Güncelleme Tarihi:
Meme kanseri nasıl bir hastalıktır ve toplumumuzda görülme sıklığı nedir? En çok kimlerde görülür?
Meme kanseri “erken tanı konulabilme şansına sahip” ve “tedavisi olan” bir hastalıktır. Dünyada da ülkemizde de kadın kanserleri arasında birinci sırada, yani en sık görülen kanserdir. 15-24 yaş grubu dahi, en çok görülen ilk 10 kadın kanseri arasındadır. 25 yaşından başlayarak sürekli her yaş grubunda en çok görülen ilk 10 kadın kanseri arasında 1. sıradadır. Ülkemizde risk 40’lı yaşlarda pik yaparak artmaya başlıyor, sonrasında en riskli yaşlar SB istatistiklerine göre; 40lar, 50ler ve 60’lı yaşlar.
Cinsiyete göre baktığımızda ise meme kanserlerinin %99’u kadınlarda, %1’i erkeklerde görülüyor.
Meme kanserinin sık görülme nedeni nedir?
Memeler vücudun dışında olduğundan, bu hastalık diğer bölgelerdeki hastalıklara göre göreceli olarak, bireyin kendisi ve/veya doktor tarafından muayene sonucu erken fark edilebiliyor. Burada en önemli konu şu; sadece 3 kanser türü için tıbbi olarak erken tanı test olanağı var. Bunlar kalın bağırsak kanseri, meme kanseri ve kadınlardaki rahim ağzı kanseri.
Ülkemizin gerek bu hastalığa ilişkin bilgi ve beceriye sahip hekimlerin sayısı ve dağılımının, gerekse hastane alt yapısı olarak meme kanseri tedavi olanakları konusunda son derece kuvvetli olduğunu söyleyebilirim. Dolayısıyla her kadın güvenle kontrollerini yaptırmalı. (Bu üç kanser türü için erken tanı testleri Türkiye’de herkese KETEM’de ücretsiz olarak sunuluyor. En sık görülen meme kanseri için özellikle “40-69 yaş aralığındaki her kadına” ücretsiz mamografi yapılıyor.)
Meme kanserinde kimler daha fazla risk altında?
-40 yaş ve üzeri kadınlar
-Birinci derece yakınlarında meme kanseri, yumurtalık kanseri ve kalın barsak kanseri olanlar
-Gen mutasyonu olanlar
-Hiç doğum yapmamış kadınlar, hiç bebeğini emzirmemiş kadınlar, erken menarş yani “ilk adet yaşı 12’nin altında olanlar”, geç menopoz yani “55 yaş ve üzerinde menopoza giren” kadınlar
-Özellikle menopozdan sonra 5 kg ve daha fazla kilo alan kadınlar
-Alkol tüketen kadınlar (sürekli olarak günde beş kadeh ve daha üzeri)
-HRT (Östrojen-Progesteron); Menopoz sonrası verilen HRT (Östrogen-Progesteron) tedavisinin iki yıl yıl ve daha uzun süre devam ettiren kadınlar
-Çocukluk döneminde göğüs kafesine radyoterapi amacıyla ışın tedavisi olan kadınlar
Bunlardan bir kısmını “Değiştirilemez risk faktörleri” olarak tanımlıyoruz, tüm risk faktörlerinin üçte biri;
Değiştirilemeyen risk faktörleri: (%37.2)
Menopoz yaşı %12.0
Doğum sayısı %10.9
Benign meme hastalığı %7.9
Menarş yaşı %7.7
Aile öyküsü
Bir de bireylerin değiştirebilecekleri (azaltabilecekleri) risk faktörleri var, tüm risk faktörlerinin üçte ikisi (%62.8)
-Hareketsiz yaşam/obezite risk faktöründe; Araştırmalar, düzenli egzersizin meme kanseri riskini %30 azalttığını gösteriyor. Bu nedenle tüm kadınlara dengeli ve yeterli beslenerek, düzenli ağırlık kontrolüyle ideal ağırlık sınırlarında kalmalarını, yaşamlarına düzenli aktivite/egzersiz eklemelerini öneriyoruz.
-HRT (Östrogen-Progesteron) risk faktöründe; Menopoz sonrası verilen tedavinin azaltılması önemli. Çok ağır menopoz semptomları yok ise, hiç tedavi verilmemesini öneriyoruz.
