Güncelleme Tarihi:
Cinsel istek azlığı genel olarak, kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülmektedir. Hatta, ülkemizde, kadınlar arasında en sık görülen cinsel işlev bozukluğu cinsel istek azlığıdır. Ancak, cinsel isteksizlik yakınmasıyla hekime ya da cinsel tedavi merkezlerine başvuru oranı, bu sorunu yaşayanlara oranla çok düşük kalmaktadır.
Cinsel isteksizlik veya cinsel soğukluk, kişinin yaşı ve yaşam koşulları dikkate alınarak, sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde, cinsel istekte azalma, cinsel düşünce ve fantezilerin, cinsel birleşme ve orgazma ulaşma sıklığının azlığı ya da yokluğu, cinsel bir etkinliği başlatma, katılma ya da yanıt verebilme isteğinin yersizliği olarak tanımlanır.
Cinsel istek azalması, çiftler arası ilişkilerde belirgin bir şekilde zorluklara neden olmaktadır. Kadınlarda cinsel isteksizliğe “frijite”, bu sorunu yaşayan kadınlara “frijit” adı verilmektedir.
Cinsel istek değişebilir, bunun bir normali yoktur, önemli olan çiftin birbiriyle uyumudur.
Nedeni çoğunlukla psikolojiktir. Ergenlik döneminden başlayarak yaşamın tamamı boyunca sürer. Çok yüksek oranda içsel ruhsal süreçlerle ilgilidir. Cinselliğin yasaklandığı, tutucu toplum ve kültürlerde sık görülür. Küçük yaşlardan başlayarak uygulanan cinsel yasak ve baskıların doğal sonucu olarak cinsellikle ilgili suçluluk ve günahkârlık duyguları, cinsel güdülerin bastırılması, giderek bireyin cinselliğe ve hatta kendi bedenine yabancılaşması olarak da algılanabilir. Ayrıca anhedonik veya obsesif-kompulsif (takıntılı) kişilik, cinsel kimlik veya obje seçimi sorunları, cinsel fobiler ve kaçınma, cinsel dürtüler üzerinde kontrolü kaybetme korkusu, maskeli cinsel sapmalar, gebelik korkusu, eşin veya bir yakının kaybı ve yaşla ilgili endişeler bulunmaktadır.
Cinsel istekte azalma çeşitli nedenlerle sonradan da ortaya çıkabilir. Bu nedenler arasında stres, eşle olan uyumsuzluk ve çatışmalar, cinsel şiddet ve cinsel travma, depresyon, anksiyete ve diğer psikiyatrik bozukluklar, çeşitli kronik hastalıklar, kan prolaktin seviyesini arttıran durumlar, kullanılan ilaçlar, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı, menapoz, gebelik ve emzirme dönemleri, eşinde ya da kendisinde var olan başka cinsel işlev bozuklukları sayılabilir.
Partnere bağlı nedenler arasında ise partnere ilgi kaybı, aldatma veya aldatılma, zamanla ortaya çıkan ikili ilişkideki farklılıklar ve evlilik çatışmaları bulunmaktadır. Ayrıca partnerin cinsel bilgi ve beceri eksikliği, cinsel yakınlaşma korkusu, çiftler arasındaki görüş farklılıkları, güç dengesizliği, pasif-agresif yaklaşımlar, aşk ve cinsel arzu duyguların bir araya getirilememesi de yer almaktadır.
Diğer taraftan hormonlar ile cinsel arzu ve davranış arasında da bir bağlantı vardır. Kadın cinsel hormonları emzirme, gebelik, menopoz gibi birçok durumdan etkilenmektedir. Yine, kadınların cinsel istekleri ile adet dönemi ortasındaki testosteron hormonu düzeyinin yükselmesi arasında bir ilişki vardır. Libidoyu sağlayan testosteron hormonu bu dönemde yükselerek kadınlarda adeta uyarıcı bir etki oluşturmaktadır.
Cinsel isteksizlik partnere bağlı olabilir veya genele karşı olabilir. Yine, belli bir döneme bağlı olabileceği gibi sürekli olabilir. Özellikle çocukluk çağında yaşanan cinsel travmalar sonrasında (taciz, ensest veya cinsel suistimal gibi) oluştuysa problem süreklidir ve tedavi daha zordur.
Cinsel isteksizlik yaşayan kadınlar cinsel ilişki sırasında yeterince uyarılamazlar. Buna bağlı genital organlara giden kan akımı da azalmıştır. Böylelikle cinsel ilişki sırasında penisin vajina içindeki mekanik uyarısına bağlı oluşan ıslanma azalmakta, kuruluk ortaya çıkmaktadır. Vajinal kuruluk cinsel ilişki sırasında ağrı ve orgazm olamama gibi şikâyetler oluşturmaktadır.
Batılı kaynaklarda %30-49 oranında bildirilmekteyken ülkemizde yapılan çalışmalarda %8-15 oranında bildirilmiştir. Bunun nedeni ülkemizde daha az görüldüğü için değil bu yakınmayla doktora başvuru pek olmadığı içindir.
Cinsel isteksizliğin tedavisi bireyin durumuna ve psikolojisine göre önemli değişiklikler gösterir. Çok yönlü bir yaklaşım zorunludur. Cinsel isteksizlik olguları genellikle düzenli bir cinsel terapiye gereksinim duyarlar. Terapileri genellikle zaman alır ve terapileri ancak bu alanda özelleşmiş terapistler tarafından yapılabilir.
Cinsel tedavilerde yaklaşımın dört temel özelliği vardır: