Güncelleme Tarihi:
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya genelinde yaklaşık yüzde 51’lik oranla görme kaybının en büyük nedeni olan katarakt ülkemizde de önemli bir sorun. Öyle ki Türkiye’de de yüzde 28’lik oranla körlüğe yol açan bir numaralı faktör. Yaşlanan nüfus nedeniyle görülme sıklığı da artan katarakt ani bir körlüğe yol açmasa da, görme yeteneğinin yavaş yavaş kaybolmasıyla gündelik yaşamda ciddi sorunları beraberinde getiriyor. Üstelik katarakt ileri yaş hastalığı olarak düşünülse de, aslında gençlerde, hatta çocuklarda bile görülebiliyor. Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Rana Altan Yaycıoğlu katarakt hastalığında tedavinin etkili olabilmesi için erken teşhisin son derece önemli olduğuna işaret ederek, “Bu nedenle gözlerde herhangi bir yakınma olduğunda zaman kaybetmeden doktora başvurulmalı. Zamanında teşhis için 40 yaşından sonra hiçbir yakınma olmasa bile yılda en az bir kez rutin muayene olunmalı. ” diyor.
Çoğu zaman ağır ilerlediği için görme kaybının yavaş gelişmesi nedeniyle hastaların her zaman fark edemediği katarakt, göz bebeğinin arkasında yer alan ve gelen görüntünün sinir tabakasına odaklanmasını sağlayan merceğin zamanla şeffaflığını kaybetmesidir. Bu durum ilerleyerek kişilerde görme kaybına neden olabiliyor. İlerleyen yaş, güneş ışığına maruz kalma, yüksek tansiyon ve diyabet gibi etkenlerin yol açtığı katarakt, yaygın inanışın aksine sadece ileri yaşta değil, daha seyrek de olsa bebekler dahil her yaş grubunda oluşabiliyor.
Çocuklarda genetik olarak veya anne karnında geçirilen çeşitli rahatsızlıklar bebeklik çağında veya erken çocukluk döneminde katarakt gelişimine neden olabiliyor. Ayrıca göze ve başa alınan darbeler de katarakta yol açabiliyor. Özellikle çocukların gözlerinde en sık ortaya çıkan travma nedeni sert bir top darbesi veya oyuncak tabancalardan sıkılan ve adeta kurşuna benzeyen küçük toplar oluyor. Prof. Dr. Rana Yaycıoğlu bu nedenle çocuklar ve gençlerde oyun oynarken ya da spor yaparken göze alınan sert darbelerin sonuçlarının mutlaka dikkatle takip edilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
• Bulanık görme veya cisimlerin şekillerinde bozukluk, şekil bozukluğu ya da bulanık görme
• Uzağı ya da yakını görememe
• Çift görme
• Akşamları görmede zorluk
• Parlak ışıkların çevresinde hare görülmesi ya da kamaşma olması
• Renkleri bozuk görme, kontrast kaybı
• Derinlik hissi kaybı
• Göz yorgunluğu ve baş ağrısı
• Bebeklerde gözlerde kayma, göz bebeklerinin eşit büyüklükte veya aynı renkte olmaması, beyaz leke.
Katarakt ameliyatlarında operasyon öncesinde damla veya iğne yardımı ile işlemin yapılacağı göz uyuşturulup hastaya uygun iyi kalitede göz içi mercekler yerleştiriliyor. Bu mercekler uzak veya yakına ayarlı tek odaklı olabileceği gibi astigmatı düzeltmeyi amaçlayan torik veya uzak yakın düzelten multifokal/trifokal tiplerinde de olabiliyor. Günümüz teknolojisi ile artık zor bir ameliyat olmaktan çıkan katarakt ameliyatının yine de küçümsenmemesi gerektiğini, bir aksilik durumunda görme kaybının gelişme riski taşıdığını vurgulayan Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yaycıoğlu “Ameliyatın başarıya ulaşması için alanında uzman deneyimli göz cerrahları tarafından titizlikle, en hijyenik koşullarda ve hastaya özel tek kullanımlık malzemeler ile yapılması gerekir” diyor.
Ameliyat sonrası kişinin göz hijyenine özen göstermesi ve ilaç kullanımını düzgün yapması önemli. Bir hafta kadar havuz, deniz, plaj gibi kumlu sulu ortamların yanı sıra tozlu ve buharlı ortamlardan uzak durulması isteniyor. Kişiler normal hayatına operasyondan 1 hafta sonra bir daha aynı sorunla karşılaşmadan sağlıklı bir şekilde hayatına devam edebiliyor.
Bir hastaya katarakt teşhisi konulduğu zaman genellikle görme seviyesi olması gerekenin yarısına düştüğünde ameliyat kararı alınıyor. Ayrıca oluşan görme bozukluğu veya kaybı, kişinin gün içerisinde araba, telefon, bilgisayar kullanmak, gazete okumak veya televizyon izlemek gibi basit aktivitelerini etkiliyorsa ameliyat gündeme gelebiliyor. Kataraktta görüşün net olmaması dışında, gözlerin ışığa karşı aşırı duyarlı olması da ameliyatın gerekli olabileceğini gösteren işaretlerden biri olarak kabul ediliyor. Bunların dışında hasta eğer yaz aylarında denizde veya kumsalda daha az görüyor ya da geceleri araba kullanırken karşıdan gelen arabaların farları veya sokak lambalarının parlama ve yansımasından aşırı derecede rahatsız oluyorsa kataraktın varlığından şüphelenilebiliyor. Bu tür durumlarda da eğer sebep sadece katarakt ise ameliyat kararı söz konusu olabiliyor.