Güncelleme Tarihi:
Son yıllarda sadece yurdumuzda değil, tüm dünyada en çok tartışılan konulardan biri de doğum şekli ile ilgili. Gebelerin büyük bir bölümünde doğum şekli konusunda gebelik süreci boyunca bir kararsızlık olmaktadır. Bu kararsızlık sürecini etkileyen en önemli faktörler aile çevresi, arkadaş çevresi, doktorun tutumu ve medyada çıkan haberlerdir. Gebeliğin başında doğum şekli konusunda kararlı olan gebeler bile gebeliğin son dönemlerine doğru yeniden bir kararsızlık sürecine girmektedir. Daha ilk kontrolde doğum şekli konusunda detaylı sorularla karşılaşabiliyoruz.
Doğum iki şekilde yapılabilir; vajinal yoldan ya da sezaryen (karna alt kısmından ameliyatla kesi atılır). Sezaryen ameliyatı olmayacaksa bu doğum ancak vajinal yoldan olacaktır, fakat vajinal yoldan olan bu doğum her zaman normal ya da doğal doğum şeklinde olmayabilir. Anne ve bebek açısından riskler taşıyorsa, gerekli olduğu takdirde mecburen dışarıdan müdahale gerektiren epizyotomi kesisi, forseps, vakum gibi benzeri müdahaleli vajinal doğum tipleri de olabilir. Her şey yolunda gittiğinde hiçbir müdahaleye gerek olmadan, kendiliğinden vajinal doğum oluyorsa, ancak bu doğal (normal) doğumdur ki maalesef her zaman böyle olmaz ve bu da önceden garantili olarak tahmin edilebilir bir durum değildir. Sonuç olarak vajinal yoldan olan doğum her zaman doğal ve normal bir doğum şeklinde sonuçlanmayabilir.
Doğum ile ilgili doktorların, anne adayları ile birlikte karar verirken hiçbir yerde karşılaşmayacağımız benzersiz bir sorun da sadece anne açısından değil, aynı zamanda bebek açısından da risklerin hepsini değerlendirip buna göre karar vermek zorunda olmalarıdır. Anne açısından uygun bir durum bebeğin sağlığını riske sokabilir ya da bebek açısından riskin daha az olduğunu düşündüğümüz bir doğum şekli, bu sefer de anneye ait riskleri artırabilir. Doktorlar açısından bunlardan da daha sıkıntılı bir durum, hangi doğum şekli ile doğumu gerçekleştirecek olursak olalım her ikisinde de risklerin çok yüksek olduğu, hem annenin hem de bebeğin etkileneceği tehlikeli hastalıklar da olmasıdır.
Hem vajinal doğumun, hem de sezaryenin avantajları olduğu gibi dezavantajlı yönleri de bulunabilir. Bunlar da ayrı bir yazı konusu olup kafa karışıklığı yaratmamak için bu fayda ya da zararlardan burada bahsetmememin en önemli nedeni bir sonraki cümlede… Her anne adayı ve bebeğin içinde bulunduğu duruma göre bunlar değişir. En doğrusu hem anne hem de bebek açısından hangisinin daha uygun olacağına sizi tanıyan, bilen, takip eden doktorunuzla birlikte karar vermeniz en isabetlisi olacaktır. Zorunlu olarak doğum şeklinin önceden belli olduğu, örneğin bebeğin eşinin (plasenta) doğum kanalını kapatarak durduğu plasenta previa gibi durumlarda mecburen yapılması gerekenin sezaryen olduğunu tartışmak da yersizdir.
Gebelik boyunca her şeyi yolunda giden, bir engel ya da riski bulunmayan anne adayları ve bebekleri açısından özellikle vajinal doğumun uygun olacağını, bu konudaki korkuların yersiz olduğunu anlattığımız gibi, doğum şekline karar verdikten sonra bile doğum vakti geldiğinde karşılaşabileceğimiz farklı durumlar nedeni ile kararlarımızın değişebileceğini de anne adayları ile açıkça konuşmak gerekir. Örneğin doğum sancıları esnasında bebeğin eşinin erken ayrılması, bebeğin kalp atışlarının bozulması ya da bebeğin doğum kanalında yeterli sancı olmasına rağmen bir türlü ilerlememesi gibi her zaman önceden tam bir kesinlikle kestiremeyeceğimiz olaylar da kararlarımızı değiştirtebilir.
Sonuç olarak anne adaylarına önerilecek doğum şekli, şartlar uygun olduğunda vajinal doğum olsa da bu önceden kestirilip atılacak kesin kalıplara bağlı bir durum değildir. Doğum şekli konusunda zoraki bir yaklaşım istenmeyen sonuçlara yol açabilir.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Op. Dr. Uğur Ateş