Güncelleme Tarihi:
Ökse otu ülkemizde ve Balkanlar’da yaygın olarak bulunur. Yöresel olarak çekem, burç, gökçe, gevele, güvelek, yapışkan otu, bacaksız bitki, çampir adlarıyla tanınır. Çapı 70-100 cm olan, oldukça sık çatallaşan dal sistemine sahiptir. Kavak, söğüt, huş, armut, alıç, erik, kiraz, akasya, akçaağaç ve kestane, çam ve köknar ağaçlarında yaşar. Gövdesi oldukça kısadır ve buradan ağaçların dalına bitki özünü emmek için kökünü salar. Dalların ucunda karşılıklı iki yaprağı bulunur, zeytin yaprağına benzer. Dal uçlarında 2-6 adet sarımsı beyaz renkte küçük çiçekleri vardır. Ekim-Kasım aylarında nohut büyüklüğünde beyaz, cama benzer yapışkan meyveleri oluşur ve içinde 1-2 adet oval veya köşeli tohumları bulunur. Kuşlar, kursaklarında yumuşattıkları bitkinin tohumlarını dalların üzerine dışkılayarak yeni bitkilerin kök salmasını sağlarlar. Ökse otu çoğalmasını kuşlara borçlu olduğu halde bazı bölgelerde yapışkan tohumları kuşlara tuzak olur. Kuşları yakalamak için kullanılan ökse adı buradan gelmektedir.
Ökse otu Mart, Nisan aylarında veya Eylül, Ekim aylarında toplanır. Meyveleri ayıklanarak atılır. Yaprak ve sapı kurutularak saklanır. Yaprakları tanen, urson, inosit, viskotoksin, sapotoksin ve glikozit adı verilen maddeleri içerir.
Ökse otunun kanser, hipertansiyon, damar, karaciğer ve kadın hastalıkları gibi hastalıkların tedavisinde kullanılması için yapılan araştırmaların sonuçları henüz tartışmalıdır. Buna karşın kanser tedavisinde kullanılan bazı ilaçların jeneriğinde ökse otu olduğu bilinmektedir.
Bitkilerin, bitki çaylarının sağlığımıza olan yararları ve destekleri her geçen gün yapılan çalışmalarla artıyor. Ancak her bitkiye mucize olarak yaklaşmanın yanlışlığını vurgulamak isterim.
Sağlığımızı, günlük gereksinimimiz olan makro besin öğeleri protein, karbonhidrat ve yağdan yeterli, dengeli ve ölçülü, ayrıca vitamin ve minerallerden zengin yiyecek seçimleri yapmadan koruyamayız, hastalıkların tedavisinde de ilaçların etkisini arttıramayız.