Güncelleme Tarihi:
Çin’de ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan yeni tip koronavirüse (COVID-19) ilişkin araştırmalar devam ederken virüsün yol açtığı yeni belirtiler de gün yüzüne çıkıyor. Bunlardan biri ise tat ve koku duyusunun kaybı. Hastalarda görülen koku ve tat kaybı diğer belirtilere eşlik edebiliyor ya da tek başına bir virüs belirtisi olabiliyor. Sadece koku ve tat kaybı gören bir vaka ise durumun farkında olmadığı takdirde virüsü 600 kişiye taşıyabiliyor. Uzmanlar ise koku ve tat kaybı belirtilerini dikkate almaları konusunda vatandaşları uyarıyor.
Konuya ilişkin açıklama yapan Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Esin Yalçınkaya, ani koku ve tat kaybının yeni tip korona virüs belirtisi olabileceğini kaydetti. Yalçınkaya, gribin koku ve tat kaybına yol açabildiğini bildiklerini ve bununla ilgili çalışmalar yaptıklarını belirterek, “Koku kaybı olanları tedavi ediyorduk ama bu korona (COVID-19) bize bir sürpriz yaptı. Ani bir koku kaybı ve büyük çoğunluğunda görülmeye başladı. Bu ilk olarak İngiltere’de görülmeye başlandı. Araştırmalar başladı. Almanya’daki vakaların 2 bölü 3’ünde, Güney Kore’de vakaların yüzde 30’unda koku kaybı olduğu ortaya çıktı. Bunların büyük çoğunluğunda da aslında başka semptom yoktu.” diye konuştu.
Süper taşıyıcılar virüsü tek başına 600 kişiye bulaştırabilir
“Süper taşıyıcılık” kavramından bahseden ve bazı kişilerin belirsiz taşıyıcılar olduğuna işaret eden Yalçınkaya, “Bir insan eğer hastalığı hafif atlatıyorsa ve bunun hiç farkında değilse 1 kişi 600 kişiye kadar bulaştırabiliyor. Dolayısıyla koku kaybının o kişi için uyarıcı olması belki kendini 14 gün izole edebilmesi, belki test kriterlerine alınması koruyucu olması açısından ve salgının yayılmaması açısından iyi olacaktır. Koku kaybı diğer belirtilere eşlik edebilir. Diğer belirtilere eşlik etmesi durumunda aslında fazla bir problem yok ama tek başına olması durumunda problem oluşturacaktır. Yeni saptanan bir durum olduğu için insanlar bunu koronaya yakıştırmayacaktır ya da şu an hastanelere çok gidilmediği için farkında olmayacak pek çok kişiye bulaştırabilecektirler.” şeklinde konuştu.
Koronavirüs koku kaybına yol açıyor
Koronavirüslerin koku kaybına neden olduğunu bildiklerini fakat COVID-19’un kendini genetik olarak değiştirdiği için koku kaybına daha çok neden olduğunu vurgulayan Yalçınkaya, “Koronavirüsler ve influenza da koku kaybı yapıyordu. Bunun koku kaybı sıklığı çok daha fazla ve ani bir koku kaybı. Bu insanların pozitif olabileceği konusunda çalışmalar yapılması lazım. Bunların bir kısmı da kalıcı olabilir. Bunlarla ilgili tedaviler de yapılması lazım. Salgın geçtikten sonra özellikle bu insanları tedaviye almamız lazım.” ifadelerini kullandı.
Koronavirüste koku kaybı kalıcı olabilir
Koku kaybının kalıcı olabileceğinin de altını çizen Yalçınkaya, “Vücudumuzda pek çok sinir dokusu var. Sinir zarar gördüğü zaman felç olur ve kendini yenilemez. Ama koku siniri diğer sinirlerden farklı olarak açıkta bir sinirdir. Uçları açıkta olduğu için olumsuz etkilere her zaman açıktır. Kendini yenileyebilir. Koku kaybını tedaviler sonrasında geri çevirme imkanı olabilir. Ama kalıcı olup kokunun kaybolması gibi durumlarla da karşı karşıya kalabiliyoruz. O yüzden evde kalmamız, genç grupta olsak dahi dışarı çıkmamamız gerektiğini destekliyor. Koku almayan bir insan tat da alamaz, lezzet de alamaz dolayısıyla yaşam kalitesi de oldukça düşer.” dedi.