Güncelleme Tarihi:
Çocuklarda obezitenin devam etmesi; tip 2 diyabet, hipertansiyon, hiperlipidemi, uyku apneleri, ortopedik problemler ve insülin direnci gibi sağlık sorunlarına neden olabiliyor. Erişkin dönemde obez olan kişilerin ise, 1/3’ünde obezite çocukluk çağında başlıyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Deniz Şafak, 21 Mayıs Avrupa Obezite günü vesilesiyle obezite hakkında bilinmeyenleri açıkladı.
Genetik ve çevresel etkileşimlere sahip, ciddi ve kronik bir hastalık olan obezite, vücutta normalden fazla miktarda yağ dokusunun olmasıyla gelişiyor ve mutlaka tıbbi tedavi gerektiriyor. Çocuklarda obezitenin gelişmesinde rol oynayan en önemli faktörler; fiziksel aktivitede azalma, beslenme alışkanlıkları ve genetik sebeplerdir. Ülkemizde son yıllarda beslenme ve aktivite değişiklikleri ile yakından ilgili olarak obezitenin yaygınlaştığı belirtiliyor.
Batılı beslenme alışkanlıklarının kazanılmaya başlanmasıyla birlikte, çocuklarda kilo alımının arttığı gözlemleniyor. Yaşam şekli değişikliği de bir diğer önemli faktördür. Çocukların bilgisayar veya televizyon başında geçirdiği saatlerin artışı ve okulda geçirilen sürenin uzamasıyla birlikte azalan hareketlilik, kilo alımını kolaylaştırıyor. Obezite ile birlikte sıklıkla psikososyal bozukluklar da görülüyor. Fiziki görünüm ve performans gerektiren toplu faaliyetlere uyum sorunu açısından obezite, çocuklarda sosyal izolasyona sebep olabiliyor. Bu nedenle obez çocuklar arkadaşları tarafından dışlanabiliyor. Dışlanan çocuk, sosyalleşmekten çekinirken, daha hareketsiz bir yaşama sürükleniyor. Bu konuda ailelerin de duyarlı olmaları gerekiyor. Bebeklik dönemi dışında çocuklar, genellikle hasta olunca doktora götürülürler. Çocuğunun hızlı kilo aldığını düşünen anne-babanın doktora erken dönemde başvurmaları önemlidir.
Obezitenin devam etmesi durumunda ortaya çıkabilecek bazı sağlık sorunları vardır. Bunların başında tip 2 diyabet, hipertansiyon, hiperlipidemi (kan yağlarında yükseklik), uyku apneleri, ortopedik problemler ve insülin direnci gelir. Kız çocuklarında vücut yağlanmasının artışı, leptin hormonunun artmasına ve ergenliğin tetiklenmesine neden olurken, erkek çocuklarında ergenliği geciktirebilir. Obezite sorunu kız çocuklarında 8 yaşından önce meme gelişimini başlatarak, 10 yaşından önce adet görülmesine sebep olabiliyor.
Çok obez olmayan çocuklarda diyet uygulanmaz. Yaşam şekli ve beslenme alışkanlıkları doğru yönde arttırılarak, uzun vadede boyun da uzamasıyla birlikte boy-kilo dengesi sağlanır. İleri derecede obez çocuklarda ise uzun vadede kilo verme planlanır. Beslenme alışkanlıkları doğru yöne yavaş yavaş çevrilerek, çocuğa bunun gerekçesi anlatılmalıdır. Tüm aile bireylerinin de bu beslenme kurallarına uyması gerekir. Diğer yandan çocuk daha hareketli bir yaşama teşvik edilerek, bir spor dalına yönlendirilmelidir. Ailece çıkılacak yürüyüşler de bu dönemde çocuğa yardımcı olacaktır.
Diyetler hazırlanırken çocuğun alışkanlıkları dikkate alınmalıdır. Çocukların büyüme ve gelişmesinin durdurulmaması ve boy uzaması oldukça önemlidir. Bu nedenle beslenme programı hazırlanırken gelişim gereksinimleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Çocukların diyet tedavisine başlamadan önce bir hekim kontrolünden geçirilmesi gerekir. Genel değerlendirme ve kan testlerinden sonra hekim gerekirse uygun tedaviye başlar. Diyet uzmanı da, kilonun yanında farklı bir sağlık sorunu var ise diyet tedavisini ona göre düzenler.
