Güncelleme Tarihi:
Karayılan otu, halk arasında bilinen bir diğer ismiyle “kadın otu” düğün çiçeğigiller ailesine ait, anavatanı Kuzey Amerika olan bir bitki türü. Yerli Amerikalı ve Çinli bitki uzmanları tarafından, geleneksel olarak çeşitli rahatsızlıklar ve böcek kovucu olarak asırlardır kullanılmakta. Karayılan otunun, 1950'lerin ortalarında Avrupa'da kadınların sağlık sorunları için popüler bir tedavi haline geldiğini görüyoruz.
Günümüzde, kadınlarda menopoz öncesi ve sırasında görülen ateş basmaları ve diğer menopoz semptomları için bir besin takviyesi olarak kullanılmakta. Adet krampları ve adet öncesi sendromu da dahil olmak üzere diğer durumlar için bir besin takviyesi olarak önerilebiliyor. Ayrıca halk tarafından karayılan otunun doğum başlatıcı etkisi olduğuna inanılıyor. Karayılan otunun tıbbi faydalara sahip olan kısmı bitkinin kök veya rizomu (yeraltı sapı) oluyor. Kurutulmuş kök olarak, tablet, kapsül veya öz formlarında bitkiye ulaşılabiliyor.
Karayılan otu insanlarda menopoz belirtileri için çalışılmış, ancak çalışmaların birçoğu yüksek kalitede değil. Bu nedenle karayılan otunun etkilerinin bilgisine “sınırlı bilgi” diyoruz. Bildirilen olumlu çıktılar bilimsel kanıtlardan ziyade bu otu kullanan kişilerin beyanlarıyla sınırlı.
Amerika Birleşik Devletleri’ne bağlı Ulusal Tamamlayıcı ve Bütünleştirici Sağlık Merkezi’ne (NCCIH) göre karayılan otu bitkisinin içeriği hala inceleme aşamasında. İnsan sağlığı üzerine olan etkisi araştırılmaya, yeni çalışmalar üretilmeye devam ediliyor.
• Karayılan otu kullandığı bilinen kişilerin bazılarında karaciğer hasarı tespit edilmiştir. Bu etkinin bu bitkiden kaynaklı olduğu henüz net olarak kanıtlanmış bir bilgi değil. Ancak eğer bilinen bir karaciğer rahatsızlığınız varsa karayılan otunu kullanmadan önce mutlaka hekiminize danışmalısınız.
• Karayılan otu ile varsa kullandığınız diğer ilaçlar birbiri ile etkileşime girebilmektedir. Bu ve benzeri bitkileri tüketmeden önce kullandığınız diğer ilaçları da hekim ve eczacınızla mutlaka paylaşmalısınız.
• Karayılan otunun meme kanseri, hamile ve emziren kadınlar gibi hormonla ilişki durumlarda kullanılmasının güvenli olup olmadığı net değil. Dolayısıyla bu saydığımız gruplarda kullanılması güncel bilgilerle önerilmemektedir.