Güncelleme Tarihi:
Günümüzün kadını anne, eş ve çalışan kimliğiyle en iyi için mücadele ederken stres faktörleri de yükseliyor. Kadınları strese iten faktörlerin çok çeşitli ve erkeklere göre çok daha farklı olduğunu söyleyen Psikolog Ayben Ertem, kadın olmanın stresiyle başa çıkmanın yollarını anlattı.
Kadınların genellikle erkeklerden daha stresli olduğu yaygın bir düşüncedir ve doğrudur da. Aynı anda birden fazla işle ilgilenirler ve sürekli bir koşturma halindedirler.
Arizona Üniversitesi’nde 166 evli çift üzerinde yapılan bir çalışmada kadınların gün içerisindeki stresinin erkeklere oranla daha fazla olduğu, bunun nedeninin de kadınların aynı stresli olayı gün içerisinde episodlar halinde tekrar yaşayabildikleri ancak erkeklerin böyle bir şey yaşamadıkları, olaydan kısa bir süre sonra unuttukları ve devam ettikleri sonucu çıkmış. Kadınlar stresli bir olay yaşadıklarında unutup hayatlarına devam etmekte zorlanıyorlar, tetikleyici bir faktörle karşılaştıklarında ise o stresli anı tekrar yaşayabiliyorlar.
18 yaşın altında çocukları olan evli kadınların % 70’i ev dışında çalışan kadınlardan oluşuyor. Sosyologlara göre de bu kadınlar hem işyerindeki “erkek standardıyla” mücadele etmeye çalışırken bir yandan da evde mükemmel eş ve anne olmaya çalışıyorlar. Kadınlar ayrıca doğaları gereği “hayır” demekte zorlanırlar, eşlerini ve çocuklarını memnun etme gibi anaç özelliklerinden dolayı diğer insanlara da “hayır” demekte zorlanırlar. Bunlar da onların daha fazla strese girmelerine neden olabiliyor.
Kadınlar ve erkekler arasındaki stres farkı
Ayben Ertem, erkekler ve kadınların strese farklı tepki vermelerinin nedeninin aslında hormonlarla ilgili olduğuna dikkat çekiyor. Kortisol, epinefrin ve oksitosin kritik rol oynayan üç önemli hormondur. Stresli durumlarda kortisol ve epinefrin kişinin kan basıncını ve dolaşımdaki kan şekeri seviyesini arttırır ve kortisol, immun sistemin etkinliğini azaltır.
Stanford Üniversitesi Nörobiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Robert Sapolsky’e göre, insanlar daha önceleri kadınlardaki kortisol seviyesinin stresli durumlarda erkeklerden daha farklı seviyede olduğunu düşünüyorlardı. Yani bu hormonun stresli durumlarda kadınlarda daha fazla salındığını bu yüzden de kadınların daha duygusal olduğuyla ilgili teoriler üretiliyordu. Ancak daha sonra kortisol üretiminin erkek ve kadında bir farklılık göstermediği ve her şeyin oksitosin hormonunda bittiği ortaya çıktı. Kadınlarda, stresli bir ortamda kortisol ve epinefrin kan dolaşımından hızlı bir şekilde geçerken oksitosin devreye girer, beyinden salınır, kortisol ve epinefrin üretimine karşı atak yapar ve gevşetici, rahatlatıcı duyguları yükseltir. Erkekler de strese girdiklerinde oksitosin hormonu salınır ancak kadınlara oranla çok daha az miktardadır.
Kadınlar hayatları boyunca doğum, doğum sonrası, menopoz gibi hormonal değişiklikler yaşadıkları için bu tür kimyasal değişiklikler de strese daha fazla maruz kalmalarına sebep olabiliyor. Öte yandan yapılan çalışmalarda kadınlardaki oksitosin hormonunun üreme hormonlarıyla birleşmesi sonucu stresle baş etmelerinin erkeklere göre daha farklı olduğu ortaya çıkmış.
“Meşgul olma ve dostluk kurma” tepkisi
UCLA’ daki profesörlere göre, erkekler, stresli durumlarda “fight & flight”, yani “savaş ya da kaç” tepkisini kullanırlarken kadınlar, “tending and befriending” yani “meşgul olma ve dostluk kurma” tepkisini kullanıyorlar. Bu meşgul olma durumu da stresi azaltmak ve kendini korumak için kendisinin ve çocuğunun bakımıyla ilgilenme, şefkat ve ilgi gerektiren aktivitelerdir. Dostluk kurma yani “Befriending” tepkisi ise sosyal ağ yaratma, arkadaşlık kurma ve devam ettirme gibi aktivitelerdir ve bunlar stresli süreçte oldukça yardımcı oluyor.
Erkeklerde savaş ya da kaç tepkisinin olmasının sebebi de erkeklerde oksitosin hormonunun daha az salgılanmasıdır. Stres durumunda erkek ya dışa vurmayıp kaçacak ya da savaşacak. Zaten günlük yaşamda baktığınız zaman da kadınlar stresli durumlarda birileriyle konuşmayı destek almayı ya da ne yapması gerektiğini sorma, fikir alma ihtiyacı hissederken, erkekler stresli durumlarda kaçmayı, konuşmamayı tercih ederler ya da streslerini atacakları ve odaklanmalarını gerektirecek bir spor yaparlar.
STRESE SON VERMEK İSTİYORSANIZ KARAMELİZE BADEM TARİFİNİ MUTLAKA DENEYİN!
Stresle baş etmek için öneriler
Spor yapmak, yürümek, masaj yaptırmak, ılık banyo yapmak, bir arkadaşla buluşmak, dans etmek, müzik dinlemek, nefes egzersizleri yapmak, okumak stresle baş etmede etkili olabilecek yöntemlerdir. Ancak baş etmek mümkün olmadığında yardım almaktan kaçınmamak gerekir. O zaman da psikoterapi, biofeedback gibi yöntemlerden faydalanabilirsiniz. Biofeedback stresle baş etmede oldukça etkili bir yöntemdir. Biofeedback’in depresif duygu durumunu ve kronik stresten kaynaklanan anksiyeteyi düzelttiği, akut strese maruz kalan kişilerde genel duygusal sağlığı düzelttiği yapılan çalışmalarda belirtilmiştir. Birçok ders kitabında ve yayınlarda stres ile baş etme yöntemleri içerinde biofeedback’in etkiliğine dair araştırmalar bulunduğundan bahsedilmiştir.
Vücudunuzun gerginliğe ve strese verdiği tepkinin temel yollardan biri deri yoluyladır. Bilim adamları buna galvanik deri rezistansı diyorlar. Galvanik deri rezistansı ya da kısaca GSR, sempatik sinir sistemi tarafından kontrol edilen ter bezi aktivitesindeki ve gözeneklerin hacmindeki değişkenliklerin refleksiyonudur. Heyecanlandığınız, korktuğunuz ya da herhangi bir şeyden rahatsızlık duyduğunuzda sistem bütün vücudunuzdaki kimyasal ve fiziksel değişiklikleri aktive eder. Galvanik deri rezistans seviyeniz de değişir. Gevşemiş ve sakin olduğunuz zaman deri rezistansınız artar, gergin olduğunuz zaman deri rezistansınız düşer. Stresi azaltmak için üretilen ve geliştirilen GSR2 parmak bağlantısı bu stresi elimine ediyor.