-Stres faktörü; yoga, meditasyon, spor, reiki vb. günlük yaşam stresini azaltacak yaşam tarzı değişikliğini öneriyoruz.
Daha az bilinen ve kanıt düzeyleri kısmen düşük olan risk faktörleri ise;
Meme kanserinin belirtileri neler?
Meme kanserlerinde; memede, koltuk altında, boyunda veya iman tahtası (sternum) etrafında, genellikle en az birisinde ele gelen kitle, cilt altında, genellikle ağrısız, genellikle yavaş büyüyen, mercimek ya da nohut büyüklüğünde kitleler, en sık görülen erken dönem bulgularıdır.
Ama her ele gelen “normal olmayan” şey kanser değildir. Kadınların memeleri her ay, yumurtalıklarından bir adet yumurta atılırken, kadınlık hormonlarının da etkisiyle büyür ve küçülür. Bu tamamen doğal bir süreçtir. Bu sıralarda ele gelebilecek şişlikler, ve/veya içi sıvı dolu kistler kanser değildir. Kadınlardan, kendi memelerinin “normal”ini tanımalarını, bilmelerini ve her ay düzenli muayeneleri ile bu normalde “sıra dışı, her zamankinden farklı” bir şeylerin olup olmadığını izlemelerini istiyor ve hatırlatıyoruz.
Lütfen olağan dışı bir şey hissettiğinizde hemen hekiminize başvurun, ayrımı hekim yapabilir.
Bunların dışında diğer bulgular şunlar olabilir;
Meme kanserinin tedavisi nasıl yapılır?
Meme kanserinin birçok farklı türü var. Bu nedenle öncelikle kanserin ayırıcı tanısı yapılarak, bu tipe en uygun bir veya birden fazla tedavi yaklaşımı seçilir ve uygulanır. Günümüzdeki tedavi seçeneklerini; kemoterapi, radyo terapi, hormonal tedavi ve cerrahi tedavi olarak sayabiliriz.
Günümüzde özellikle erken tanı alan meme kanserlerinde, “meme koruyucu yaklaşım” dediğimiz sadece kanserli bölgenin temizlendiği uygulamalar yapılıyor. Eğer ileri evrede gelinmişse veya nadiren memede yaygın kanser varsa ancak o zaman hastanın memesi alınmaktadır, ancak isteyen kadına hemen aynı ameliyatta plastik cerrahiyle yeni meme yapılabilmektedir.
Tedavi sürecinden sonra hastalığın tekrarlama riski var mı?
Kanser dediğimiz hastalık grubu, hipertansiyon, kalp, şeker, romatizma gibi kronik bir hastalık. Yani tekrarlama riski var. Burada önemli olan; tanı aldıktan sonra önerilen tedavilerin yanı sıra “değiştirilebilir risk faktörleri”ne ilişkin kişinin yaşam tarzı değişikliğini de yapması ve yaşamını daha sağlıklı hale getirmesidir. Meme kanserinin tekrarlama sıklığı kanserin tipine göre değişmekle beraber kişinin yaşamında ne kadar başarılı bir yaşam tarzı değişikliği yaptığıyla da yakından ilgilidir.
Şunu önemle vurgulamalıyım ki; kanseri yenmek diye bir şey yoktur, kronik bir hastalık olduğunu kabul ederek, tedavi, korunma ve izlem önerilerine yaşam boyunca uyulması hayati önem taşımaktadır.
Bu kanser türünden korunmak mümkün mü? Erken teşhis ve tarama, meme kanseri sürecinde iki anahtar kelime. Bu olguların önemini anlatır mısınız?
