Güncelleme Tarihi:
Reklam ve dizi oyunculuğu ile ekranlardan aşina olduğumuz Müge Boz, ailesi ve başta Leyla ile Mecnun dizisi olmak üzere projeleri hakkındaki sorularımızı yanıtladı.
Ailenizden bahseder misiniz biraz?
Annem Makedonya göçmeni, babam Egeli. Bu tatlı ikilinin büyük kızı olarak İstanbul’da doğdum. Bir kız kardeşim var. Ailem şu anda İzmir’de yaşıyor. Ama sık sık beni ziyarete gelirler.
Çocukluğunuz nerede geçti? O yıllarda aklınızda kalan keyifli anılarınız paylaşır mısınız bizimle?
Çocukluğum İstanbul’da geçti. İlkokuldan lise sona kadar bale yaptım. Bunun yanında müzik dersleri alırdım ve sporun birçok dalıyla ilgilendim. Çok yoğun bir tempom vardı. O yüzden dershaneye gidecek vakit bulamadığımdan beni hep annem çalıştırırdı. Balede yılsonu gösterilerine hazırlanırdık. Kostümler, koreografiler...
Bu yoğun temponun dışında çok eğlenceli bir çocukluk geçirdim. Arkadaş grubumuz vardı. Beraber sürekli kafamızdan hikayeler uydurup onları yaşardık. Macera peşindeydik. “Bu eski evde yaşlı cadı yaşıyormuş” gibi iddiaların doğru olup olmadığını görmek için ne yapılır edilir mutlaka o eve gidip bakılırdı. "Bu yangın merdivenine tırmansak ne olur acaba?" deyip başlardık tırmanmaya. Bu macera güvenliğin bizi yakalamasıyla son bulurdu. Çete gibiydik. Belli kurallarımız vardı. Herkesi gruba dahil etmezdik. Yeni biri gireceği zaman hemen kurul toplanır karar verilirdi. Bisiklete binerdik. Paten kayardık. Çok eğlenirdik, simdi hatırladım da :)
Zaman zaman sanki asi bir yönünüz varmış gibi duruyor. Katılır mısınız bu görüşe?
Koç burcuyum ve genlerimde Makedonluk var, bu yüzden asilik kanımda var diyebiliriz. Yanlış giden bir şey varsa sesimi çıkarmadan duramam. Bu biraz da her şeyin daha iyi ve güzel olmasını istediğimden aslında. Haksızlığa tahammül edemem. En çok özgürlüğüm kısıtlandığında ve doğru olduğuna inandığım fikirlerimi savunurken asileşirim. Sonuna kadar mücadele ederim. İçimdeki bu aktif enerjiyi hep olumlu yönde kullanabilmek için çalışıyorum.
Ön yargılarınız var mı?
Ön yargım nerdeyse hiç yoktur. Olmaması için sürekli kendimi eğitiyorum çünkü insan zaman içerisinde öğrenmişlikleri sebebiyle fark etmeden ön yargı sahibi olmaya başlayabiliyor. Ufacık da olsa bu tarz düşündüğümü fark ettiğimde hemen kendimi durduruyorum. Durumları ve kişileri farklı bakış açılarına göre değerlendirip, objektif oluyorum.
Aldığınız eğitimden bahseder misiniz?
Anadolu Üniversitesi Sinema-TV Bölümü’nde okudum, Halkla İlişkiler yan dal yaptım. Ve Norveç’te Hogskulen i Volda okulundan burs kazanarak orda reklamcılık ve gazete fotoğrafçılığı okudum.
Norveç’te aldığınız eğitimi işe dönüştürmeyi düşünüyor musunuz? Geleceğe dair kariyer planlarınız nedir?
Evet. 4 gözle bekliyorum. Oyunculuk üzerine kendimi geliştirmenin yanında, bir şeyleri iyiye doğru götürecek, değişim ve ilerleme yaratacak, izledikten sonra üzerine düşündürecek bir film çekmek istiyorum. Doğanın içinde, (mümkünse dağda,) sevdiğim kişilerle beraber kendi yiyeceğimizi üreteceğimiz, gelişeceğimiz, bilgilerimizi paylaşacağımız, öğrenebileceğimiz, eğlenebileceğimiz bir çiftlik olsun istiyorum. Bunu gerçekten çok istiyorum :) Yemek ve dekorasyonla ilgili TV programı yapmak istiyorum. Kısacası sürekli üretmek ve yaratmak istiyorum. Durmamak, sürekli akmak istiyorum.
Leyla ile Mecnun dizisine dahil olduktan sonra nasıl tepkiler geldi?
Bu diziye dahil olmak bana çok şey katıyor ve öğretiyor. Sürekli daha iyiye gitmek için kafa yoruyorum ve çalışıyorum. Çok iyi oyuncularla karşılıklı oynama sansım var. Aynı zamanda fikirlerini özgürce uygulayabileceğin, yaratabileceğin, eğlenceli bir ortam.
Siz diziye adapte olmakta zorlandınız mı?
Dürüst olmak gerekirse başlarda zorlanmadığımı düşünüyordum ama sonradan bazı şeylerin zor olabildiğini fark ettim. İlk bakışta doğaçlama yapmak, karaktere kendiliğinden bir şey katmak, metne bağlı kalmadan oynamak çok kolay gibi görünse de esasında çok başka ve zor bir teknik olduğunu öğrendim. Bu da bana farklı bir bakış açısı getirmiş oldu.
İki işi birden yapabildiğiniz için soruyorum bunu: Fotomodellik ile oyunculuk arasında benzerlikle olduğunu düşünüyor musunuz?
Ben hiçbir zaman profesyonel olarak fotomodellik yapmadım. Arkadaşlarımın projelerinde yer aldım. Ama gördüğüm kadarıyla birbirinden çok farklı. Modellik daha dar bir alan, istediklerinizi yapabilmek için yeterli yeriniz yok. Bir anınızın dondurulmasıyla sınırlı. Akış yok durağan. Ama oyunculukta istediğiniz her şeyi gösterebilirsiniz, akış içerisindesiniz çünkü. Bir de modellikte çok fazla duygu yoğunluğu yok. Bir kaç mimik ve poz sürekli dönüp duruyor gibi. Oyunculuk bu anlamda çok daha özgür, yaratım süreci daha uzun. Tabii çok farklı deneysel fikir ve akımlar üzerine fotoğraf çekimleri de yapılıyor. Genel geçer işler üzerinden bu ayrımı yapabiliriz.
TV dünyasında güzellik ile yetenek yüzdesi nasıldır sizce? Başrol oyuncuları hep güzel yüzlerden seçilir. Sizin bakış açınız nedir?
Kişiden kişiye, hikayeye, projeye göre değişir. Bu tarz konularda genelleme yapılmasını doğru bulmuyorum. Ayrıca karizma da önemli bir etken. Bir karakter vardır ki ne kadar iyi oynasanız da güzel/ yakışıklı olduğunuz için kaybedersiniz. Ya da çok güzelsinizdir ama karizmanız eksiktir. Güzellik kişinin kendi başına elde ettiği bir şey değildir. Genetik dizilimi tesadüfen bu şekilde olmuştur ve öyle görünüyordur. Dolayısıyla bunun alçak gönüllülüğü içerisinde olunması gerektiği ve mutlaka kendini geliştirerek desteklenmesi gerektiği düşüncesindeyim.
Paylaşımlarından ötürü Müge Boz’a teşekkür ederiz.
Röportaj: Hanife Yaşar