Güncelleme Tarihi:
Kanada'nın New Brunswick eyaletinin Moncton şehrinde yaşayan Beatty ailesi 2018 yılında sıradan bir Noel geçirmişti. Ancak tatilin ardından ailenin babası Laurie, garip davranışlar sergilemeye başladı. 81 yaşındaki emekli müteahhit bir anda sessizleşti ve seneler önce sattığı şirketinin muhasebe defterlerinin başında saatler geçirip "Kesin dolandırıldım ben" der oldu.
İlerleyen günlerde Beatty'nin gerçeklerle olan bağlantısı daha da koptu. Eşine, 1992 yılında olduklarını söylüyor ve saçlarının neden beyazlaştığını soruyordu. Ardından nöbetler geçirmeye başladı. Kollarının hareketlerini kontrol edemiyordu. Mayıs ayı sonunda Beatty hayatını kaybetti.
Moncton'ın en büyük sağlık kuruluşu olan Georges-L.-Dumont Üniversite Hastane Merkezi'ndeki doktorların tahmini Beatty'de çok nadir görülen ve beyinde proteinlerin yanlış katlanmasından kaynaklanan Creutzfeldt-Jakob hastalığı olduğu yönündeydi. Doktorlar bu durumu Beatty'nin çocukları Tim ve Jill'e açıklayıp otopsinin ardından birkaç test yaparak bu tahmini teyit etmeleri gerektiğini bildirdi.
Kardeşler, üç ay sonra babalarının nöroloğu Dr. Alier Marrero'nun kapısını çaldıklarında, bu teyidi almayı bekliyorlardı. Ancak test negatif çıkmıştı. Yaşadıklarını The New York Times'a anlatan Tim, "Birbirimize bakıyorduk çünkü hepimizin kafası çok karışmıştı" dedi. Babalarını öldüren şey Creutzfeldt-Jakob değilse ne olabilirdi?
Marrero'nun bir sonraki cümlesi huzurlarının iyice kaçmasına neden oldu: "Bir şeyler oluyor ve ben ne olduğunu bilmiyorum."
BENZER BELİRTİLERLE GELEN HASTALAR GÜNDEN GÜNE ARTIYORDU
Görünen o ki Laurie Beatty, bu belirtilerle Marrero'nun kapısını çalan ilk hasta değildi. Önceki dört yılda 20'den fazla hasta, açıklanamayan nörolojik gerileme belirtileriyle Marrero'ya başvurmuştu.
İlk belirtiler davranış değişiklikleriydi. Örneğin hastalardan biri, neredeyse 20 saat uyuduktan sonra bir arkadaşı tarafından hastaneye getirilmişti. Bir başkası önce evinin oturma odasında karşılaştığı yabancıyı rahatsız etmekten korkmuş, saatler sonra ise o yabancının eşi olduğunun farkına varmıştı.
Ancak bu kaygılar ve uyku sorunları kısa süre içinde daha akut belirtilere dönüşüyordu: Uzuvlarda ağrılar, denge bozuklukları, diş gıcırdatma ve şok benzeri kas spazmları. Bu sonuncusu nedeniyle hastalardan bazıları eşleriyle aynı yatakta uyuyamaz hale gelmişti. Birçok hasta görme sorunları yaşıyordu, bazıları halüsinasyonlar görüyordu. (Marrero'nun deyişiyle, "Hayal kuruyor gibiydiler ama hayallerin içeriği kâbus gibiydi".
MARRERO ÇARESİZLİK İÇİNDE MESLEKTAŞLARINDAN YARDIM İSTEMİŞTİ
Hastalık ilerledikçe kaslar zayıflıyor ve bilişsel gerileme ortaya çıkıyordu. Bazı hastalar hayatlarını kaybederken bazıları hastalığın çeşitli evrelerinde takılıp kalmıştı.
Marrero, her seferinde net bir teşhis koymakta zorlanıyordu. Belirtiler birçok nörolojik bozuklukla uyum sağlıyordu ancak her seferinde çok sıra dışı bir belirti de gözlemleniyordu. Bazıları çok hızlı geriliyor bazıları yeterince hızlı gerilemiyordu. Belli bir hastalığın kilit belirtilerini sergilemiyorlar ya da bilinen tedavi yöntemlerine yanıt vermiyorlardı.
