Güncelleme Tarihi:
Laçin, "Araştırmalara göre, kadının en kolay gebe kaldığı yaş 24 ile 25 yaş arası. Bu yaşlardan itibaren yumurta rezervleri azalıyor. 35'ten sonra bu azalma belirginleşiyor. 45'ten sonra ise tüp bebek tedavileri yapılsa dahi kadının gebe kalması çok zor" dedi.
Anne olmak için yaş çok önemli bir faktör. Günümüzde birçok sosyal ve ekonomik sebeplerden dolayı kadınların doğurganlıklarını ertelediklerini belirten Medicana International İstanbul Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Selman Laçin, anne olmak isteyen kadınlara önemli uyarılarda bulundu. Kadınların 'nasıl olsa tüp bebek tedavileri de var' gibi yanıltıcı güven duygusuna kapılabildiklerini belirten Dr. Laçin, “Kadınlar gebeliklerini 40'lı yaşlara doğru erteleyebiliyorlar. Ancak doğanın kuralları belli. Kadınlar en kolay 24-25 yaşlarda çocuk sahibi olunabiliyor. 40 yaşından sonra tüp bebek yapsanız dahi gebelik oranları oldukça düşüyor. Anne olmak isteyen kadınların da bunu unutmamaları gerekiyor" diye konuştu.
Kişilerin kendilerine ait bireysel özelliklerinin de bu süreçte önem taşıdığını belirten Prof. Dr. Selman Laçin, "Bazen kadının menopoza girdiği yaşın çok farklılık gösterdiğini görebiliyoruz. Normalde Türkiye'deki kadınlarda menopoz yaşı 47 ila 49 yaşları civarında. Ancak üreme yeteneğinin bundan daha erken sonlandığını bilmek lazım. Adet gören ileri yaştaki her kadın anne olabilir anlamına gelmiyor. 40'lı yaşlardan sonra anne olmak oldukça zorlaşıyor. 45'ten sonra ise kadının tüp bebek tedavileri yapılsa dahi aslında gebe kalması çok zor" ifadelerini kullandı.
Kadınların bir ultrason muayenesiyle yumurtalık rezervlerini ölçtürmelerini tavsiye eden Prof. Dr. Laçin, "Kadınlar genç dahi olsalar eğer ilerleyen yaşlarda anne olmayı düşünüyorlarsa tecrübeli merkezlere başvurarak yumurtalık rezervlerini değerlendirmeliler. Basit bir ultrason muayenesiyle yumurtalıkların içerisindeki yumurtalık rezervinin tecrübeli bir hekim tarafından kolayca değerlendirilmesi mümkün. Bu bazı kan testleriyle de anlaşılabilir. Basit bir muayene ve kan testi ile yumurtalık rezervi ve üreme yeteneği konusunda her kadının fikir sahibi olması gerekiyor. Özellikle de çocuk sahibi olmamış bekar kadınların eğer yaşları da ilerliyorsa hekime başvurmalarında fayda var. Bir kez yumurtalık rezervine bakılmış olması bile o kadın yaşıyla uyumlu bir yumurtalık rezervine sahip olup olmadığı konusunda önemli bilgi sahibi olacaktır" dedi.
Çevre kirliliği, stres gibi etmenlerin de anne olmayı olumsuz etkileyebildiğini ifade eden Prof. Dr. Selman Laçin, "Yaşadığımız dünya hızla kirleniyor. Yediğimiz içtiğimiz besinler, soluduğumuz hava, içtiğimiz su gibi birçok çevresel faktör ve kullandığımız cep telefonları dahi yaydıkları elektromagnetik dalgalarla bizi birtakım zararlı etkilere maruz bırakıyor. Bu konularda daha bilinçli olur, sigara, alkol gibi toksik maddelerden de uzak durursak bu konuda gerekli olanı yapmış olacağız. Tüp bebek merkezlerinin sayısı son yıllarda oldukça arttı. Mutlaka bu merkezlere gereksinim de artmış olsa gerek. Arz-talep dengesinden dolayı diye düşünüyorum. Ayrıca yapılan bazı önemli çalışmalar var. Örneğin; geçen sene ünlü tıp dergisi Lancet'te yayınlanan dünya ölçekli bir çalışma gösterdi ki, kadınların ortalama çocuk sayısı son 50-60 yılda hemen hemen yarı yarıya düşmüş durumda. Bunun bilinçli sebepleri de olabilir ama kadınların doğurganlığının da tüm bu çevresel faktörlere bağlı olarak düşmesi büyük bir olasılık" değerlendirmesinde bulundu.
Yumurta yani 'oosit dondurma' işleminin, üreme çağında olan bir kadınının, anne olma potansiyelini korumak amacıyla yapıldığını anlatan Prof. Dr. Selman Laçin, yumurta dondurma işlemi hakkında şu bilgileri verdi:
"Yumurta dondurma, Türkiye'de 2014'te serbest hale geldi. Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan yönetmelik değişikliğiyle beraber yumurtalık rezervinin azalmış olduğu gösterilen kadınlar kendi istekleriyle yumurtalıklarını dondurabiliyorlar. Bu çok önemli gelişme. Ancak yönetmelikte yumurtalık rezervinin azalmış olması şartı var. Oysa ki dondurulmuş yumurtaların başarılı olması için aslında kadının yumurta sayısı azalmadan bu yöntemin uygulanması gerekir. Ayrıca kanser tedavisi alacak veya başka kronik hastalıklar sebebiyle üreme potansiyelinin azaldığı kanıtlanmış olan kadınlarda da yapılabiliyor. Son dönemde isteğe bağlı olarak da bekar ve yumurtalık rezervleri azalmış kadınlara bu yol açılmış oldu. Henüz bunun gebelik sonuçlarını görmedik. Önümüzdeki yıllarda bu olacaktır. Henüz dönüşlerin çok az olduğunu düşünüyorum."
Prof. Dr. Laçin işlem hakkında şu bilgileri verdi:
"Yumurta dondurmak için önce kadının o ay içinde yumurtalıklarının içerisinde var olan yumurtaların tamamını uyarmaya çalışıyoruz. Yani aslında bir tüp bebek tedavisi uyguluyoruz. O yumurtalıkları aldıktan sonra kadın için işlem bitiyor, dölleme yapmıyoruz. Yumurtaların saniyeler içinde -196 içerisindeki tanklara alıp burada saklıyoruz. Yasal olarak 5 yıl saklama sürecimiz var. 5 yıl sonunda hala kullanılmadıysa bakanlığa dilekçe vererek sürenin uzatılmasını talep edebiliyoruz. Kadının yaşı ne kadar gençse o kadar çok yumurtaya ulaşıyoruz. Mümkünse en az 8-10 yumurta gerekiyor. Kadınlar doğanın kurallarını unutmadan gebe kalmak için çok ileri yaşları beklememeleri gerekiyor. 40'lı yaşlara doğru işleri çok daha zorlaşacak."