Diyetin en önemli koşullarından biri; hazırlanacak diyetin çocuğun yaşına, boyuna, kilosuna, yaşam şekli ve beslenme alışkanlıklarına uygun olmasıdır. Aksi halde diyetin hayata geçmesi zorlaşır. Keyif alınan yemek alışkanlıkları göz önünde bulundurmalı, diyette sınırlı da olsa çocuğun sevdiği yiyeceklere yer verilmelidir. Aksi takdirde uygulanan diyet, çocuğu mutsuz edebilir. Çocuğa doğru beslenme alışkanlığı diyet döneminde kazandırılmaya çalışılmalıdır. Böylelikle diyet bittikten sonra çocuğun hem kilosu korunabilir hem de sağlıklı kalması sağlanmış olur.
Genel beslenme alışkanlıklarımıza bakıldığında iki önemli eksik ortaya çıkıyor. İlki ara öğünlerin yetersizliği, ikincisi ise suyun yeterince tüketilmemesidir. Çocuklar günlük yemek alışkanlıkları içerisinde, öğünler arasında genelde yiyecek tüketmez. Tüketilenler de olması gereken yiyecekler değildir. Ara öğünler için çoğunlukla bisküvi, çikolata gibi abur cuburlar tercih edilir. Ancak bu gıdalar, enerjileri ve içerikleri sebebiyle çocuğun ihtiyacını karşılamadıkları gibi kilo alımını da kolaylaştırırlar. Bunların yerine çocuğun beslenme düzenine, vitamin mineral deposu olmalarının yanında düşük kalorili ve besleyici olan taze meyveler ve meyve suları koymak gerekir. Çocukların içecek seçimleri genelde şekerli ve asitlidir. Her çocuğun günlük aldığı her 1 kalori için bir 1 ml. suya ihtiyacı vardır. Günlük 1850 kaloriye ihtiyaç duyan bir çocuğun, yaklaşık 1850 ml kadar su tüketmesi gerekir.
Diğer bir önemli konu öğünlerin içeriğidir. Öğünlerde yenilen yemekte öncelik her zaman açlık ve göz zevkidir. Her öğünün yeterli vitamin-mineral ve protein-karbonhidrat-yağ dengesinin sağlanması gerekir. Bu nedenle sebze, et, süt-yoğurt ürünleri ve tahıllar bir öğünde bir arada bulundurulmalıdır. Bu besin grupları bir arada bulunduğunda miktar ayarlamasını da yapmak kolay olacaktır. Örneğin; 1 kâse çorba, 1 porsiyon ızgara et, salata ve ayrandan oluşan bir menü yeterli ve dengelidir. 1 tabak etli sebze yemeği , ½ tabak pilav veya makarna, 1 kâse yoğurt dengeli bir menüdür. Bu besin guruplarını bir arada kullanarak mönü çeşitlilikleri oluşturulabilir.
Zayıflama diyetlerinin sağlıklı mönülerinde miktar ayarlaması yapılır. Ancak bu miktarlar çocuklara göre farklılık gösterir. Mönülere ara öğünler ve düzenli su tüketimi ilave edilir. Alışkanlıkların değişmesi zordur. Bu nedenle sağlıklı beslenme ve zayıflama diyetlerinin başlangıcında bir geçiş süreci yaşanır. Böyle zamanlarda birlikte çalışılan diyetisyenle irtibata geçilmeli ve yeniden düzenlemeler yapılmalıdır. Tam uygulanabilir şekle gelene kadar buna devam edilmelidir.
Uygulanacak diyetin süresi, çocuğun sahip olduğu kilo ve hedeflenen kiloya göre değişkenlik gösterir. Verilen kilonun yağ olması gerektiği düşünülürse ayda 2 kilo verilebilir. Daha hızlı kilo kayıplarında vücuttan su ve kas kaybı gerçekleşeceğinden, bunu gerçek kilo kaybı olarak değerlendirmek yanlıştır. Düzenli ölçümler yapıldığında verilen kilonun ne kadarının yağ olduğu değerlendirilmeli ve yeni diyet ona göre düzenlenmelidir.
Çocukluk döneminde obezite önemli bir sağlık sorunudur. Erişkin dönemde obez olan kişilerin 1/3’ünde, obezite çocukluk çağında başlamaktadır. Çocukluk döneminde edinilen beslenme alışkanlıkları kalıcıdır. Bu nedenle zeminde doğru beslenmek çocukları uzun vadede hastalıklardan koruyacağı gibi gelişimleri açısından da önemlidir. Diyetler sık sık uygulanıp bırakılacak bir tedavi şekli olmamalıdır. Her zaman uzun vadede yapılmalı ve çocukta oluşacak sağlıklı beslenme alışkanlıkları kalıcı hale gelmelidir. Çocuklar için verilen emek onların gelecekleri adına yapılan en büyük yatırımdır. Mutlu ve sağlıklı bir nesil için şimdiden doğru adımlar atmak gerekir.