En korkutucu olan şey ise hastaların çoğunun oldukça genç olmasıydı. Neredeyse yarısı orta yaş grubunda, birkaç tanesi 20'lerinde ve 30'larındaydı. The New York Times'a konuşan Marrero, British Columbia Üniversitesi'nde yaptığı bir sunumda meslektaşlarına "yardım etmeleri için yalvardığını" belirterek, "Başka neyi test edebilirdim? Gözden kaçırdığım şey neydi?" diye konuştu.
ARTAN VAKA SAYILARI YETKİLİLERİN DİKKATİNİ ÇEKTİ
Marrero, Beatty'lere benzer durumda başka hastaları da olduğunu ancak gizlilik kuralları nedeniyle daha fazla ayrıntı veremeyeceğini söyledi. Tim, çok korktuklarını belirterek, "Gözden kaçmış genetik bir faktör nedeniyle babamla aynı kaderi yaşayacağız diye ödümüz kopuyordu" diye konuştu.
Belirtilerin birçoğu Creutzfeldt-Jacob hastalığına benzediğinden, Marrero, karşılaştığı her vakayı Kanada Kamu Sağlığı Kurumu (PHAC) bünyesindeki Creutzfeldt-Jacob Hastalığı İzleme Sistemi'ne bildiriyordu. Marrero'nun bildirdiği vakaların sayısı arttıkça, kurumdaki bilim insanlarının da dikkatini çekmeye başlamıştı. Marrero'nun kaygılarını Beatty'lere aktarmasından altı ay sonra vakaları araştırmak için bir uzmanlar paneli oluşturuldu.
Marrero, o güne kadar adı konmamış bir hastalıkla karşı karşıya olduklarını düşünüyordu. Hatta bir gazeteciye yaptığı açıklamada, "Bir şeyi daha önce görmediyseniz sebebi muhtemelen görmeyi öğrenmemiş olmanızdır" demişti.
PHAC'nin panelindeki uzmanlar da aynı görüşteydi. Panele göre, teşhis edilemeyen hastaların sayısı ve daha önemlisi yaşları "ulus ve eyalet ölçeğinde" görülmemiş düzeydeydi.
ÜÇ YIL GEÇTİ AMA HALEN YANIT YOK
Uzmanlar hastalığa "etiyolojisi bilinmeyen New Brunswick nörolojik sendromu" adını verdi. Mart 2021'de, bölgede yaşayan doktorlara gönderilen gizemli hastalıkla ilgili bilgilendirme yazısının basına sızması, olayı tüm dünyada manşete taşıdı. Bu durum Marrero'nun hastalarını ve ailelerini, çektikleri çilenin açıklamasını yakın zamanda bulacaklarına dair umutlandırdı.
Ancak aradan üç yıl geçmesine rağmen, tatmin edici bir açıklama halen bulunabilmiş değil. New Brunswick sendromu bugün halen gizemini koruyor ve tartışmalara neden oluyor. Tartışma kapsamındaki en önemli soru ise hastalığın çevresel bir sebepten kaynaklanıyor olup olmadığı.
Öte yandan yanıtların bir türlü bulunamaması çeşitli şüpheleri tetikliyor: Doktorları susturmak için plan kurulduğu suçlamaları, bilim insanlarının çeşitli belgeleri basına sızdırması ve hükümetin durumu örtbas etmek için çalıştığını kanıtlamaya çalışan hasta yakınları günden güne artıyor.
Tim Beatty, yerel yönetimle ilgili olarak, "Biz komplo teorileriyle kafayı yemiş paranoyaklar değiliz. Ama bir grup insanı bir komplo teorisine inandırmak istiyorsanız, harika bir iş yaptılar" ifadelerini kullandı.
BİLİMSEL ÇALIŞMALAR HENÜZ ÇOK YENİ
Nörodejeneratif hastalıklar dünya genelinde ölüm ve engelliliğin sebepleri arasında ilk sıralarda yer alıyor ancak bu hastalıkların kökeni halen gizemini koruyor. Hastalıkları tetikleyen etkenler de risk faktörleri de net bir biçimde anlaşılamıyor. Genlerin, yaşlanmanın, sigara ve aşırı alkol tüketiminin bir rol oynadığı biliniyor. Ancak genler sadece Alzheimer, Parkinson ve ALS gibi beyin hastalıklarının çok küçük bir yüzdesini açıklayabiliyor. Diğer vakalarda genetik yatkınlık kadar çevresel faktörlerin de rol oynadığı düşünülüyor ama o mekanizmanın nasıl çalıştığı açıklanamıyor.
