Güncelleme Tarihi:
Anne, 3 ve 5 yaşlarındaki oğullarını havuzdan çıkardı. Beraber şezlonga yanaştılar. Küçük olan çocuğunu üşümeden bir an önce kurulama çabasında olan anne, büyüğün sorusunu kaçırdı. Havlusunu aramakta olan 5 yaşındaki "Anne hangisi benim?" derken, anne onu duymadı. Küçüğünü havluya sarıp, şezlonga yerleştirdi. Aradan 5 dakika geçti geçmedi, 5 yaşındaki bir feryat kopardı. Panikle ona doğru dönen annesinin kucağına atladı, "Ayağımı çarptım" dedi. Akıllı bıdık ne zamandır öğrenmişti gözyaşının ilgi çekmedeki gücünü...
Her aile olma arzusu taşıyan çiftin göz bebeğidir ilk çocukları. Tüm idealleri gerçekleştirme hevesiyle, en doğru bildiklerinden şaşmaz, tüm ilgilerini ilk çocuklarında odaklar ve onun gelişimi için titizlenirler. Zaman içinde ikinci bir bebek gelirse aileye bu dengede bazı değişiklikler oluşabilir. Başlarda tahtta tek başına oturan ilk çocuk, artık yerini paylaşmak zorunda olduğunu düşünmeye başlayabilir.
Anne-baba ikinci bebeğin heyecanı ve yorgunluğu ile ilk çocukla ilişkilerinde yeni bir denge oluşturmayı bir süre ihmal edebilirler. Bu aşamada, ilk çocuğa onun yerini paylaşmak zorunda olmadığını çünkü onun yerinin, kardeşininkinden ayrı olduğunu ve her ikisinin de ayrı ayrı anne-baba için çok özel olduklarını anlatmak gerekir. Kendisinden vazgeçilmediğine ve ortada bir tercih söz konusu olmadığına ikna olan ilk çocuk, kardeş kavramını ve kardeşinin ailedeki yerini çok daha rahat kabullenecektir.
Kardeş sahibi olmanın en öğretici ve faydalı yanlarından biri de, çocuğun en temel sosyal ortamında, yani aile içinde paylaşmayı öğrenmesidir. Ancak bu kavramın oturmasında da anne-babaya büyük bir rol düşmektedir. Anne-babanın, çocuklarına paylaşmanın ne olduğunu yansız bir gözle ve ortak bir paylaşımın amacının yardımlaşma ve ortak keyif alma olduğunu anlatmaları gerekir. Anne-baba, paylaşmanın kendi istediğinden fedakârlık etme ya da vazgeçme olmaktan ziyade arzu ettiği takdir de karşısındakini mutlu edecek bir zaman ya da kaynak sunma olduğunu çocuklarına öğretmelidir.
Bir çocuk için en rahat ve kalıcı öğrenme aracı modellemedir. Kardeşi ile sorun yaşayan ya da kardeş sahibi olmanın inceliklerini ve avantajlarını öğrenmesini arzuladığı bir çocuğu olan anne- baba, çocuklarına nasıl davranmaları gerektiğini kendi davranışları üzerinden öğretebilirler. Dayı, amca, hala ve teyzeler bu öğrenmenin uygulamalı olarak gösterilmesi için bulunmaz kaynaklardır. Aynı şekilde, anne-baba, kendi arkadaşları ile paylaşım ve diyalogları aracılığıyla da çocuklarının sosyalleşmesinde ve kardeş ilişkilerini şekillendirmelerinde örnek teşkil edebilirler.
Dikkatli ve titiz birer gözlemci olan çocuklar çevrelerinde, özellikle anne-babalarında gördükleri davranışları tahlil ederek hayata geçireceklerdir. "Yaptığımı değil söylediğimi yap" demek yerine yaparak öğretmek, alışkanlık ve davranış gelişiminde çok daha sağlam bir temelin oluşmasını sağlayacaktır.
Kardeş ilişkilerinde vurgulanması gereken bir başka önemli nokta, kardeş sevgisidir. Kardeşi tarafından sevilen bir çocuk, ona karşı hislerini dengelemekte ve oturtmakta zorlanmayacaktır. Örneğin, doğum günlerinde kardeşinden bir hediye almak, ilk çocuğun ardından gelen kardeşe karşı olumlu bir yaklaşıma sahip olmasını sağlayacaktır.
İlk çocuğun kardeşi ile olan ilişkisini başta şekillendirmekte zorlanması doğaldır. Çocuklar kardeş ilişkileri dâhil her türlü insan ilişkilerinde tanımlama ve hislerini şekillendirme de zamana ve yol gösterecek bir örneğe ihtiyaç duyarlar. Anne-babaya düşen en önemli sorumluluklarından biri bu aşamada çocuklarına ihtiyaç duyacakları ilişki haritasını sunmak ve çocuklarının edinmelerini arzu ettikleri ilişki kurma biçimlerini kendi hayatlarında tatbik ederek onlara örnek olmaktır. Çevresini gözlemleyerek ve kafası karıştığında anne-babasına başvurarak sorularına cevaplar bulan çocuklar, zaman içinde kardeşleri ile olan ilişkilerinde sevgi ve paylaşım dengelerini kolayca kuracaklardır.