Güncelleme Tarihi:
Koca bir eğitim yılı daha geri kaldı, karne günü geldi çattı. Alacakları notları bekleyen öğrencilerin bir kısmı heyecan duyarken, bir kısmı da endişe ve korku yaşıyor. Çünkü tüm çocukların karneleri ailelerinin beklediği kadar iyi olmayabiliyor. Ebeveynler ise düşük notların olduğu bir karneyle karşılaştıklarında aşırı davranışlarda bulunabiliyor. Uzman Psikolog Aycan Bulut, böyle bir durumda ailelerin çocuklara karşı nasıl davranması gerektiği konusunda ipuçları veriyor.
Öğrencilerin bir kısmı eğitim sezonunu emeklerinin karşılığını almanın mutluluğuyla tamamlarken, bir kısmı da endişeli ve sıkıntılı şekilde bitiriyor. Başarısız karneye sahip olan çocuklar mutsuz zamanlar geçirebiliyor. Özellikle bu dönemde çocuklar ders notlarındaki başarısızlığı ailelerine anlatmaktan çekiniyor. Çocukların yaşadığı bu kaygının sebebi de ailenin iyi bir karne beklentisinden kaynaklanıyor.
Karne, öğrencilerin bir yıllık eğitim sezonu boyunca derslerindeki tutumu ve başarı durumunu belgelemek amacıyla verilir. Karneler, çocuğun başarı seviyesini gösterdiği gibi, aynı zamanda ilgisinin olduğu konuları da yansıtır. Tam da burada anne ve babaların unutmaması gereken nokta karnenin bir utanç ya da övünç kaynağı olmadığıdır. Aksine karnenin, çocuğun hangi alanda desteğe ihtiyaç duyduğu konusunda fikir alabilecekleri bir araç olduğu bilinmelidir.
Kötü bir karne alan öğrenciye ailesinin sergileyeceği davranış büyük önem taşır. Çünkü anne ve babalar karneye gerektiğinden fazla anlam yüklerken, çocuklarını diğer sınıf arkadaşlarıyla kıyaslayabiliyor, başarılı olamadıkları için de aşağılayabiliyor. Fakat ebeveynlerin bu tutumları, çocukların güven eksikliği ve olumsuz bir benlik gelişimi yaşamalarına yol açabiliyor. Ayrıca başkaları ile kıyaslanan çocuklar başta aileleri olmak üzere çevrelerine agresif ve saldırgan davranışlar gösterebiliyor. Çünkü hissettikleri hayat boyu ailelerini memnun etmeye çalışma mecburiyeti yoğun bir kaygı yaşamalarına yol açabilir.
Okuldan gelen çocuğun karnesini alarak hızlıca incelemek ve ani tepkiler vermek doğru olmayacaktır. Bunun yerine çocukla karne hakkında konuşmak için uygun zaman beklenmelidir. Ayrıca kötü notlar için çocuğu cezalandırmak durumu bir çözüme kavuşturmayacaktır. Bu nedenle çocuğa ceza vermek yerine düşük olan notları hakkında neler düşündüğü sorulmalıdır. Önce çocuk dinledikten sonra, dersler ve notlar üzerinde birlikte konuşulmalı ve anne-babanın fikirleri uygun bir dille çocuğa aktarılmalıdır. Bunların yanı sıra çocuğu cezalandırmanın duruma anlık bir çözüm getirebileceği fakat uzun vadede olumsuz sonuçlar doğuracağı akıllardan çıkarılmamalıdır. İlerleyen konuşmalarda çocuğa, bir sonraki dönemde eksiklerini nasıl kapatmayı planladığı sorulmalıdır. Ayrıca bu konuda birlikte plan yapılabileceği söylenmelidir. Çocuk başarı gösterdiği iyi dersleri için takdir edilmelidir.
Başarılı karnesi olan çocuklar ödüllendirilirken aşırıya kaçılmamalıdır. Çocuğa ise büyük hediyeler için değil, geleceği için çalışması gerektiği anlatılmalıdır. Bunların yanı sıra çocuğa alınacak hediyelerin, okul başarısını teşvik edecek ve bireysel gelişime katkı sağlayacak seçenekler olmasına dikkat edilmelidir. Hediyelerle birlikte çocuğa sözlü olarak da başarıları hakkında bol geri bildirimlerde bulunulmalıdır.
Çocuğun aldığı her kötü not, ailenin ve okulun değerlendirilmesi gerektiğini işaret eder. Yalnız bu değerlendirme yapılırken, çocukla birlikte olunmalı ve onun da fikirleri alınmalıdır. Bu konuşma yapılırken, sinirli ve yargılayıcı tutum sergilenmemelidir. Sadece çocuğa söz hakkı verilmeli, içinde bulunulan bu durumla ilgili çözüm üretmesine fırsat verilmelidir.