Bunun sebebi bu alandaki çalışmaların çok yeni olması. Nörodejenerasyonla toksik maddeler arasındaki ilişkiler ilk olarak 1980'lerin başlarında ortaya kondu. Güncel çalışmalarda beyin bozukluklarıyla siyanobakterilerin, böcek ilaçlarının, hava kirliliğinin ve bir dizi başka toksik maddenin bağlantılı olduğu görüldü. Hatta özellikle Parkinson hastalığının "insan elinden çıkmış" olduğunu öne süren araştırmacılar bile mevcut.
Ancak bu bağlantıyı kanıtlamak çok zor çünkü insanları toksik maddeye maruz bırakıp hasta olmalarını beklemek etik bir uygulama değil. Dolayısıyla belli toksinlerin etkileri sadece laboratuvar ortamında ölçülebiliyor veya belli hasta grupları arasındaki ilişkiler incelenerek ortamda toksin olma ihtimali değerlendiriliyor. O durumda bile çevresel koşullar çok karmaşık olduğundan, kesin bir bağlantı ortaya koymak neredeyse imkânsız. Bu sorunlara bir de pek çok nörolojik hastalığın belirtilerinin ortaklaşmasını da ilave etmek gerekiyor.
AYNI EVDE YAŞAYIP GENETİK BAĞI OLMAYAN KİŞİLERDE GÖRÜLÜYORDU
New Brunswick'te de çevresel etken ihtimali oldukça güçlüydü. Hastalar özellikle Moncton bölgesinde ve balıkçı köyleri ve yaban mersini tarlalarının bulunduğu Acadian Yarımadası'nda toplanıyordu. Bu nedenle araştırmacılar önce suda ya da yiyeceklerde bir toksin olabileceği ihtimalini değerlendirdi. Dahası aynı evde yaşayan ama genetik bağlantısı olmayan bazı vakalar da vardı. Karı ve koca, üvey baba ve üvey kızı, hemşirelik öğrencisi ve sorumlu olduğu koğuştaki hastalarda aynı anda görülen vakalar çevresel maruziyet ihtimalini güçlendiriyordu.
Peki maruz kaldıkları şey neydi? 2021 ilkbaharında yapılan haftalık toplantılarda Marrero ve meslektaşları, hayvanlardan bulaşan hastalık uzmanlarına, su bilimcilere ve patologlara danıştı. Amaç kapsamlı bir değerlendirme yapmak, hasta yakınlarıyla görüşmek, çeşitli desteler ve doku analizleri yapmaktı. Nadir bir fırsattı bu: Hastalığın kaynağı bir toksinse, beyin-toksin ilişkisini gerçek zamanlı olarak inceleme şansı elde edeceklerdi.
BAŞTA ÇOK GÜÇLÜ DESTEK VERDİLER AMA…
Başlangıçta hükümet araştırmaya güçlü destek verdi. Ülkenin kamu sağlığından sorumlu en yetkili ismi Dr. Theresa Tam, Nisan 2021'de çalışma grubuna mümkün olan en geniş uzman ağıyla çalışma tavsiyesinde bulunurken Kanada Sağlık Araştırmaları Enstitüleri de iki yıl için 5 milyon dolar fon önerisinde bulundu.
Ancak 1 ay sonra her şey değişti. 6 Mayıs'ta gelen bir e-postada, eyaletteki araştırmacıların eldeki verileri daha derinden inceleyeceği, bu inceleme tamamlanana kadar aylar öncesinden planlanmış toplantıların durdurulduğu belirtiliyordu. Her şey aniden ve açıklama yapılmaksızın durmuştu.
10 gün sonra durum daha da garip bir hal aldı. New Brunswick'in baş epidemiyoloğu Dr. Hanan Smadi, Marrero'yu arayıp yeni vakaları yerel yetkililere bildirmemesini söyledi. O sırada hasta sayısı 8'i ölü 48'e yükselmişti. Smadi, Marrero'ya bu direktifin "yukarıdan" geldiğini söylemişti. (New Brunswick Kamu Sağlığı kurumu böyle bir konuşma olduğunu reddetti.) Dahası New Brunswick'ten federal makamlara gönderilen bir notta "New Brunswick'te artan hassasiyetler nedeniyle kamu iletişiminden kaçınmaları" isteniyordu.
