Güncelleme Tarihi:
Narın içerdiği flovanoidler, vitaminler, polifenoller, antosiyaninler, taninler vasıtasıyla kolesterol ve şekeri de dengeleyen nar, kalp ve damar sağlığımızı koruduğu gibi, kanser hücrelerinin de gelişmesini çok önemli oranda engeller.
Nar suyunun genel damar sağlığını, özellikle de kalbi koruduğu, damar tıkanıklıklarını geriletme ve tansiyon düşürücü etkileri herkes tarafından bilinir. İnsanlar narı, suyunu içerek tüketir. Narın içindeki zarların, mide ülserini iyileştirdiği ise pek az kişi tarafından bilinir.
Yine son günlerde pek çok firmanın satışa sunduğu nar çekirdeği yağı, çok değerli “punicic acid” içerir. Nar çekirdeği yağı özellikle cildimizdeki kırışıklıkları ve yaşlanmayı giderir, saçlarımızda canlılık ve saç çıkarıcı etkileriyle ilaç endüstrisi tarafından kullanılır.
Nar suyu, bir ilaç gibi sağlığımız için faydalıdır, ancak kabuğu suyundan daha fazla değerlidir. Nar kabuğu, içinde bulunan ellagik asit, başta meme kanseri olmak üzere hemen hemen tüm kanser türlerini hem önleyici hem de iyileştirici faydalar sağlar. Nar kabuğundaki flavanoitler, fenolik bileşikler ve antioksidanlar suyundan çok daha fazla miktardadır.
Nar kabuğunda bulunan ellagik asit antioksidan, anti-mutajen ve anti-kanser özelliklere sahiptir. Çalışmalar meme, yemek borusu, cilt, bağırsak, prostat ve pankreas kanserlerinde anti-kanser özelliğini göstermiştir. Ellagik asit kansere neden olan moleküllere bağlanarak onları çok önemli bir oranda etkisizleştirir.
Gölgede veya 40-50 dereceyi geçmeyecek ortamlarda kurutarak, ufaladığınız nar kabuklarını serin bir yerde saklayın. Daha sonra 100 gram kaynamış suya, 2 gram nar kabuğu atarak, yaklaşık 10 dakika kaynatıp suyunu hemen her gün çay olarak tüketin. Böylece başta kanser, kalp ve şeker hastalıkları olmak üzere pek çok hastalıktan kendinizi korumuş olacaksınız. Genelde tüm meyvelerde olduğu gibi narın da en değerli yeri kabuğudur. İlaç niyetine içilen nar suyundan arta kalan kabukları da asla atmayın.