Güncelleme Tarihi:
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), dünyanın önemli oranda kanser riski ile karşı karşıya olduğu uyarısında bulunuyor. WHO, kanserin önlenmesine yönelik çalışmalara yoğunlaştırılması ve sigara kullanımı, obezite ve alkol tüketimiyle mücadele edilmesi gerektiğini sıklıkla ifade ediyor. Dünya Kanser Araştırma Vakfı da, beslenme şeklinin kansere yakalanma riskinde oynadığı role ilişkin tedirgin edici olduğunu söylüyor. Bildirilere göre yılda 14 milyon kişiye kanser teşhisi konuyor fakat bu rakamın 2025’e kadar 19 milyona, 2030’a kadar 22 milyona ve 2035’e kadar da 24 milyona çıkacağı öngörülüyor.
Yapılan çalışmalar, D vitamini eksikliği olmayan ve seviyesinin yüksek olduğu bireylerde göğüs, yumurtalık, böbrek, kolon, pankreas, prostat ve diğer kanserlere yakalanma oranını büyük ölçüde düşürdüğünü gösteriyor.
Hatta araştırmacılar D vitamini seviyelerini arttırarak 58,000 kişinin göğüs kanseri, 49,000 kişinin ise kolorektal kansere yakalanma riskinin önlendiğini belirtmektedir. Normalde D vitaminin yüzde 90’dan fazlasını güneşten alıyoruz. Ancak çoğu kişi cilt kanserine yakalanma korkusu ile güneşten korunmaktadır. Doktorlar konu ile ilgili güneş ışığından değil, güneş yanığından korunmak gerektiğini vurguluyor. Aynı zamanda yetersizlik halinde D vitamini takviyesinin alınması da önemli hale geliyor. Hala D vitamini durumunuzu bilmiyorsanız kan testi yaptırmak üzere hekiminize başvurun.
Bazı araştırmalar, folik asit de dahil olmak üzere B vitaminlerinin bazı kanser türlerinin riskini azalttığını göstermiştir ancak bu araştırmalar henüz tam olarak netlik kazanmamıştır. Çalışmalar, özellikle folik asit yetersizliği bulunanlara göre daha fazla folik asit alanların kolon kanserine daha az yakalanıyor olabileceğini göstermiştir. B6 vitamini de kolorektal kanserine yakalanma riskini azaltabilir.
Yapılan araştırmalar, antioksidan zengini yeşil çayın kanser hücrelerinin kan desteği alımını engelleyerek kanser oluşumunu önleyebileceğini göstermiştir. Çin’de yapılan bir diğer araştırmaya göre yeşil çay içen ve hiç sigara kullanmamış olanların yemek borusu kanserine yakalanma riskinin, yeşil çay içmeyenlere göre çok daha düşük olduğunu göstermektedir.
Araştırmacılar yeşil çayın aynı zamanda anksiyete ve kalp krizi riskini de azalttığını belirtmektedir.
Yüksek oranda selenyum alan bölgelerde akciğer, göğüs, kolon, yumurtalık, rahim ağzı, mesane, pankreas ve yemek borusu da dahil olmak üzere kansere bağlı ölümler büyük oranda düşüktür. Ancak yine de klinik araştırmalarında, selenyumun kanseri önleyici rolü hakkında net bir bilgiye henüz ulaşılmamıştır. Vücudunuzun selenyuma gereksinim miktarı çok azdır. Amerikan Kanser Derneği, selenyumu ek bir takviye olarak almaktansa meyve ve sebze zengini besinler tüketilmesi gerektiğini belirtmektedir. Deniz mahsulleri, tam tahıllı ürünler, kahvaltı gevreği, kırmızı ve beyaz et selenyum içeren yiyeceklerdir.
Yapılan deneysel çalışmalara göre sarımsak yemek göğüs, kolon, yemek borusu, pankreas ve mide kanserine yakalanma riskini azaltabilir. Araştırmacılar, beslenme programında yüksek miktarda sarımsak olanların mide ve kalın bağırsak kanserine yakalanma riskinin az olduğunu gözlemlemişlerdir. Ancak kanseri önlemede ne kadar sarımsak tüketilmesi gerektiği konusu hala belirsizdir. Dünya Sağlık Örgütü, her gün bir diş sarımsak önermektedir.
Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalara göre beta karoten içeren A vitamini, tümörleri küçültmekte ya da tümör gelişimini azaltmakta ve kanser tedavisini desteklemektedir. Ancak yine de aşırı A vitamini veya beta karoten tüketimi zehirleyici olabilir. Eğer yüksek miktarda beta karoten alırsanız, diğer besin maddelerinin eksikliğine yol açabilirsiniz. Bu yüzden günde 5000 üniteden fazla beta karoten alınmamalı.
Kanser hastalığı üzerine araştırma yapan uzmanlar bazı besinlerin içerdikleri maddelerin kanser riskini arttırdığını belirtmekteler.
Bu besinler;
Yukarıda sıraladıklarım gibi bazı besinler vücutta dokularla olumsuz etkileşime girerek kanser riskini arttırabilirler. Bu nedenle tüketimleri mutlaka sınırlandırılmalı ve bazı önlemler alınarak tüketimi sağlanmalıdır. Örneğin, kızarmış bir yiyecek veya şarküteri grubu besinlerden tüketecekseniz mutlaka yanında C vitamini kaynağı olan sebze veya meyvelerden bol miktarda tüketin.