Eyalet yetkilileri daha sonra yaptıkları açıklamada, kararın sebebinin "hastalar New Brunswick'te olduğu için sorumluluğun kendilerinde olması" olduğunu belirtti. Hatta dönemin New Brunswick Sağlık Bakanı Dorothy Shephard'ın birkaç hafta sonra yaptığı açıklamada verdiği uzman soruşturması sözü büyük bir memnuniyetle karşılandı. Zira hastalar ve aileleri federal panelin süreçten uzaklaştırıldığından haberdar değildi.
GİZEMLİ MESAJ ŞÜPHELENDİRDİ
Öte yandan döneme ait iç yazışmalar, New Brunswick yetkililerinin soruşturmanın kapsamının federal düzeye genişlemesini önlemeye çalıştıklarına işaret ediyordu. Örneğin bir e-postada Smadi, New Brunswick dışına taşınan iki hastayla görüşülmemesini, aksi takdirde olayın birden fazla eyaleti kapsar hale geleceğini belirtiyordu.
Shephard'ın duyurduğu soruşturmanın amaçlarıyla ilgili şüpheler birkaç gün içinde gün yüzüne çıktı. Güvenli kan nakli savunuculuğu yapan Bloodwatch isimli kâr amacı gütmeyen kuruluşun New Brunswick'te yaşayan kurucusu Kat Lanteigne'e, soruşturmanın ciddiye alınmadığını belirten gizemli bir mesaj geldi. Bunun üzerine Lanteigne, hem yerel hem federal hükümetteki kaynaklarından durumu teyit etmek istedi ve öğrendiklerine çok şaşırdı. Federal panelin birebir görüşmeler ve kapsamlı testleri savunan yaklaşımının aksine New Brunswick yetkilileri, aynı hastalıktan muzdarip çok sayıda kişi olduğu gerçeğini sorguluyor, olası bir toksik madde ihtimalini bile soruşturmuyordu.
Bunun üzerine Lanteigne, babası Roger hastalardan biri olan ve hasta yakınları için bir Facebook grubu kuran Steve Ellis'e ulaşıp "Bununla mücadele etmek istiyor musunuz?" diye sordu. Ellis kısa sürede, New Brunswick'teki yetkililerin metoduna şüpheyle yaklaşan çok sayıda hasta yakını topladı. Soruşturmanın tam bir gizlilik içinde yürütülmesi ve hem Marrero'nun hem de hastaların süreçten uzak tutulması soru işaretlerine yol açıyordu. En genç hasta olan Gabrielle Cormier'nin annesi Stacie Quigley Cormier, "Ne olduğuna dair hiçbir fikrimiz yoktu. Hiçbir yerden cevap alamıyorduk" dedi. Umutla bekledikleri cevabın bir türlü gelmemesi hastaların psikolojisine de zarar veriyordu.
OTOPSİYİ YAPAN DOKTOR BEKLENENİN TAM TERSİNİ SÖYLÜYORDU
Ekim 2021'de daha da şoke edici bir gelime yaşandı. Ölen sekiz hastanın otopsisini yapan Dr. Gerard Jansen'ın, ölüm sebeplerinin gizemli bir hastalık değil kanser, Lewy cisimcikli demans ve Alzheimer gibi bilinen hastalıklar olduğu sonucuna vardığı açıklandı. Anlaşılan o ki Jansen, bilinmeyen bir hastalık olduğu fikrini, otopsi sonuçları sızdırılmadan aylar önce bir kenara bırakmıştı. Mayısta meslektaşlarına gönderdiği bir e-postada, kanıtlar aksini kesin bir biçimde söylemedikçe bulgular arasında bir bağlantı kurulamayacağını ifade ediyordu. Jansen, otopsi sırasında hastaların beyinlerinde tek tip bir patoloji işareti görememişti ve "Var olan deliller, bir hasta topluluğu olmadığına doğrudan işaret ediyor" diyordu.
Marrero, Jansen'ın sonuçları aktarırken kesin bir dil kullanmasının şaşırtıcı olduğunu belirterek, "Nedenselliği belirlemesi gereken kişi patolog değildir" dedi. Jansen'ın başka hastalıkların da izini bulduğuna dair şüphesi olmayan Marrero, "Ancak bu durum bu hastalıkların çevresel bir faktör tarafından tetiklenme olasılığını ortadan kaldırmıyor" dedi. Marrero, Jansen'ın hem yetkisini aştığını hem de "Neden bu kadar çok genç etkilendi? Neden çoğu aynı bölgede? Neden çoğu aynı aileden?" gibi kritik soruları yanıtlamadığını sözlerine ekledi.
