Güncelleme Tarihi:
Kitlesel farkındalık sadece üzülme ve acıma duygularıyla beslenmemeli. Tedavisi olabilen bu hastalığın uzun ve zahmetli tedavi sürecinde yalnız olmadığınızı bilin. Toplumu hastalığın günümüzdeki gerçekleri ile bilgilendirmeliyiz.
Kendinizi çaresiz hissetmeyin. Doktorlarınız, hemşireleriniz, siz ve hasta yavrunuzla birlikte bu zahmetli yolu birlikte yürüyerek düzlüğe çıkacağınıza inancınız olmalı. Özellikle çocukluk çağı lösemileri gündemimizde. Bunun en önemli nedeni çocukluk çağı lösemilerinin önemli bir kısmı kemoterapi ile tedavi edilebilir olması. Aklımıza ölümcül bir hastalık değil tedavi edilebilir bir hastalık gelmeli. Bu tedavi uzun süreli ve zahmetlidir. Bu nedenle aile bireylerinin bilgilendirilmesi, ailenin tedaviye uyumu, doktora güveni gibi unsurlar tedavinin başarısında önemli rol oynar. Lösemi genetik bir hastalık değildir, yani kalıtsal değildir, ancak bazı hastalıklarda lösemi gelişme riski daha yüksektir. Bazı hastalıkların erken tanısında yapılan tarama testleri gibi löseminin gelişeceğini gösterecek bir test yoktur. Ancak ‘erken teşhis ‘ tanımı altında klinik olarak ortaya çıkmış hastalıkta vakit geçirmeden, hastalığın ilerlemesine imkan vermeyerek tedaviye başlanması önemlidir. Günümüzde güçlendirilmiş tedaviler ile hastaların önemli kısmını iyileştiriyoruz.
Lösemili hücreler tümör hücreleridir ve kemik iliğini istila ederler bunun sonucu kemik iliğinin ana hücreleri görevlerini yapamaz. Özetle kemik iliğinde oksijen taşıyan alyuvarlar, enfeksiyonla mücadele eden akyuvarlar, kanı pıhtılaştıran trombositler üretilemez ve hasta ateş (enfeksiyon), solukluk ve halsizlik (kansızlık), vücudunda kolaylıkla oluşan morluklar, diş eti kanaması gibi yakınmalarla doktora başvurur, bazen aileler boyundaki lenf bezlerinin şiştiğini de fark ederler. Lösemi her yaşta görülebilir, çocuklarda en sık 2-5 yaş arasında görülür. Günümüzde çocukluk çağı lösemisin bazı tiplerinde hastaların %85’ini iyileştirebiliyoruz. Yüksek riskli olarak tanımlanan lösemili hastalarda, iyileşme ancak kök hücre nakli ile mümkün oluyor.
Kök hücre naklinin başarısı için tek bir rakam vermek mümkün değildir. Hastalığın tipi, evresi, kök hücre vericisinin özellikleri ve nakil tipine göre başarı yüzdeleri değişir.
Öncelikle ebeveynlerin ‘ben ne yaptım da oldu ?’ sorusu yanlıştır ve kendilerini suçlamamaları gerekir. Sizin bir suçunuz yok. Bugün löseminin gelişmesinde rolü olan bazı faktörleri biliyoruz ama hangi çocuğun ne zaman neden lösemi olacağını bilemiyoruz. Tedavisi olabilen bu hastalığın uzun ve zahmetli tedavi sürecinde yalnız olmadığınızı bilin. Kendinizi çaresiz hissetmeyiniz. Doktorlarınız, hemşireleriniz, siz ve hasta yavrunuzla birlikte bu zahmetli yolu birlikte yürüyerek düzlüğe çıkacağınıza inancınız olmalı. Yavrularınıza korku ve endişe değil, sevgi ve güven duygusu veriniz ve onlara başarma isteklerini kamçılayacak söz ve davranışlarla yaklaşınız. Doktorunuza güveniniz, her söylediği, önerdiği, kısıtladığı, yasakladığı, hepsi ve her şey unutmayın önce yavrunuzun sonra sizin iyiliği içindir.
Dünyada 27 milyondan fazla kemik iliği gönüllüsü var. Aile içinde uyumlu vericisi olmayan; ama iyileşmek için kök hücre nakline ihtiyacı olan bir hastanın dünya bankasından doku tipi uyumlu donör bulma şansı gönüllü donör sayısının artması ile doğru orantılıdır. Ülkemizde uluslararası akreditasyonlu biri ANKARA’da diğeri İSTANBUL’da olmak üzere 2 adet kemik iliği bankası mevcut. Bu yıl açılan ulusal donör bankası olarak hizmet veren TÜRKÖK’ün yurt içi ve yurt dışı donör tarama ve bulma konusunda önemli katkısı olacaktır.
Lösemi farkındalığı artırmak ve donör bağışı için toplumu hem işitsel, hem de görsel medya ile eğiterek bilgilendirmek şarttır. Televizyonda bu tür eğitim programlarına yer verilmeli, ancak bu tür eğitim programları geniş kitlelerin izleyebileceği uygun saatlerde yayınlanmalı. Okullarda sosyal sorumluluk projesi olarak öğrencilerin katılımını sağlayan aktiviteler (sokak anketleri, hazırlanmış el broşürlerinin dağıtılması vs gibi) yapılabilir. Bu arada geniş bir kullanıcı kitlesi olan sosyal paylaşım sitelerinden faydalanmak da katkı sağlayabilir.
Hastalarımıza tüm gelişmiş ülkelerde uygulanan tedavi protokollerinin aynısı uygulanıyor. Ülkemizde geçen sene 3000’i aşan hastaya kök hücre nakil yapıldı. Bu nedenle kök hücre nakli ihtiyacı olan lösemi hastaları bu tedaviyi ülkemizde deneyimli ekip ve merkezlerde alabiliyorlar. Ancak ülkemizde gelişmiş ülkelerden lösemi ve lösemili hasta konusunda örnek alınması gereken bazı eksikliklerin olduğunu söyleyebiliriz ve bunları şu şekilde özetleyebiliriz: