Güncelleme Tarihi:
Türkiye’de bu kapsamda bir salgın daha önce görülmediğinden özellikle hukuki meselelerde tam anlamıyla emsali bulunmamaktadır. Bu zor günleri tüm dünya ile ülkemizin de en az hasar ile atlatmasının ardından bir dizi hukuki meselenin gündeme geleceği öngörülmektedir.
Bunlardan bir tanesi de eşin koronavirüs taşıyıcısı olmasının boşanma nedeni sayılıp sayılmayacağı sorunudur.
Öncelikle belirtmek isteriz ki hukukumuzda tek başına boşanma nedeni olarak belirtilen tek hastalık türü akıl hastalıklarıdır. Türk Medeni Kanunu’nun 165. maddesine göre akıl hastalığı tek başına ve ayrı bir boşanma nedeni olarak düzenlenmiştir.
Eşlerden birinin hasta olmasının tek başına boşanma nedeni sayılamayacağına dair düzenlemelerin temelinde isabetli olarak eşlerin iyi günde ve kötü günde bir arada olmaları ve aile birliği kavramı yer almaktadır. Hatta hasta olan eş ile ilgilenmemek sayısız Yargıtay kararında boşanmaya neden olan kusurlu eylem olarak belirlenmiştir. Ancak bazı hastalıklar var ki kanunumuzda tek başına boşanma nedeni olarak sayılamamış ise de gerek hastalığın ortaya çıkması gerekse diğer eşe bulaşarak hayati tehlike yaratması ihtimalleri bulunmaktadır. Örneğin; AIDS, frengi ya da bel soğukluğu gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklara eşlerden birinde rastlanması diğer eşin aldatılmış olduğuna karine teşkil edebilir ve bu nedenle boşanma davasına konu edilebilir.
Bunun dışında eşlerden birinin cinsel yolla bulaşmasa da cüzzam ya da veba gibi eşin veya alt soyunun sağlığı için ağır (vahim) bir tehlike oluşturan ya da alt soya (müşterek çocuklara) bulaşabilecek genetik bir hastalığa sahip olmasının boşanma nedeni olabileceği söylenebilir. Ancak bu durumda dahi hastalık muhakkak ihtisas hastanesi tarafından tespit edilmeli bunun yanı sıra uzmanlardan hastalığın eş ve altsoy için tehlike arz edip etmediği ve alınabilecek başkaca önlem olup olmadığı araştırılmalıdır.
Tüm bu açıklamalar çerçevesinde, koronavirüs pozitif olmak yani taşıyıcı olmak başlı başına bir boşanma nedeni olarak değerlendirilemeyecektir. Ancak hastalığın kendisi başlı başına boşanma nedeni olmasa dahi koronavirüsün yayılmasını önlemek için, ülke çapında alınan tedbirlere uymamak, gerekli olmadığı hallerde dışarı çıkmak, eve gelince kişisel dezenfeksiyonu ihmal etmek, aile üyelerini bu vaziyette temasa zorlamak, karantina şartlarını ihlal etmek, bu konudaki uyarıları dikkate almamak ve böylelikle eşin ve aile üyelerinin sağlığını tehlikeye atmak gibi eylemler neticesinde aile üyelerinde bulaşıcı hastalık tespit edilmesi halinde bu hususun bir boşanma davasında kusur isnadı olarak ileri sürülmesi mümkün olabilecektir.
Böyle bir iddiada bulunulduğu takdirde zarar gören eş, öncelikle hasta olduğunu ve tedbirsiz davranan eşin davranışları dışında her türlü önlemi almış olduğunu ispatlamak zorunda kalacaktır.
Sonuç olarak yeniden belirtmek gerekirse bu çapta bir salgın hastalık ülkemiz tarihinde ilk kez yaşanmakta olup, hukuki sonuçları, her bir uyuşmazlık kendi içerisinde ve somut olaya göre değerlendirilerek ortaya çıkacaktır.