Güncelleme Tarihi:
Dikkate alınmayan obezitenin çok ciddi sağlık problemlerine hatta ölümlere yol açtığını söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Abdülkerim Özakay, geç kalınmadan obezite tedavisine başlanması gerektiğini vurguladı.
Kişinin vücudundaki yağ oranının normalin üstünde olması, kişinin tedavi edilmesi gerekecek kadar şişman olması durumuna obezite denir. Dünya üzerinde kronik bir hastalık haline gelen obezitenin tedavisinde cerrahi yöntemler yaygın olarak uygulanmaktadır.
Obezite cerrahisi ise obez hastaların kilo vermelerini kolaylaştırmak amacıyla gıda alımı ve besin emilimini azaltmasını sağlayacak sindirim sistemine yapılan müdahalelerdir. Obezite cerrahisinin sonuçlarının kalıcı bir sonuç göstermesi için kişinin psikolojik olarak hazır olması, geçirdiği ameliyatının öneminin farkında olması, operasyon sonrasında beslenme şekline ve egzersiz programlarına devam etmesi gerekir. Her ne kadar obezite cerrahisi uygulanan hastalar hızla kilo verse de bu başarının sürdürülebilir olması için kişinin belli hayat standartlarını kalıcı hale getirmesi önemlidir.
Kilo problemi yaşayan herkes, obezite cerrahisi için uygun değildir. Önemli bir operasyon olan obezite cerrahisi belli kriterleri taşıyan kişilere uygulanabilir. Bunlar;
Vücut ağırlığının, boy uzunluğunun karesine bölünmesi sonucu çıkan değere vücut kitle endeksi denir. Eğer bir kişinin vücut kitle endeksi 18 ve altındaysa zayıf, 18,5 – 24,9 ise normal, 25 -29,9 ise kilolu, 30-39,9 arasındaysa obez, 40 ve üzerindeyse morbid obez olarak kabul edilir. Bu doğrultuda bir kişinin vücut kitle endeksi 25’in üzerine çıktıysa mutlaka hayatına, sağlığına ve beslenme şekline çeki düzen vermesi gerektiği mesajını almalıdır. Burada önemli olan ideal kiloyu koruyabilmektir.
Obeziteyi var eden nedenler tam olarak bilinmese de duyguların insanların yeme alışkanlıkları üzerindeki etkileri vardır. Örneğin birçok kişi, üzgünken, sinirliyken veya yoğun stres altındayken rahatlama yolunu yemek yemede buluyor. Duygusal beslenme olarak nitelendirilen bu durum karşısında kişi kendini buzdolabının başında bulabiliyor. Her ne kadar anlık bir durum gibi dursa da zamanla bu kaçamaklar bir yeme alışkanlığına en sonda da obeziteye dönüşebilir.
Obezite tedavisi ne kişinin ne de bir doktorun tek başına karar verebileceği bir süreçtir. Bu dönemde doktor, diyetisyen, fizyoterapist ve psikolog birlikte görev alır. Bunun sebebi obezitenin ortaya çıkmasında birçok farklı faktörün etkili olmasıdır. Uygulanan cerrahi tedavi yöntemleri aşağıdaki gibidir;
Tüp mide ameliyatı olarak bilinen bu yöntemde midenin belli bir bölümü cerrahi olarak çıkarılır ve geriye tüp şeklinde bir mide bırakılır. Ameliyattan sonra küçük hacimlerde alınan yiyecekler hastada doygunluk hissi yaratır ve bir süre sonra bu tokluk, iştah kaybına dönüşür. Ayrıca midenin açlık hormonu salgılayan bölümü de çıkarıldığı için hastada açlık hissinde azalma oluşur. Oldukça kolay bir operasyon olan bu yöntemde, komplikasyon oranları oldukça düşüktür. Ameliyattan sonraki birkaç yıl içinde kilo fazlasının %60 - 70’inin kaybedilmesi beklenir.
Mide ile ince barsağın aşağı bölümlerinin ağızlaştırılarak gıdanın emilimini en aza indirgeye çeşitli Bypass uygulamaları yapılmaktadır. Cerrahi sonrası uzun dönemde kilo alımı olursa kişiye uygun gastrik baypass cerrahi tiplerini uygulamak da mümkün. Operasyonun faydaları vücut ağırlığınızın önemli bir kısmının kaybı ile birlikte, ilk bir iki yılda ortaya çıkıyor. Kilo kaybedildikçe yüksek kolesterol, yüksek tansiyon ve diyabet gibi şişmanlıkla ilişkili sağlık problemleri kaybolmaya veya en azından düzelmeye başlıyor.Bu sayede, hastaların tamamına yakını aldıkları pek çok ilacı tamamen bırakır veya en azından dozunu azaltırlar. Zayıflamaya bağlı olarak emosyonel durumda da belirgin düzelme görülür, sosyal ve cinsel hayattaki düzelmeler bunu takip eder.