Güncelleme Tarihi:
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar “Her ne kadar kanser tanısı konan kişi sayısı artsa da tedavideki gelişmelerle hayatta kalan kanserli insan sayısı da artmaktadır. Kanser tedavisinin en kolay ve başarılı yolu, kanser gelişimini önlemektir. Erken teşhis tedavi başarısını önemli ölçüde yükseltmektedir” diyor. Prof. Dr. Aziz Yazar 1-7 Nisan Kanser Haftası kapsamında yaptığı açıklamada, kanserden korunmak için yaşam tarzımız haline getirmemiz gereken 10 öneride bulundu.
Sigara kansere yol açan en önemli maddelerden birisi. Yapılan bilimsel çalışmalar, akciğer kanserinin yüzde 90’ının sigaraya bağlı olarak geliştiğini ortaya koyuyor. Sigaranın yol açtığı başka kanserler de var; baş boyun kanserleri, yemek borusu kanseri, mesane kanseri vb. Sigaraya erken yaşta başlanması, günlük içilen sigara miktarı ve sigara içilen süre arttıkça risk de artıyor. Ayrıca sigaranın daha derin nefesle ciğerlere çekilmesi de kanser riskini artırıyor. Sigaraya bağlı kanserlere yakalanmamak için en doğrusu sigaraya başlamamak veya sigarayı bırakmak. Sigarayı bıraktıktan sonra risk zamanla giderek azalıyor ve 10-15 yılda risk sigara içmemiş kişilere yaklaşıyor.
Düzenli egzersiz kilonun korunmasına ve kolesterolün düşmesine yardımcı oluyor, kalp krizi riskini azaltıyor ve şekerin yükselmesini önleyebiliyor. Kilonun korunması ile obezitenin yol açtığı kanser riski azalabiliyor. Yapılan araştırmalar egzersiz yapmanın kilodan bağımsız olarak da kanserden koruduğunu gösteriyor. Bu nedenle haftanın iki üç günü günde bir saat ya da haftanın beş günü günde yarım saat egzersiz yapmak son derece faydalı. Egzersiz hoşunuza giden bir aktivite (yüzme, bisiklet, tenis vb) de olabilir.
Bilimsel çalışmalar alkol tüketiminin özellikle baş boyun kanserlerini, yemek borusu kanserini, pankreas kanserini, meme kanseri ve siroz oluşturarak karaciğer kanseri riskini artırdığını ortaya koyuyor. Alkol alım süresi ve günlük tüketilen alkol miktarı arttıkça kanser riski artıyor.
İdeal kiloda olmak kardiyovasküler hastalıklar kadar kanserden korunmak için de gerekli. Fazla kilolu olmakla meme, yumurtalık, rahim, pankreas ve kalın bağırsak kanseri riskleri artabiliyor. Fazla kilolu olmamak için sebze, tahıl ve baklagillerden zengin bir beslenme alışkanlığı edinmek ve fiziksel aktiviteyi artırmak gerekli.
Ultraviyole ışınlarına maruziyet cilt kanserleri riskini artırıyor. Özellikle de güneşin dik olduğu saatlerde güneşin altında kalmak ve kozmetik amaçlı ultraviyole (örneğin solaryum) ışınlarına uzun süre maruz kalmak tehlikeli. Mümkün olduğunca güneşin dik olduğu saatlerde korunmak için uzun kollu giysiler, şemsiye ve koruyucu kremler kullanın. Radyasyona maruziyet bazen tedavi amaçlı veya bulunulan ortamdan dolayı (yerden yayılan radon gazı) oluşabiliyor. Tedavi amaçlı uygulanan radyasyon bölgesi risk altındadır. Örneğin tiroit bölgesi veya meme bölgesini içine alan radyoterapilerde bu organların kanser açısından yakın takip edilmeleri gerekmektedir.
Mevsiminde olmayan sebze ve meyvelerde daha fazla hormon takviyesi ve kimyasallar kullanılmakla birlikte, mevsim sebze ve meyvelerinin besin değeri de daha yüksek oluyor. Örneğin mevsiminde üretilen domateste likopen daha fazla bulunuyor. Bu nedenle sebze ve meyveleri mevsiminde tüketmek önemli. Mevsiminde toplanıp dondurulmuş sebze ve meyvelerin besin değeri iyi olarak kabul ediliyor.
Gıdaların mümkün olduğunca taze tüketilmesi önemli. Dayanıklılığını artırmak amaçlı gıdalar bir takım işlemleri tabi tutuluyor. Sebze, meyve ve et ürünlerine böcek ve mantardan koruyucu olarak konulan pestisitler kanser riskini artırabiliyor. İşlenmiş balık ürünlerindeki polikloronil bifenil ve diğer gıda ürünlerinde kullanılan sodyum benzoat kanser riskini artırabiliyor. İşlenmiş et ürünleri (sosis, salam, sucuk, jambon) ile ilgili olarak zararlı olabilecekleri konusunda uyarılar sıkça yapılıyor.
Et ağırlıklı bir beslenme kalp hastalıkları açısından olduğu kadar kanser hastalıklarından korunmak açısından da önemli. Özellikle kırmızı etin haftada 3-4 porsiyonu geçmemesi gerekiyor. Etleri pişirmek için de mangal uygun bir pişirme yöntemi değil. Mangalda pişirme sırasında ortaya çıkan polisiklik aromatik hidrokarbonlar kanser riskini artırıyor. Pişirme yöntemi olarak yine de mangal tercih edilecekse etlerin yakılmaması şart.
Bazı enfeksiyonların kanseri tetiklediği ve kanser gelişimine neden olduğu bilimsel araştırmalarla ortaya konuluyor. Hepatit B ve C de karaciğer kanserine yol açıyor. Helicobacter pylori bakterisi mide kanserine yol açabiliyor. Bu bakteri antibiyotikle tedavi edilebiliyor. İnsan papilloma virüsü rahim ağzı kanseri, anal kanal kanseri ve baş boyun kanserine yol açabiliyor. Bu virüs için geliştirilen bir aşı ile büyük oranda korunma sağlanabiliyor. Bunların yanında bazı virüslerin (herpes grubu) deri kanserine yol açabiliyor. HIV virüsü AIDS hastalığına yol açarak lösemi ve lenfoma riskini artırırken, kansere yol açan enfeksiyonların çoğunun ya önlenebilir enfeksiyonlar ya da tedavi edilebilir enfeksiyonlar olduklarını bilmek gerekiyor.
Sanayileşme arttıkça kimyasallara maruziyet artmaktadır. Eskiden Anadolu’da evlerde kullanılan beyaz toprağın içerisinde bulunan asbest, şehirlerde de sanayi ve binalarda ses ve ısı yalıtımında kullanılmakta, bu maddeye maruziyet kanser riskini artırmaktadır. Kömür, odun ve akaryakıt ürünlerinden çıkan ürünler (özellikle dioksinler) kansere yol açmaktadır. Araç egzozlarına daha fazla maruz kalanlarda (örneğin işlek yolların bitişiğinde oturanlarda) daha fazla kanser gelişebilmektedir. Ağır metaller (civa, kurşun, arsenik), alüminyum pişirme kağıtları ve bazı oyuncaklardaki fitalatlar da kanserojen etki oluşturabiliyorlar.