımdaki hangi çocuklar yarar sağlar?’, ’Etkinlik uygulanırken hangi çocukların yarar sağlaması için özel çaba göstermem gerekir?’ gibi soruları kendilerine sürekli sormalı ve yanıtlar doğrultusunda gereken önlemleri almalıdır” dedi.
Öğretmenlerin, etkinlikleri çocuğun tüm gelişim alanlarını destekleyecek şekilde planlaması gerektiğini vurgulayan Özde Gül Şen, “Bu etkinlikler, çocukların aktif katılımını güdüleyen öğretim, yaklaşım ve teknikleriyle yürütülmeli” diye konuştu. Çocuğun yaşadığı aile çevresinin, sosyal ve kültürel özelliklerinin önemine vurgu yapan Şen, uyum sürecinin ve yapılacak etkinliklerin odağında çocukların olması gerektiğini söyledi.
Okul öncesinde başlayan öğrenme sürecinin okulla birlikte daha ileriye taşındığını söyleyen Özde Gül Şen, “Okul öncesi eğitim kurumuna, ilkokula veya ortaokula başlayan çocukların başarısı, doğuştan gelen öğrenme becerilerinin geliştirilmesine bağlı. Çocuğun kendini sosyal ve duygusal olarak güvende ve yeterli hissetmesi, öz güveninin artırılması önemli. Tüm bunlar, çocuğun okula uyumunu kolaylaştırır” dedi. Çocukların kendilerini güvende hissedecekleri ortamlarda daha iyi öğreneceğini dile getiren Özde Gül Şen şöyle devam etti: “Çocuklara güvenli bir okul ortamı sağlamada en önemli paydaş öğretmenler. Öğretmen ve çocuk arasındaki ilişki, onların sosyal-duyuşsal, zihinsel ve fiziksel gelişimleri açısından büyük önem taşıyor.”