Güncelleme Tarihi:
Uygulamayı yöneten kişinin duygusal taciz uyguladığını belirten uzmanlar, ergenlerin bu süreçte en riskli grup olduğunu vurguluyor. Çocuk ve gençleri benzer tehlikelerden korumanın yolu ise sorunların paylaşımı ve doğru iletişimden geçiyor.
Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Onur Noyan, son günlerde dünyada pekçok çocuk ve gencin ölümüne yol açan “Mavi Balina” oyununun en çok ergenleri tehdit ettiğini söyledi.
“Mavi Balina” uygulamasını yöneten kişinin duygusal taciz uyguladığını vurgulayan Yrd.Doç.Dr. Onur Noyan, “Mavi Balina, her ne kadar yazılı ve görsel medyada bir oyun olarak adlandırılsa da aslında bir oyun değildir. Uygulamayı yöneten kişi, uygulamaya dâhil edilen bireyleri psikolojik olarak baskı altına alıp şantaj ve tehdit ile uygunsuz davranışlara zorlamakta psikolojik tabirle sanal ortamda duygusal taciz uygulamaktadır. Uygulamayı yöneten kişinin istediği davranışlar gerçekleşmediğinde, karşısındaki kişiye aşağılayıcı, küçümseyici, kendisini kötü hissetmesini sağlayacak söylemlerde bulunması, istenilen davranışları gerçekleştirdiğinde de övücü, yüceltici geri bildirimlerde bulunarak sosyal çevrelerinden uzaklaşmasını sağlamaktadır” diye konuştu.
Ergenlerin bu süreçte en riskli grup olduğunu ifade eden Yrd.Doç.Dr. Onur Noyan, şunları söyledi:
“Ergenlik sürecinin en önemli özelliği, ergenlerin yetişkin ya da ebeveynlerinin kendilerini anlamadıklarını ve sevmediklerini düşünmeleridir. Bu dönemde dış dünyadaki heyecan ve yenilikler her zaman için cazip gelmektedir. Sıkıntı, kaygı, öfke gibi duygularını ebeveynleri ile paylaşmaktansa olumsuz duygular ile sanal ortamda zaman geçirerek baş etmeye çalışmaktadırlar. Kendisini ispat etmeye çalışan ergenlerin bu süreçte karşılarına çıkacak heyecanı, riski, tehlikesi yüksek durumlara karşı daha yatkın olurlar. Özellikle özgüven problemi yaşayan, arkadaş ilişkilerinde sorunları olan, içekapanık, çekingen bireyler de risk altındadır.”
Yrd.Doç.Dr. Onur Noyan, Mavi Balina ve benzeri durumlarda önlem almak için ailelere önemli görevler düştüğünü belirterek “Böyle bir duruma maruz kalan bir birey bu durumu en yakınları ile paylaşmaya teşvik edilmelidir. Ailesi ile paylaşmıyor ve ailesi bu durumdan haberdar oldu ise buradaki sorunu gidermek için mutlaka adli ve psikolojik destek alınmalı. Bireyin bu durumu paylaştığı anda suçlamadan, yargılamadan durumu anlamaya çalışmalı, sonra empati göstererek bu sorundan nasıl kurtulunabileceği üzerine birlikte düşünüp bireydeki etkilenme derecesi yüksekse zaman kaybetmeden psikososyal destek alınmalı. Sorunun gittikçe büyüdüğü vakalarda hukuki süreç başlatılarak araştırma yapılmalıdır” tavsiyesinde bulundu.
“Aileler tarafından öncelikle sağlıklı iletişim kurulması sağlanmalı” diyen Yrd.Doç.Dr. Onur Noyan, önerilerini şöyle sıraladı:
“Ergenlere saygı duyulduğu aile içinde hissettirilmeli, duygu ifadesine izin verilerek ergenin paylaşımlarda bulunması sağlanmalı. İnternet ve telefon kullanımı konusunda ergenlere model olunmalı, çocukların sakinleştirilmesi için kullanılmamalı, şiddet içeren film ya da oyunlar oynamasına izin verilmemeli. Girilen internet siteleri takip edilmeli, bilgisayar tüm aile bireylerinin görebileceği bir ortamda bulunmalı.”