Güncelleme Tarihi:
Kararsızlığın en temel nedeni kişinin ihtiyacını karşılamak için coşku ve heyecan yerine korku ve kaygı duymasıdır. Bir seçim yaparken eğer seçimimize karşı yeterince heyecan duyuyor ve motive oluyorsak onu seçiyoruz. Heyecanın yerine endişe ve korku alıyorsa seçemiyor yani kararsız kalıyoruz.
Mesela bir tercih yapmamız gerekiyor ama kararsız kalıyor ve yapamıyoruz. Aslında tercihimizi yapamıyor değiliz. Yapacağımız tercihin bize getireceği olumsuz sonuçlar, yaşantılar ve deneyimler ile baş edecek motivasyona sahip olmadığımız için kaygı duyuyor ve seçimden kaçınıyoruz. Bu sebeple de neyi tercih edeceğimizi, hangi seçimin bizim için daha az olumsuz sonuç doğuracağına odaklanıyoruz.
Kaygı ve korku enerjimizin bloke olmasına, o seçime karşı duyduğumuz heyecan ve coşkuyu pasifleştiriyor. Özellikle depresyon ve kaygı bozukluğu olan kişiler coşku ile seçim yapmada zorlanıyor ve olumsuz sonuçlarla mücadeleden kaçındıkları için kaygıları artıyor ve kararsızlığı daha sık yaşıyorlar.
Bir seçim yapmakta zorlandığınızı fark ettiğinizde özellikle tercihlerimizin arkasında nelerden korktuğumuzu veya endişe duyduğumuzu bulmalıyız. Kaybetmekten veya seçimin doğuracağı olumsuz sonuçlar neler olabilir, bunları düşünmeliyiz.
Bizde kaygıyı oluşturan sebepleri görmek ve tanımak bu kaygının ne kadarının iç dünyamıza ait, ne kadarının dış faktörlerden etkilendiğini de bulmamızı sağlar.
Bir örnek: 2 iş tercihi arasında kaldığımızı varsayalım. Kararsızlık duyduğumuz kaygı ve korkular ile ilgili olduğuna göre neden kaygılanıyor olabiliriz? A işinde yeterli derecede başarılı olamamaktan, maddi olarak getirisinin yeterli olmamasından, işin uzun mesai süresinin olmasından veya çalıma arkadaşları veya ortamından kaçınıyor olabiliriz. Ya da eğer belirsizliklerden rahatsız olan bir kişiliğe sahip isek B işine kıyasla daha fazla bilinmezliğe ve belirsizliğe sahip A işinden, tüm iyi imkanlara rağmen kaçınabiliriz. Önce belirsizlikleri ve bilinmezleri netleştirip somutlaştırarak her iki tercihin imkanlarının bizde hangi duyguları uyandırdığına bakmalıyız. Hangisinin içinde duygusal olarak kendimizi daha rahat hissedeceğimizi bulmalı, kararsızlığın ardındaki endişelerimizi görünür hale getirmeliyiz.
Bizi kaygılandıran durumun bizdeki önceliklerini keşfetmek, başkasının gözündeki değeri değil bizde uyandırdığı duygu ve düşüncesine odaklanmak, ne istediğimizi keşfetmemize yardımcı olacaktır. Endişelerimizi görünür kılıp kabul etmek ve tercihimizin netleşmesinde fayda sağlayacaktır.
Psikolog/ Psikodramatist Ezgi Başaran