Basına sızan e-postalara bakılırsa birçok bilim insanı da Marrero ile aynı görüşteydi.
OTOPSİ SONUÇLARI DÖNÜM NOKTASI OLDU
Hastalar ve yakınları için Jansen'ın bulgularının yayımlanması bir dönüm noktası oldu. Resmî söylemle mücadele etmeleri gerektiğine karar veren savunucular, çevresel testleri yapmak için para topladı, bağımsız bir soruşturma yürütmesi için Erin Brockovich'i davet etti. Ellis, podcast'lere ve televizyon programlarına çıkarak, federal incelemenin yeniden başlatılması için çağrılarda bulundu. Lanteigne ve diğerleri o kadar çok bilgi özgürlüğü talebinde bulundu ki yerel yetkililer Marrero'yu arayıp "Özel dedektif mi tuttunuz?" diye sormak zorunda kaldı. Ancak bu çabalar da soruların yanıtlarının bulunmasına yardımcı olmadı.
Marrero, "Bence korkuya yol açan şey 'çevre' kelimesiydi" dedi. 2021 ilkbaharında hava, toprak ve su testleri yapılması yönünde sağlam bir plan olduğunu ancak sonradan yetkililerin endişeye kapıldığını düşünen Marrero, "Ormancılık, turizm ve deniz mahsulleri New Brunswick'in en önemli ve en kârlı endüstrileri ve hepsi de gelişmek için sağlıklı bir çevre gerektiriyor. Testler New Brunswick'te bir çevre sorunu olduğunu ortaya koysaydı eyalet ekonomisi için bir felâket olabilirdi" yorumunu yaptı. Bu yorum bir spekülasyondan ibaret elbette ama bilimsel paneldeki birçok uzman da benzer görüşler taşıyor.
SON SÖZ: ORTAK MARUZİYET BULUNAMADI
24 Şubat 2022 tarihinde süreçte bir dönüm noktası daha yaşandı. New Brunswick'in kamu sağlığından sorumlu en üst düzey ismi Dr. Jennifer Russell, denetim komitesinin çalışmalarının bittiğini duyurdu. Russell'ın açıklamasına göre, yerel uzmanlar, gruptaki hastaların maruz kaldığı ortak bir toksin tespit edememişti. Bu sonuç Jansen'ın otopsiler sonrası vardığı sonuçla aynıydı. Kısacası ortada gizemli bir hastalık yoktu.
Uzmanların nihai raporunda hastalığın tanımının çok geniş olduğu, bu nedenle başka hastalıklarla örtüştüğü belirtildi. Bu nedenle insan dokusu testlerine gerek olmadığı sonucuna varılmıştı. Dahası Marrero'nun ikinci bir görüşe başvurmadan gizemli hastalık iddiasında bulunması da raporda eleştiriliyordu. Marrero bu eleştiriyi reddetti ve 2021 yılında çalışma grubunun birçok hastayla ilgili ikinci görüş sunduğunu hatta bazılarını gizemli hastalık grubundan çıkardığını hatırlattı. Ülkenin önde gelen nörologlarından Dr. Neil Cashman'la saatlerce vakaları tartıştıklarını da söyleyen Marrero, "Cashman daha sonra hastalarla yüz yüze görüşmek için New Brunswick'e gelmeyi kabul etti. Ama yerel yetkililerin kararı nedeniyle bu plan hayata geçmedi" dedi.
Öte yandan yakın zamanda basına sızdırılan e-postalara göre, Marrero'nun federal paneldeki meslektaşları da yerel uzmanların bulgularını reddediyordu. Uzmanlar, yerel yönetimin vatandaşların sağlığını ikinci plana attığını, New Brunswick'te yaşananların sadece Marrero'nun taraflılığıyla ya da bir planı olmasıyla açıklanamayacağını belirtiyordu. Bir doktor e-postasında "Ben gerçeğin er ya da geç ortaya çıkacağına inanıyorum" ifadelerini kullanıyordu.
