Kadınlar neden sır saklayamaz?

"Söyleme dostuna o da söyler dostuna", "Ağzında bakla ıslanmıyor", "Ağzımdan kaçırdım"gibi atasözü ve deyimlerimiz bize anlatılan olay ve verilen sırları başkasına kolaylıkla aktarabileceğimizi anlatıyor. Kadınların sır saklayamadığı gerçeği de İngiltere’de Wines of Chile araştırma komisyonu tarafından yaşları 18-65 yaş arası üç bin kadın üstünde yapılan araştırmayla kanıtlanmış.

Sırlarını başkasına aktardığında rahatlıyorlar

Kadınlar sırları güçlü bir istek duyarak 15 dakika ile 47 saat arasında başkasıyla paylaşıyor. Genellikle erkek arkadaşlarına, eşlerine, annelerine ve arkadaşlarına anlatıyorlar. Yüzde kırkı sır tutmanın onlar için zor olduğunu kabul ediyor, arkadaşı hakkındaki bir sırrı tamamen farklı bir arkadaş grubundan o kişiyi tanımayan yakın bir arkadaşına anlattığını kabul ediyor ve bunun kabul edilebilir olduğuna inanıyor.

Bir kişi, bir haftada üç dedikodu yayıyor ancak yüzde 83'ü güvenilir olduklarına inanıyor. Paylaşılan sır listesinin en başında yakın ilişkiler ve aşk ilişkileri geliyor. Kızlar sırlarını en çok yüz yüze, mesajla ya da telefonla konuşarak paylaşıyor. 2/3’ü sırları başkasına aktardığında rahatlıyor. Zaman geçtikten sonra ise vicdan azabı çekiyorlar.

Söyledikten sonra pişman oluyorlar

Peki, paylaşma arzusu ve söyledikten sonra rahatlamak ve pişman olmanın psikolojisi nedir?

Anlatan kişi bu bilgileri vererek karşısındakini özel hissettirdiğini düşünürken aslında kendi bilgi ağının zenginliğini, ahlaki değerlerinin olumlu farkını göstererek, bilen olmakla kendini özel hisseder. Karşısındakini bilgilendirdiğini, onun da bu bilgiden yarar göreceğini düşünür. Aynı zamanda paylaşılan bilginin niteliğine göre destek alır, değişik fikirleri değerlendirir, bu fikirlerden beslenir. Konuşacak konu yaratılmış olur, sohbetin düzeyini belirler. Bir kitap, film, ekonomi, siyaset sohbeti seçilmediğinden kültür ve bilgi birikimi gerektirmez. Söyledikten sonra yaşanan pişmanlığın nedeni de bu yararın somut olarak görülmemesi, sırı paylaşarak o kişiye karşı zor durumda kalma hissine dönüşmesindendir. Anlatılanlar etiketlenmiş, rasyonel olmayan düşünce olarak daha net gözükür. İyilik hali niyetinden, hasetliğe kadar varabilir.

Uzman Psikolog Şeyda Özdalga