Güncelleme Tarihi:
Düzenli taramaların yanı sıra en önemli muayenenin kadınların kendilerini el ile muayene etmesi olduğunu söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Tufan Hacıahmetoğlu, kadınları meme kanserine karşı uyararak, şu bilgilerde bulundu:
• Kanser, tüm dünyada ölüme neden olan hastalıklar sıralamasında ikinci sırada yer almaktadır. Kanserler arasında cinsiyet gözetmeksizin yıllık 900 bin ölümle en çok ölüme neden olan kanser, akciğer kanseri olmasına rağmen kadınlarda en sık ölüme neden olan kanser yıllık 400 bin ölümle meme kanseridir.
• 40-50 yaş arası kadınlarda ise tüm ölüm nedenleri arasında ilk sırada gelmektedir. Dünyada her yıl 10 milyon kanser olgusunun varlığı bilinmektedir. Bu olguların yüzde 10 ile yaklaşık bir milyonu meme kanseridir.
• Meme kanserinin her zaman büyük halk sağlığı sorunu olduğu ABD'de 1970'lerde kadınların yaşam boyu meme kanserine yakalanma olasılığı 1/13 iken günümüzde 1/8 oranına ilerlemiştir. Bu artış mamografi ve tarama programları sonucunda teşhisin yaygınlaşmasıyla beraber, çocuk doğurmayı ertelemek, az doğum yapmak ve diğer risk faktörlerinin artışına bağlanmıştır.
• Meme kanseri sosyoekonomik düzeyi yüksek olan ve yaşam kalitesi yüksek olan toplumlarda daha sık görülmektedir. Meme kanserinin nedeni tam olarak bilinmesede yapılan çalışmalarda çevresel etmenlerin, yaşam tarzı değişikliklerinin etken olduğu görülmüştür.
• Geç doğum yapan ve doğum sayıları az olan Kuzey Avrupa ülkelerinde meme kanseri sık görülürken, doğurganlık özellikleri ve yemek alışkanlıkları daha farklı olan Akdeniz ülkelerinde ise olgu sayıları daha azdır. Ülkemizde istatistiki çalışmalar yeterli olmasada değişen yaşam şartları ile birlikte artış hızı dünya ile paraleldir.
• Riski artıran faktörler; ileri yaş, şehirde yaşam, yüksek sosyoekonomik seviye, birinci derece akrabasında meme kanseri öyküsü, hiç doğum yapmama veya geç doğum yapma, uzun süreli emzirememe, erken menarş ( ilk adet yaşının erken olması), obezite, uzun süre doğum kontrol ilacı kullanımı, özellikle menopoz döneminde verilen uzun süreli hormon replasman tedavisi kullanımı, alkol kullanımı, göğüs duvarının radyasyona maruz kalması, sedanter yaşam, ailede yumurtalık ve rahim kanseri öyküsü olarak sayılabilir. Görüldüğü gibi meme kanseri ile ilgili pek çok risk faktörü tanımlanmasına rağmen, bizim hasta grubumuzda sorguladığımızda, meme kanserine yakalanan kadınların dörtte üçünde bu risk faktörlerinden herhangi birisi tespit edilememektedir.
• Meme kanserine bağlı ölümleri azaltmanın en etkin yöntemi erken tanıdır. Bu amaçla pek çok ülkede tarama çalışmaları yapılmaktadır.
• Tarama; bir hastalığa yakalanma ihtimali olan ancak o hastalık için herhangi bir bulgu vermeyen popülasyonda, hastalık klinik olarak ortaya çıkmadan önce tanı koyulabilmesi için yapılan çalışmalara verilen isimdir. Meme kanseri taramalarında hastanın kendi kendine muayenesi, doktor tarafından muayene ve mamografi kullanılmaktadır. Bu taramalar sonucunda pek çok uluslararası çalışma meme kanserinden ölümlerin %30-60 azaldığını göstermektedir.
