Güncelleme Tarihi:
Çocuğun anne-babasını paylaşmasını gerektirecek; eve gelip de ne zaman gideceği belli olmayan, bu kadar ilgi gören birini kısa sürede kabullenmesini, üstelik ‘kardeşim’ diye sahiplenip sevmesini beklemek ne kadar gerçekçi olabilir?
Toplumumuzda genellikle kıskançlık olağan karşılanmadığı için çocuk tarafından bastırılmakta ve öz güven düşüklüğü, içe kapanıklık, öfke, birini kaybetmeye karşı aşırı duyarlılık şeklinde başka problemlere sebep olabilir.
Çocuk kardeşini kıskanıyor olmanın onu hatalı ve suçlu yapmadığını, bunun çok olağan olduğunu bilmeli, kardeşini zorla sevmesi gerekmediğini de öğrenmelidir. Ayrıca çocuk kardeşini hem kıskanıp hem ondan nefret edip hem de onu sevip koruyabilmektedir.
Çocuk için kardeş doğumu bir travma niteliği taşıyacak kadar mühim ve iyi yönetilmesi gereken bir durumdur.
İdeal, hiç sorun yaratmayacak ‘kardeş zamanı’ diye bir şey olmasa da iki yaş aralığı beraber büyümeleri için iyi bir süre olarak kabul edilir. 3-5 yaş arası farkta problemlerin sıklıkla arttığı gözlemlenir.
Anne-babaların kendine benzettiği, ona daha iyi hissettiren çocuğu kayırması, hatta neredeyse çocukları paylaşması, çatışmalarını onlar üzerinden sürdürmeleri kardeş kıskançlığını tetikleyen ve yaşam döngüsünü uzun yıllar etkileyen nedenlerdir.
Yapılmaması gereken en mühim şey çocukların birbirleri ile karşılaştırılmasıdır. Ayrıca abla veya abiye “Sen büyüksün, abisin, o küçük daha” gibi taşıyamayacağı sorumluluklar yükleyerek abi, ablalık konumu ile birlikte çocukluğunun elinden alınmasını da ne yazık ki sıklıkla görmekteyiz.
Çocukları ayrı kimlikleri, farklı istekleri ve yeterlilik alanları olan bireyler olarak görmemiz ve onlara bireysel zamanlar ayırmamız öncelikli yapılması gereken davranışlardır.
Dr. Sebla Gökçe