Güncelleme Tarihi:
Diyenlerden misiniz? Bir daha düşünün. Kıskançlık, birçok insanın sahip olduğu bir duygudur. Belli bir limite kadar iyi olabilmektedir. Hatta geliştirici etkisi bile vardır. Konu, ilişki içerisindeki bir kıskançlık durumu ise; ilişki içerisinde olduğunuz kişiye garanti gözü ile bakmamanızı sağlar ve ilişkinize gereken dikkati vermenizi sağlar. Uzman Psikolog Serkan Kalgan kıskançlık hakkında merak edilenleri anlattı.
Bir başarıyı kıskanıyor olabilirsiniz. Aynı başarıya sahip olabilmek için motivasyonunuzun artmasını sağlar. Eşinizi, sevgilinizi, ailenizi, arkadaşınızı veya karşılaştığınız ve sizin de hayatınızda olmasını istediğiniz, yaşamak istediğiniz herhangi bir şeyi kıskanabilirsiniz. Tabi ki hepsi belli bir sınıra kadar. Eşinize, sevgilinize nefes aldırmıyor; arkadaşınızın gelişmesine, ilerlemesine sekte vuruyor ise bu kıskançlık, artık dozunu aşmaya başlamış demektir.
Bu konu için ilişkileri ele alırsak eğer; 2 tür kıskançlıktan bahsedebiliriz. Birincisi; gerçekten şüphe çeken davranışlar sonucunda hissedilen kıskançlık. Örneğin; partnerinizin sizden gizli işler çevirmeye çalışması, sizin haberinizin olmadığı ortamlarda bulunması, sizden saklayacak şekilde telefon görüşmeleri ya da mesajlaşmalar, bulunduğu yer ya da yaptığı iş ile ilgili yalan söylemesi, tutarsız davranması vb. gibi. Bunların sonucunda ortaya çıkan şey ise; size açık olmaması, paylaşımda bulunmamasıdır.
İkinci tür kıskançlık ise; ortada var olan hiçbir durumun olmamasına rağmen, partnerini boğma noktasına getiren kıskançlık. Örneğin; kız/erkek arkadaşlar ile görüşülmesinin istenmemesi, telefona geç bakılması, mesaja geç cevap verilmesi, dışarıya tek başına çıkılmasına izin verilmemesi vb. gibi. Bu tarzda bir kıskançlık durumunda iki tarafta yoğun bir şekilde yıpranmaya başlar. Kıskanan kişi sürekli kafasında kurduğu düşünceler ile kendisine ve ilişkisine zarar vermeye başlar. Kıskanılan kişi ise yoğun baskı altında olmaktan artık yorulmaya başlar ve ilişkideki ipler gerilip durur. Bir noktadan sonra dayanılmaz bir hal alabilir ve ilişki ayrılık ile sonuçlanabilir.
Birinci tür kıskançlıkta zaten kişi belli delilleri oluşturduktan sonra bir şekilde harekete geçer ya da sineye çekip hayatına devam eder. İlişki içerisinde bulunduğu kişi ile konuşur, anlaşır, bir daha gerçekleşmemesi üzerine ya da ayrılır. Bir şekilde sonuçlanır. Tehlikede olan ikinci tür kıskançlığı yaşayan ya da yaşatan bireylerdir. Çünkü bir partnerinden bu sebeplerden dolayı ayrılsa dahi, yapısal bir problem olduğundan dolayı diğer ilişkilerinde de aynı problemleri yaşama ihtimali yüksektir. Ayrıca kişide; paranoya ve takıntılı düşünceler, davranışlar oluşmasına da sebebiyet vermektedir.
Aslında yaşanılan durum genellikle; kişinin kendine olan güveninin azlığından, sevilemeyecek ya da sevilmeyecek kadar kendini değersiz görmesinden, karşılaştığı insanlara karşı hissettiği güven azlığından, kaybetme korkusundan, terk edilme korkusundan, ilişki içerisinde bulunduğu kişiye bağımlı hale gelmesinden kaynaklanmaktadır. Yanlış bilişsel inanışlarında bunda etkin rolü vardır. Yani; kıskançlık ile sevilme ya da sevmek arasında kurulan yanlış ilişkilendirme. Seviyorsan, kıskanırsın; kıskanıyorsam, sevgimdendir, seven kıskanır vb. gibi düşünceler yoğun bir şekilde rastlanılan durumlardır. İşin ilginç olan tarafı ise; kaybetme korkusunu ya da terk edilme korkusunu yaşayan aşırı kıskanç olan bireylerin korktukları şeyin başlarına gelme ihtimalinin yüksekliğidir. Çünkü çok yoğun bir şekilde partnerlerini sıkmaları ve yaşamlarını zorlaştırmaları sonucu ilişkileri ayrılıkla sonuçlanabilmektedir. Bazen kendileri yaşadıkları bu duruma dayanamayabilirler.
Yani aslında her şeyde olduğu gibi, kıskançlığında bir sınırı olmalı. Aksi takdirde kendinize, etrafınızdakilere, ilişkilerinize zarar verebilirsiniz.
Uzman Psikolog Serkan Kalgan