Korunma konusunu biz hekimler üçe ayırıyoruz;
1. Primer/birincil korunma:
Hücrelerde hiç hastalık belirtisi yokken kanserden korunmak için yapılacaklar:
-Düzenli egzersiz, hareketsiz hayattan ve obeziteden uzak bir yaşam
-HRT, kadınlık hormonu içeren ilaçları çok zorunlu kalmadıkça kullanmamak
-Hiç alkol kullanmamak ya da çok çok az kullanmak
-Hiç sigara kullanmamak
-Mümkünse 35 yaşından önce evlenip bebek sahibi olmak ve emzirmek
-Kendi kendimize meme muayenesi yapmayı öğrenmek, 20 yaş itibariyle her ay adet bitiminde mutlaka meme kontrolü yapılmalı
2. İkincil korunma: Erken tanı
Vücutta hücre düzeyinde hastalık başlamış ancak herhangi bir rahatsızlık hissi/bulgusu yok ve kendimi iyi hissediyorum diyenler için yapılacaklar:
-Birinci derecede yakınlarımda meme kanseri, yumurtalık kanseri, kalın barsak kanseri varsa, bu yakınımın tanı aldığı yaştan beş yıl önce hekim kontrollerine başlamak, hekimin önereceği sıklık ve çeşitteki tetkikleri yaptırmak
-Birinci derecede yakınlarımda meme kanseri, yumurtalık kanseri, kalın barsak kanseri yoksa;
20’li yaşlardan sonra her ay düzenli kendi kendine meme muayenesi yapılmalı
40-69 yaşlar arasında, her iki yılda bir kez mamografi çekilmesi
40’lı yaşlardan sonra yılda bir kez (hiçbir yakınması yokken dahi) hekime memelerin kontrol ettirilmesi
Tekrar vurgulamak isterim; tıbbi olarak sadece 3 kanser türü için erken tanı test olanağı var. Bunlar kalın bağırsak kanseri, meme kanseri ve kadınlardaki rahim ağzı kanseri. Ve bu üç kanser türü için erken tanı testleri Türkiye’de herkese KETEM’de ücretsiz olarak yapılmaktadır. En sık görülen meme kanseri için özellikle “40-69 yaş aralığındaki her kadına” ücretsiz mamografi yapılmaktadır.
3. Üçüncül korunma:
Tanı almış ve tedavi edilmiş, tekrarlamaması için az önce bahsettiğim izlem, koruyucu tedavi ve yaşam tarzı değişikliğinin yapılmasıdır.
Meme kanseriyle ilgili doğru bilinen yanlışlar neler?
Mamografi canımızı acıtır: (Doğru ama ne kadar?)
Mamografi memelerin röntgeninin çekilmesidir. Memeler yuvarlak olduğundan, daha iyi görüntü alınabilmesi için iki tabaka arasında olabildiğince inceltilecek şekilde yerleştirilir Bu inceltme esnasında 1 dakikadan az bir süreyle memeler sıkışık durumda kaldığından, bazen acı hissedilebilir. Bir kadının her ay en az 3-5 gün adet sancısı çektiğini hatırlarsak, 1 dakikalık acı dayanılabilir bir acıdır.
Mamografinin radyasyonu insana zarar verir: Yanlış
Çünkü radyasyon seviyesi çok azdır, dolayısıyla hayati zarar verecek bir duruma neden olmaz. Hepimiz bir AVM’ye girerken ya da havalimanlarında güvenlikten geçerken daha fazla ışına maruz kalıyoruz.
Meme kanseri ölümcül bir hastalıktır: Yanlış
Meme kanseri tedavi edilebilen kronik bir hastalıktır. Ölümcül bir hastalık diyebilmemiz için hiçbir kesin tedavisinin olmaması gerekir.
Meme kanserine erken tanı koymak bir şeyi değiştirmez: Yanlış
Kesinlikle değiştirir. Çok kısa süreli bir tedaviyle yaşamımıza aynı kalitede devam etmemiz mümkündür. Elbette ki yaşam tarzımızda da değişikliğe gitmek kaydıyla.
Meme kanseri tanı konulunca meme tamamen alınır: Yanlış
Çok geç kalınmamışsa artık sadece hasta dokular alınır ve meme korunur.
Meme kanseri bulaşıcıdır: Yanlış
Sadece ailevi özellik gösterir. En çok da birinci derece yakınlar risk altındadır.
Gen testi yüzde yüz kanser olup olamayacağımı söyler: Yanlış.
Test pozitif çıksa bile sağlıklı bir yaşam tarzına sahipsek, kansere yakalanmayabiliriz, ya da tam tersi şekilde test negatif çıksa bile, sağlıklı bir yaşamımız yoksa kansere yakalanabiliriz.
Sadece kadınlar meme kanserine yakalanır: Yanlış
Erkekler de bu hastalığa yakalanabiliyorlar ve akla gelmediği için de genellikle geç tanı alıyorlar.
Bir kez mamografi çektirmek yeterli: Yanlış
Hiçbir şikayetimiz olmasa dahi, hiçbir riskimiz olmasa dahi, 40-69 yaş aralığı boyunca, her iki yılda bir kez, her kadın mamografi çektirmelidir.