Güncelleme Tarihi:
Hastalıklardan korumak için terletmeyen, çok kalın olmayan, aynı zamanda üşütmeyen kıyafetler tercih edin. Soğuk havalarda tek kalın bir kıyafet yerine, ince özellikli kıyafetlerin bir iki kat şeklinde giydirilmesi, ısı dengesinin sağlanması açısından daha iyi bir koruma sağlıyor.
Ayakların ısısının da iyi korunması çok önemli. Pamuklu, terletmeyen ve çok ağır olmayan çoraplar ile ısı yalıtımını iyi sağlayan ve ayağına büyük olmayan ayakkabı tercih etmelisiniz. Baş bölgesinden ısı kaybı fazla olabileceği için şapka veya bere takmayı ihmal etmeyin.
Ayrıca ısı regülasyonu için atkı sararak boyun bölgesinin soğukla temasını önlemelisiniz.Ancak ağız bölgesine temasını dikkate alarak atkıyı sık sık yıkayın, çünkü mikroplar vücudumuza en çok ağız ve burun yoluyla giriyorlar.
Anne sütü bağışıklık sistemini güçlendirmek için bebeğin ihtiyacı olan tüm besin öğelerinin kaynağı olan mucizevi bir besin. Dünya Sağlık Örgütü; sayısız faydaları nedeniyle bebeklerin ilk 6 ay sadece anne sütüyle beslenmelerini, 6. aydan sonra da ek gıdalarla birlikte 2 yaşına kadar anne sütüyle beslenmeye devam etmelerini öneriyor. Bebeğinizin bağışıklık sisteminin güçlü olması için gribe yakalandığınızda bile emzirmeye devam edin.
Dr. Çiğdem Yavrucu sağlıklı beslenmenin vücut direncini artırmada son derece önemli bir rol üstlendiğini belirterek şu önerilerde bulunuyor: “Çocuklar vücudumuz için yapı taşı olan proteinlerden zengin beslenmeli. Bunun içinhaftada en az 2 kez balık,2-3 kez kırmızı et, 2-3 kez bakliyat (kuru fasulye, nohut mercimek v) tüketmeli.
Her sabah yumurta, peynirve zeytin yemeleri de çok önemli.Bol vitamin içeren sebze ve meyveler, kış aylarında özellikle de C vitamin deposu olan portakal, mandalina ile nar sofrada mutlaka bulunmalı. Kalsiyum ve proteinden zengin süt, bağışıklık sistemimizi güçlendiren ev yapımı yoğurt, kefir gibi probiyotikler, muz gibi prebiyotikler temel besinler olmalı”
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Çiğdem Yavrucu hastalık solunum yoluyla bulaşsa da, kirli ellerin de mikropların bulaşması açısından büyük bir risk taşıdığına dikkat çekerek sözlerine şöyle devam ediyor: “Ağız ve burun salgılarının bulaştığı ellerle başka kişilere veya eşyalara temas sonucu mikroplar kolayca bulaşıyor.
Çocuklar da kirlenmiş ellerini, ağız veya buruna götürerek virüsleri alıyorlar. Bu nedenle çocuğunuzun ellerini yemekten önce ve sonrasında, dışarıya çıktıktan sonra bol su ve sabunla en az 10-15 saniye yıkamasını sağlayın”
Zencefilin doğal antialerjik (antihistaminik) özelliği, öksürük üzerinde doğal tedavi edici bir etki sağlıyor. İçerdiği C, E vitamini, kalsiyum, fosfor ve demir ile de hem bağışıklık sistemini uyarıyor, hem de antioksidan özellik sağlıyor. Zerdeçal da içerdiği antioksidanlar, C ve E vitamini ile bağışıklık sistemini güçlendiriyor, hastalıklara karşı koruyucu etki ve direnç sağlıyor.
Eğer çocuğunuzun alerjisi yoksa zencefil ve zerdeçal gibi gıdaları bal ile birlikte tüketmesini sağlayın. Günde bir defa, 1 bardak sütün içine 1 çay kaşığı zencefil veya zerdeçal katabilir veya 1 tatlı kaşığı bal (eğer bala alerji yok ise) ile 1 çay kaşığı toz ya da taze zencefili karıştırıp macun kıvamına getirebilirsiniz.
Bunların yanı sıra 1 çay bardağı ıhlamur içine 1 tatlı kaşığı bal ve 1 çay kaşığı toz zencefili ekleyebilirsiniz. Ancak dikkat! Bu gıdaların 1 yaş altındaki çocuklara verilmesi uygun değildir.
Kapalı mekanlarda, öksürük ve hapşırık yoluyla ortama saçılan damlacıklar aracılığıyla, mikroplar çevreye hızla yayılıyor. Okul gibi kalabalık ve kapalı mekanlarda bu mikropların bulaşma riskleri çok yüksek oluyor.
Dolayısıyla kapalı mekanların saat başı en az 5 dakika havalandırılmaları, enfeksiyonlarla mücadele etmede son derece önem taşıyor. Enfeksiyonlardan korunmak için evinizde de odaları düzenli olarak havalandırmaya özen gösterin. Ayrıca evin ısısını iyi ayarlamalı ve havanın aşırı kuru olmasını engellemelisiniz.
Fazla şeker tüketimi bağışıklık sistemini zayıflatan önemli bir etken. Ayrıca yol açtığı obezite de başka sağlık sorunlarına neden olarak vücut direncini düşürüyor. Bu yüzden çocuğunuzu şeker gibi zararlı karbonhidratlardan uzak tutmanız çok önemli.
Ceviz, badem ve fındık gibi kuruyemişler içerdikleri E vitamini, çinko ve omega 3 yağ asitleri sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiriyorlar. Çocuğunuzun her gün bir avuç (2-3 ceviz, 5-10 badem, 5-8 tane kaju veya antep fıstığı, 8-10 fındık, 7-8 kuru üzüm, yaban mersini gibi) çeşitli kuruyemişleri yemesini sağlayın.
Kış aylarında kaloriferlerin etkisiyle kuruyan oda havası solunum yollarının kurumasına ve tahriş olmasına zemin hazırlıyor. Bunun sonucunda üst solunum yolu enfeksiyonları riski artıyor. Çocuğunuzun bol bol su içmesini sağlayarak duruma da engel olabilirsiniz.
En önemlisi yeterli miktarda su tüketilmesi bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Kan dolaşımını düzenliyor, metabolizmanın artışını sağlıyor, zararlı maddelerin ve toksinlerin vücuttan atılmasını kolaylaştırıyor.
Ciddi sonuçlara yol açabilen çocukluk çağı hastalıklarına karşı aşıların doğru zamanda ve eksiksiz yapılması çok önemli. Astım, romatizmal kalp hastalığı ve kan hastalığı gibi kronik hastalığı olan riskli çocuklarda, 6 aydan büyük bebeklerde de grip aşısının yapılması sağlanmalı.
Çocuklar yorgun ve uykusuz olduklarında vücut dirençleri düşer ve çok kolay hastalığa yakalanırlar. Hastalıklara karşı savaşma gücünü artırmak için çocuğunuzun yeterli süre uyumasını sağlayın.
Bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı vücut direncini artıran spor alışkanlığını kazandırın. Yaşına uygun olarak seçilen spor, çocuğun gelişimine çok yönlü bir fayda sağlayacaktır. Çocuğunuzu 4-5 yaşlarında yüzme ve jimnastiğe, 7-8 yaşlarında tenis veya futbola, 9-10 yaşlarından sonra da basketbol, voleybol veya su topu gibi çeşitli sporlara yönlendirebilirsiniz.