Kurban kültürü nereden geliyor?

Güncelleme Tarihi:

Kurban kültürü nereden geliyor
Oluşturulma Tarihi: Eylül 25, 2014 14:26

Kurban kültürü, farklı da olsa hemen her dinde ve kültürde yer alıyor.

Haberin Devamı

İnsanlık tarihi ile başlayan kurban kültürü, farklı şekillerde olsa da hemen her dinde ve kültürde yer alıyor. Gaziantep Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr Eyyüp Ay, tarihten bugüne kurban kültürüyle ilgili merak edilenleri anlattı.

Figüratif ibadetlerden önce ilk ibadet biçiminin kurban sunma olduğunu anlatan Ay, arkeolojik kazılarda elde edilen insana dair kalıntıların en erken örneklerinde kurban örneğine rastlandığını dile getirdi.

Kurban neden sunulur?

İnsanların kurban sunarken birçok “muradları” bulunduğunu ve hem çok tanrılı hem de ilahi dinlerde tanrı ile insan arasında karşılıklı bir diyaloğun söz konusu olduğunu söyleyen Ay, bu diyaloğun peygamberlerle ya da toplumun kendi ihtiyaçlarıyla ortaya çıkabileceğini vurguladı.

Ay, şöyle devam etti:

“Böyle bir ilişkinin kesik olduğu dönemlerde ve durumlarda ise insanlar, yapacakları işlerde örneğin, ava çıkarken, ekim yaparken, hasat yaparken ya da bir sefere çıkarken tanrının iradesinin onların lehinde olup olmadığını öğrenmek isterler. Dolayısıyla kurban türlerinden birisi, Habil-Kabil kıssasında olduğu gibi, 'tanrının iradesinin hangi yönde olduğu' sorusunu sorar ve kurbanını sunar. Eğer tanrı kurbanını kabul etmişse bu onun iradesini onaylamış demektir, eğer kabul etmemiş ise iradesini reddetmiş demektir.

İkincisi ise 'keffaret' kurbanıdır. Orada da tanrılara karşı işlenmiş bir suçun bir günahın bağışlanması dileği var. Üçüncüsü, adak kurbanları var. Bir işin rast gitmesi doğrultusunda ilahi iradeyi kendi iradelerinin yanına çekmek için ki İslam'a kadar inanç böyle olmuştur, 'bir tür rüşvet gibi, bir tür tanrıyı kendi saflarına çekmek için' bir adakta bulunurlar. Onların o arzuları istekleri dilekleri gerçekleşince tanrıya kurban sunarlar. Savaş ganimetinden elde edilen bir kısım şeyler de tanrılara kurban olarak sunulur, çünkü onları muzaffer kılmıştır.”

Mezopotamya ve Anadolu'da domuz kurban edilmiyor

İslamiyet öncesinde kurban edilecekler arasında ekmeğin, bir demet çiçeğin ve domuz hariç olmak üzere hemen her tür hayvanın yer aldığını ifade eden Ay, kurban belirlenirken bazı kurallar olduğunu aktardı.

Ay, şunları kaydetti:

“Hitit inancında da domuz yasaktır. Ne Mezopotamya'da ne Anadolu'da domuz kurban edildiğine dair kayıt yok. Tam tersi domuz 'necis' olarak kabul edilmiştir. Koyun, keçi, kanatlı hayvan yani elinde ne varsa. İlk ürün olması anlamlı. Eşya, gıda, pis olarak kabul edilen domuzun dışındaki her şey kurban olarak takdim edilebiliyor. İster pagan inançları olsun ister semavi inançlar olsun hepsinde ortak şey vardır, o da kurbanın temiz, ilk ürün ve kişinin malı olması yani hırsızlık malı olmaması. Hırsızlık sonucunda elde edilen şey kurban edilmez, mundar olan şey kurban edilmez. İlk ürün, ilk hasat her neyse ondan en güzeli tanrılara kurban sunulur bu ortak bir özelliktir.”

Temel atarken kesilen kurbanlar

Tarihteki kurban örneklerine bakıldığında günümüz kültüründekilerle benzerlik gösteren durumlara da rastlanıldığını anlatan Eyyüp Ay, bazı kültürlerde de kan akıtma, kurban kesme gibi örneklerin görüldüğünü söyledi.

Ay, “Mezopotamya başta olmak üzere eski yakındoğu kültürlerinde, temel atma gibi törenlerde kurban kesiliyor. Mezopotamya mitolojisinde düzensizlik anlamına gelen 'kaos' ve bunu sembolize eden 'tiamat' diye bir canavardan bahsedilir. Mitolojiye göre tanrılar yeryüzüne bir düzen vermek istedikleri zaman o canavarı öldürüp onun kanından ve etinden yeni yaratıklar yaratıp dünyaya düzen vermişler. Böylece 'kaostan' 'nomosa' yani düzene geçmişler. Sümerler ve ardıllarına ait 'temel çivileri' dediğimiz çiviler vardır. Onların üzerine adeta bugünkü muska gibi dua ve lanet metinleri yazılır ve temelin içindeki çivi üzerine kan akıtılır. Böylece 'manen kaos sabitlenmiş' oluyor. Yani dünyaya tekrar geri dönmemesi için orada hapsedilmiş oluyor. Bu bağlamıyla yeni inşa edilen kutsal mekan düzeni ve iyiyi temsil ediyor. Kötülük sonsuza dek orada temelin altında hapsedilmiş oluyor” diye konuştu.

Hristiyanlık'ta kurban

Hristiyanlık’ta kurban olmadığını vurgulayan Ay, bunun Hazreti İsa'nın son akşam yemeği ile bağlantılı olduğunu söyledi.

Ay şöyle devam etti:

“İsa Mesih son akşam yemeğinde şarabı dağıtıyor ve diyor ki 'alın bunu için, bu benim kanımdır', ekmek parçalayıp, dağıtıyor ve 'yiyin bu da benim etimdir' diyor. Zaten İsa Peygamber 'Allah'ın kuzusudur' yani kendini bütün insanlık için kurban ettiği kabul edilir. Dolayısıyla tekrar kurban kesilmiyor. Ama sembolik anlamıyla pazar günü 'komünyün ayini de müminlere Kilise içerisinde içirilen bir yudum şarap ve ağızlarına verilen bir lokma ekmek bir tür kurbandır. Hristiyanlıkta, ayrıca kurban sunulmamasının temelinde bu yatar.”

A.A

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!