• Kendi kendini muayene; her kadının kendi memelerini sırası ile muayene etmesidir. Amaç her bir kadının erken yaşlardan başlayarak kendi normal meme dokusunu tanıması ve herhangi bir olağandışı değişikliği erkenden fark ederek sağlık kuruluşlarına başvurunun erkenden yapılmasıdır. Toplumumuzda meme kanserine yakalanan kadınların %80-90'ı hastalığı kendileri tespit etmektedir.
• 20 yaşından büyük kadınlar memelerini her ay muayene etmelidirler. Muayene için en uygun zaman, adetin bitiminden sonraki ikinci ve üçüncü gündür. Bu günler memelerde şişme ve hassasiyetin en az olduğu günlerdir.
• Menopoza girmiş kadınlar ise her ayın ilk gününü seçebilirler. Emziren kadınlarda emzirmeyi takiben göğüslerdeki süt boşaldıktan sonra muayene etmelidirler.
• Memeler muayene edilirken ayakta dururken gözle muayene, ayakta dururken elle muayene ve yatarak elle muayene esasları uygulanmalıdır.
• Muayene 2- 3 ve 4. parmakların iç yüzeyleri ile yapılmalı, ayrıca meme uçları nazikçe sıkılarak akıntı gelip gelmediği araştırılmalıdır. Her iki koltuk altıda ayrıca yoklanmalıdır. Muayene sırasında her iki meme birbiriyle kıyaslanmalıdır. Kendi kendini muayene sonucunda memelerden birisinde anormal büyüme veya sarkma, meme derisinde buruşukluk veya yara, meme ucu renginde değişiklik, meme ucunda çukurlaşma, meme ucundan akıntı, memede lokalize şişlik, koltuk altı lenf bezlerinde büyüme, üst kolda şişlik olup olmadığı kontrol edilmeli, herhangi bir şüphe durumunda sağlık kuruluşlarına başvurulmalıdır.
• Unutulmaması gereken şey memede elinize gelen bir kitlenin kötü huylu olma olasılığının düşük olmasıdır. Ancak her kitlenin mutlaka doktor tarafından ileri incelemelerle değerlendirilmesi gerekir. Doktor tarafından muayeneler, herhangi bir şikayet olmadığı durumlarda ve ailesinde meme kanseri hikayesi olmayan hastalarda 30 yaşından sonra 3 yılda bir yapılmalıdır.
• Mamografik taramalar; meme kanserinden olan ölümleri en az % 30 oranında azaltmaktadır. Meme kanserine bağlı ölümlerin %40'ı 35-49 yaşları arasında görülmektedir. Bu nedenle bu yaş grubunda tümörü erken evrede iken yakalamak özellikle önemlidir. Memenin in situ kanserleri denilen yaygınlaşmamış ve memede muayene ile ele gelmeyen tümörler, mamografinin yaygınlaşmasıyla daha sık tespit edilmeye başlanmıştır. Bu sayede hastanın yaşam süresini belirgin oranda kısaltan metastazlar ortaya çıkmadan tümörler tespit edilmeye başlanmıştır.
• 30-40 yaş arasındaki her kadın 3 yılda bir doktor tarafından muayene edilirken 35 yaşında başlangıç mamografisi çekilmeli, 40 yaşından sonra ise yıllık mamografik kontrolleri yapılmalıdır. Birinci derece akrabalarında genç yaşta meme kanseri saptanan kadınlarda ise taramaya kanserin saptandığı yaştan 10 yıl önce başlanmalıdır. Bu grupta taramaya başlamanın alt sınırı 25 yaş olarak belirlenmiştir. Son yıllarda dijital teknolojinin gelişmesiyle yaygınlaşan dijital mamografilerde erken teşhise katkıda bulunmakta doktora kolaylık sağlamaktadır.
• Sonuç olarak meme kanseri kadınlar arasında sık görülen ve oldukça ölümcül bir kanserdir. Her ne kadar tedavisinde büyük ilerlemeler katedilmiş olsada elimizdeki en iyi silah erken tanıdır. Ülkemizde hala meme kanseri yeterince erken teşhis edilememektedir. Tarama programlarının yaygınlaştırılmasının yanında kadınların bilinçlenmesi ve bilinçlendirilmesi de gerekmektedir.