Güncelleme Tarihi:
Meme kireçlenmeleri meme ve tiroid gibi bazı organların hastalık ve kanserlerinde oluşan 0.1-0.5mm. boyutlarındaki kalsiyum çökeltileridir. Meme dokusundaki kireçlenme odaklarının tıbbi terim olarak karşılığı Mikrokalsifikasyon`dur. Meme kireçlenmeleri gözle görülemez, elle hissedilemezler. Sadece mamografi (meme röntgeni) de görülebilir. Kireçlenmeler ultrason ve MR’de de gözükmez.
Meme kireçlenmeleri meme kanserlerinin yaklaşık yarısında oluşmaktadır. Bu da meme kireçlenmesi içeren meme kanserlerinin henüz kitle oluşmadan ve çok erken bir dönemde yakalanmasına imkan vermektedir. Bu durum, günümüzde sağlıklı kadınlarda mamografik taramanın mantığını açıklamaktadır. Çünkü kanser teşhisi için meme kitlesi oluşmasını beklemek ortalama 3 yıllık bir gecikme anlamına gelir. Nitekim, memedeki 1cm’lik bir kanser dokusunun 2 ila 5 yılda oluştuğu bilinmektedir.
Kireçlenmelerin bir başka özeliği de saptanan kanserin saldırgan türü olup olmadığını ayırabilmesidir.
Meme kireçlenmeleri, kitle oluşmadan önce hiçbir belirti veya yakınmaya yol açmaz. Ancak evre sıfır yani, yalnızca kireçlenmelerin bulunduğu dönemdeki kanseri yakalamak için bazı koşullar gereklidir:
Her kişinin mamografideki görüntüsü birbirinden farklıdır. Genç kadınlarda memenin süt üreten dokuları (parankim) baskın olduğu ve bu dokular X ışınlarını engellediği için kireçlenmeler farkedilememektedir. Aksine, menopozda meme dokusu büyük ölçüde yağ dokusuna dönüşmeye başladığı için MK’ları farketmek çok daha kolay olmaktadır.
Görüntü kalitesi genellikle cihaza bağlı değildir. Memeye doğru pozisyon verebilme ve ideal ışın dozu uygulama ile ilgilidir. Bu etkenler, çekimi yapan teknisyenin deneyimine bağlıdır. Görüntünün sayısal (dijital) ortama aktarılabildiği durumlarda daha düşük ışın dozları ile daha kaliteli görüntüler elde etmek mümkün olmaktadır. Ancak en doğru taramalar kesitler alabilen (Mamografik Tomosentez) yöntemi ile yapılmaktadır. Ancak Tomosentez, hayli pahalı olup daha yüksek ışın dozu gerektirmektedir.
Mamografi yorumlama birikimi yeterli olan radyologların daha doğru tanılar koydukları saptanmıştır. Gerektiğinde büyütme (magnifikasyon) ve baskı (kompresyon) teknikleri eklenerek yapılan çekimlerle hem meme kireçlenmesinin varlığı atlanmamakta, hem de iyi/kötü kireçlenme ayrımındaki doğruluk oranı artmaktadır.
Yukarıda da belirtildiği gibi kireçlenmelerin yapı özellikleri kanser olasılığı yüzdesini değiştirmektedir. Memedeki görüntüleme bulgularının kanser riski düzeyini belirlemek üzere uluslararası bir sınıflama sistemi kullanılmaktadır: Bİ-RADS (Breast Imaging Reporting and Data System=Meme görüntüleme rapor ve veri sistemi) denen bu sınıflama, kireçlenmeler için aşağıdaki risk oranlarına sahiptir;
KAYNAKLAR
1-Naseem M,ve ark. Mammographic microcalcification and breastcancer tumorigenesis:a radiologic-
pathologic analysis.BMC Cancer 2015:15:307
2-Taşkın F.Dijital meme tomosentezi ve kontrastlı mamografi.Trd Sem. 2014:2:182
3-Burnside ES,ve ark.Use of microcalcification descriptors in BI-RADS 4th edition to stratify risk of malignancy.Radiology 2007:242:388
4-American College of Radiology.ACR.BI-RADS.Atlas 5.th Edition Changes.
www.acr.org’dan erişim:4.12.2015
5-Bent CK,ve ark.The predictive value of BI-RADS microcalcification descriptors and final assessment categories.AJR.2010:194:1378
Doç.Dr. Ragıp KAYAR
Meme Cerrahı