Güncelleme Tarihi:
Üreme organlarının sağlığına yönelik dikkat edilen dönemler, genellikle kadının ilk adetini görmesi, cinsel yaşamının başlaması ya da anne olmaya hazırlanması diyebiliriz. Daha sonra bu ilgi çeşitli nedenlerle kayboluyor. Bilgi eksikliği önemli bir neden ama bazen de doktora gitmekten utanma gibi nedenler de bu kanserlerin erken teşhisini geciktiriyor. Oysa bu hastalıkların erken teşhisi, tedavi başarısını artıran en önemli faktörlerin başında geliyor.
Jinekolojik kanserler deyince akla gelmesi gereken organlar; rahim, rahim ağzı, yumurtalık, vulva, vajina ve tuba (tüpler). Bu organlardaki kanserlerin görülme oranı da göz ardı edilmeyecek kadar yüksek. Türkiye’de tüm kanserler arasında rahim 4., yumurtalık 5. rahim ağzı kanseri ise 9. sırada görülüyor. Peki, kaç kadın bu kanser türlerine yakalanıyor? Her yıl yaklaşık 4 bin rahim, 2 bin 400 yumurtalık, bin 700 rahim ağzı ve 250 vulva ve vajen ve 70 tuba kanseri hastası tanı alıyor. Ancak jinekolojik kanserler arasında en sık rahim, rahim ağzı ve yumurtalık kanserinin görüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. İlkkan Dünder, bu hastalıklar hakkında bilgi verdi, dikkat edilmesi gerekenleri vurguladı.
Rahim ağzı kanseri, gittikçe yaygınlığı artan bir hastalık. Dünyada her yıl yaklaşık 570 bin kişi rahim ağzı kanseri tanısı alıyor ve yine her yıl yaklaşık 255 bin kadın bu hastalıktan dolayı hayatını kaybediyor. Türkiye’de ise bu kanser türü her 100 bin kadında 4,42 oranında görülüyor.
Ciddi sonuçları olsa da aşı ile korunabilen tek kanser türü olması işin en sevindirici yanı. Hastalığın nedeni ise “HPV” olarak adlandırılan virüs ailesi. Ancak farklı çeşitleri olan bu virüslerin sıklıkla HPV 16 ve HPV 18 olmak üzere 15 türü rahim ağzı kanserine yol açıyor. Kansere doğru gidişatı sağlayan yüksek riskli HPV virüsü, rahim ağzında önce hücresel değişikliğe neden oluyor, bu hücresel değişikliklerin bir bölümü ise yaklaşık 8-15 yıl içinde kansere dönüşebiliyor . Aslında HPV vücudun tanıdığı bir virüs. Kadınların yüzde 80’ine hayatlarının bir döneminde HPV bulaşıyor. Ancak buna karşın kanserle sonuçlanma oranı her yüz kadından 1 ile 3 aralığında.
Virüs dışında, sigara, uzun süre steroid hormonu kullanma, bazı genital kanal enfeksiyonları, genetik yatkınlık, birden fazla partner sahibi olmak gibi faktörler de bu hastalığa yakalanma oranını artırıyor.
Cinsel ilişki esnasında ya da sonrasında kanama, akıntı yanı sıra adet dönemleri dışında düzensiz ve az miktardaki vajinal kanamalar erken dönem belirtilerinden bazıları. İlerlemiş dönemlerinde ise kasık ağrısı, kanlı idrar, yoğun akıntı, bacakta hissedilen zonklayan ağrı görülebiliyor.
Rahim ağzı kanserini önlemede kadınların en büyük gücü, aşılar. Aşılar,kansere en sık yol açan belirli HPV tiplerine karşı yaklaşık yüzde 100 oranında koruyor. Ancak aşısı olmayan, ama kanser yapabilen tiplerine karşı düzenli jinekolojik muayene ve 3 yılda bir yaptırılacak pap smear ve HPV testleri ile kansere dönüşmemiş olan hücrelerin erken dönemde tespitini yapmak mümkün. Öyle ki bu testler, rahim ağzı kanserinin yüzde 90’ını erken dönemde, hatta daha hücrelerin ilk değişim döneminde bile tespit edebiliyor.
Yumurtalık kanseri, her yüz bin kadından 7’sinde ortaya çıkması ve jinekolojik kanserler arasında en yüksek oranda hayat kaybına yol açmasıyla biliniyor. Nedenlerinin yüzde 80’i tam olarak bilinmese de, yaklaşık %10 oranında genetik özelliği olduğu biliniyor. Ancak hiç doğum yapmama, ileri yaşta doğum yapma, geç menopoza girme ve erken adet görme risk faktörleri arasında sayılıyor. Yumurtalık kanserinin doğumla yakın ilişkisi var; çok doğum yapanların bu kansere yakalanma ihtimali düşerken, doğum yapmayanlarda kısmen de olsa riskin arttığı gözleniyor. Ayrıca %10-15 kadarının genetik geçişli hasarlardan kaynaklandığı biliniyor. Günümüzde BRCA 1 ve BRCA 2 gen mutasyonlarının yumurtalık kanseriyle ilişkisi araştırmalarla kanıtlanmış durumda. Bu yüzden 2 veya daha fazla akrabasında meme ya da yumurtalık kanseri olanların genetik test yaptırarak yatkınlığının olup olmadığını öğrenmesi günümüzde ideal bir yaklaşım metodu olarak tanımlanıyor.
Belirtileri neler? Sinsice ilerliyor, genellikle kanserin ilerlediği ve başka organlara sıçradığı dönemde belirti veriyor. Araştırmalar yumurtalık kanseri saptanmış 4 kadından 3’ünün ilerlemiş dönemde tanı aldığını gösteriyor. Ancak ilerlemiş dönemde, yumurtalıktan sıçradığı organa göre kabızlık, nefes darlığı, karın ağrısı gibi farklı belirtileri olabiliyor.
Yumurtalık kanserinin aşısı yok! Tarama yöntemi de bulunmuyor. Ancak risk faktörlerini azaltacak faktörler arasında; çok çocuk sahibi olmak, emzirme ve doğum kontrol hapı kullanılması sayılıyor. Doğum kontrol hapını beş yıl kullanan kadınların yumurtalık kanserine yakalanma oranı önemli bir düzeyde düşüyor. Senede bir kez düzenli jinekolojik muayene ise erken teşhis için büyük avantaj sağlıyor.
Rahim iç kanserlerine genellikle menopoz döneminde rastlansa da günümüzde 35 yaş civarında da önemli bir yükseliş yaptığı biliniyor. Genellikle erken dönemde belirti verdiği için bu hastalığa yakalanan kadınların tedavisi de daha kolay ve yüz güldürücü oluyor. Çoğu olguda sadece ameliyat ile tam bir sağlıklı yaşam kazanmak mümkün. Rahim kanserinin risk faktörleri arasında; kontrol edilmeyen diyabet, yumurtlamayı baskılayan hastalıklar, aşırı kilo, doğum yapmamak sayılıyor.
Rahim kanseri erken belirti veren bir hastalık. Dolayısıyla erken dönemde yakalanabiliyor. Düzensiz ve aşırı adet kanamaları, menopoz sonrası görülen kanamalar erken belirtilerden en önemlileri.
İdeal kiloda olmak, yağlı diyetlerden uzak durmak, doğum yapmak, emzirmek, sağlıklı beslenmek alınabilecek önlemlerden bazıları. Düzenli jinekolojik muayene ile erken dönemde yakalamak da mümkün.