YILLAR ÖNCE REDDEDİLEN İHTİMALLER YENİDEN GÜNDEME GELDİ
Yerel uzmanların raporu, hastalar için de büyük bir darbe oldu. Rapor yayınlanmadan önce hastalara, doktorların göz önünde bulundurduğu çeşitli hastalıklara dair mektuplar gönderildi. Gabrielle Cormier'ye şizofren olabileceği, Ellis'e ise babasında progresif supranükleer palsi olabileceği bildirildi. Ancak komite hiçbir hastayı görmemişti, görüşlerini sadece raporlara bakarak veriyordu. Halbuki hem Cormier'nin hem de Ellis'in Marrero'nun kapısını çalmadan önce görüştüğü doktorlar bu teşhisleri ihtimaller arasından çıkarmıştı. Hatta Ellis'te progresif supranükleer palsi olmadığı sonucuna varan nörolog, New Brunswick yerel yönetiminin oluşturduğu komitedeki nörologlardan biriydi.
Denetim komitesinin diğer hastalara sunduğu olası teşhisler kanser, alkol kaynaklı beyin hasarı, HIV ve çeşitli demans türleriydi. Ancak bütün bu ihtimaller yıllar önce çeşitli testlerin sonucunda reddedilmişti. Bir başka deyişle hastalara belirtilerine anlam veremedikleri için kendilerini Marrero'ya sevk eden doktorlarla yeniden görüşmeleri tavsiye ediliyordu. Kısır döngü yeniden başlıyordu çünkü yapacak başka bir şey yoktu. Son söz söylenmiş, dosya kapanmıştı.
SUÇLU GLİFOSAT MI?
The New York Times'a konuşan Marrero, raporun yayınlanmasından bu yana işlerin daha da kötüye gittiğini, şu an kendi hastaları arasında teşhis koyulamayanların sayısının 430'a ulaştığını, bunların 111'inin 45 yaşın altında olduğunu belirtti. 39 hastanın hayatını kaybettiğini söyleyen Marrero, "Benim hesaplarıma göre New Brunswick şu an dünyadaki en çarpıcı erken yaş demansı gruplarından birinin merkezi" dedi.
Diğer yandan Aralık 2022'de Quebec'te bir toksikoloji laboratuvarı, hastaları, New Brunswick'teki ormancılık endüstrisinin çok sık kullandığı bir tarım ilanı olan glifosat dahil dört kimyasal için test etmeyi kabul etti.
Marrero yeni hastaların sayısının özellikle yaz sonu güz başında yani glifosatın kullanıldığı dönemlerde arttığını fark etmiş ve arada bir bağlantı olabileceğini düşünmüştü. Laboratuvarın bir hastanın örneğini kabul etmesinin ardından Marrero, 100 örnek daha gönderdi. Sonuçlar akıl alacak gibi değildi: Hastaların kanlarındaki glifosat oranı çok yüksekti. Hatta vakalardan birinde testlerle ölçülebilen yoğunluğun 15.000 katı glifosat bulundu.
"CEVABI BİLİM VERMELİ"
Bu sonuçlar tek başına bir şey söylemiyor çünkü verileri karşılaştırabilecek bir kontrol grubu bulunmuyor. Yani New Brunswick'teki herkesin kanında yüksek oranda glifosat bulunması mümkün. Ancak glifosatın insan sağlığı için riskler oluşturduğu ve kullanımının kontrol altına alınması gerektiği yönünde kampanyalar olduğu bir gerçek. Nitekim Marrero'nun Quebec'teki laboratuvarda test yaptırabilmesinin ardında da eyaletin 2021 yılında bu madde ile Parkinson hastalığı arasında bir bağlantı olduğunu resmen kabul etmesi yatıyor. Güncel çalışmalar da glifosatın kan-beyin bariyerini aşabildiğini ve kronik maruziyetin Alzheimer hastalığını tetikleyen nörolojik inflamasyona yol açabileceğini gösteriyor.
Marrero, "Yaşananların sebebinin bu olduğu sonucuna varmıyorum ama bunlar bana yaşadıkları çevrede bir sorun olduğunu söylüyor" diye konuştu.
New Brunswick halkını neyin hasta ettiği halen belli değil. Öte yandan son iki yılda birçok başka eyaletten gelip benzer şikayetlerle Marrero'nun kapısını çalan hastalar da var. Bu da aynı sorunun başka yerlerde de yaşanıyor olabileceği anlamına geliyor. Marrero uzun vadede kendilerini neyin beklediğini bilmediğini belirterek, "Cevapları biliyormuşum gibi yapmak istemiyorum, bence cevabı bilim vermeli" ifadelerini kullandı.
The New York Times'ın "They All Got Mysterious Brain Diseases. They’re Fighting to Learn Why." başlıklı haberinden derlenmiştir.