Güncelleme Tarihi:
Geçtiğimiz yıllarda “Issız Adam” filmi çok konuşuldu. Film sonrası, Alper çok eleştirildi. Bazı erkekler Alper ile özdeşim kurdu, onu anladı; bazıları ise Alper’e kızdı, Ada’ya bu kadar aşıkken onu neden terk ettiğini anlayamadı. Alper, Ada’nın yanında kalamazdı çünkü o “ıssız adam”dı, bir kadına bağlanamazdı. Bu filmden sonra “ıssız adam sendromu” kavramıyla daha fazla karşılaşır olduk, hatta Alper gibi olan erkekler için “ıssız adam sendromu” var dedik. Peki, kim bu ıssız adamlar? Neden ıssızlaşıyorlar? Bu kişiler değişebilirler mi yoksa böyle mutlular mı?
Issız adam sendromu denildiğinde genellikle ilk akla gelen, uzun süreli ilişki kuramayan, günübirlik ilişkiler yaşayan, ilişkilerini sadece cinsellik üzerine temellendiren, bağlanmaktan korkan ve kaçan kişiler akla gelmektedir. Issız adamlar, hayatlarında duygusal ilişkiye izin vermezler, aşık olmaktan uzak dururlar, çünkü duygusal yakınlık onları korkutur. Bunun en önemli nedeni bağlanma sorunları yaşamaları yani bağlanamamalarıdır.
Nedir Bu Bağlanma Sorunu?
Neden bazı insanlar ilişkilerinde bağlanabilirken, bazıları bağlanma sorunları yaşamaktadır? Bağlanma kavramı öncelikle bebeklerin ebeveynleri ile kurdukları ilişkiler gözlenerek ortaya atılmış bir kavramdır ve genel olarak insanların kendileri için önemli olan diğer kişilerle güçlü duygusal bağlar kurma eğilimi olarak tanımlanabilir. Duygusal bağ kurma eğilimi ve gereksinimi, yeni doğan bebeklerin yaşamlarını sürdürebilmeleri için gereklidir.
Bağlanma sistemi, bebeklerin onlara bakan kişiye fiziksel yakınlığını güçlü tutarak hem kendilerini çevreden gelebilecek tehlikelerden korumalarına yardım eder hem de çevreyi keşfetmeleri için gerekli koşulları sağlar. Yapılan pek çok araştırma çocukluk dönemindeki bağlanmanın, yetişkinlikteki romantik ilişkilerdeki bağlanma ile benzer olduğu ve birbirini etkilediğini göstermektedir. Çocuklar yakınlık kurmak ve kendilerini güvende hissetmek için ebeveynleri ile yakınlık kurmaya çalışırlar, bu durum yetişkinler için de geçerlidir. Yetişkin bağlanmasında da yakınlık ve güvende hissetme önemlidir. Bireyler, kendilerini rahatsız eden bir durumla karşılaştıklarında güvende hissetmek için partnerlerine yakın olmayı isterler. Aslında herkes, başkalarıyla yakın olma, bağ kurabilme ihtiyacı ile dünyaya gelir, ancak ne tür bağlanma şekli geliştireceği kişinin bağlanma deneyimlerine bağlıdır. Bebeklik dönemlerinde sağlıklı bağlamayan kişiler, yetişkinlikte yakın romantik ilişkilerinde benzer bağlanma problemleri ile karşılaşabilirler.
Güvenli Bağlanma
Neden bazı kişiler romantik ilişkilerinde bağlanabilip, ilişki yaşarken, bazı kişiler bağlanmaktan kaçıp ıssızlaşmaktadır? Hangi bağlanma stiline sahip olduğu, ilişki içinde kişinin kendini ne kadar güvende hissedeceğini ve kuracağı yakınlığı etkiler? Güvenli bağlanma geliştirmiş kişiler, başkalarına rahatlıkla güvenebileceklerini, başkalarının da kendilerine güvenebileceklerini düşünürler. Bu kişiler ilişkileri ve partnerleri hakkında olumlu bakış açısına sahiptirler bu nedenle rahatlıkla yakınlık kurabilirler ve partnerlerine bağlanabilirler. Yakınlık ve bağlanma bu kişilerin bağımsızlıklarına engel olmaz, yakınlık ve bağımsızlık arasında bir dengeleri vardır.
Güvenli bağlanma stili geliştirmemiş kişiler ise ya partnerlerine ya da çevresindekilere tamamen yakın olmak isterler, ya da yakın duygusal ilişkilerden uzak olmaya çalışırlar. Partnerleri ile tamamen yakın olmak isteyen güvenli bağlanma geliştirememiş kişiler, etrafındakilerin onlarla yakınlık kurmakta isteksiz olduklarını düşünürler, yakınlık kuramadıklarında rahatsız olurlar, partnerlerinden sürekli onay beklerler, bu durum onların partnerlerine bağımlı olmalarını sağlar. Duygusal ilişkiden uzak olmaya çalışan güvenli bağlanamayan kişiler ise duygusal ilişkiler olmadan kendilerini daha rahat hissederler. Bu kişiler için özgürlükleri ve bağımsızlıkları, kendi kendilerine yetebilmeleri önemlidir. Bu kişilerdeki bağımsızlık isteği, çoğu zaman onların yakın duygusal ilişkilere girmekten kaçınmalarına neden olur. Bu kişiler, duygularını yoğun bir şekilde bastırmaya çalışırlar. Reddedilme korkusunu ve durumunu yaşamamak için, kendilerini çevresindekilere ve partnerlerine yakınlaştırmazlar, onlarla bağlanmaktan kaçınırlar.
Issız Adamların Bebeklikleri
Farklı bağlanma stilleri, kişilerin romantik ilişkilere nasıl baktıklarını, ilişki içinde nasıl davrandıklarını etkilemektedir. Burada önemli olan nokta, kişilerin bebeklik döneminde geliştirdikleri bağlanma şekilleri, daha sonraki ilişkilerine de yansıdığının farkında olmaktır. Kişiler ebeveynlerine olan bağlanma tarzlarını, romantik ilişkilerinde partnerlerine de yansıtmaktadır. Bebeklik döneminde sağlıklı bağlanma geliştirememiş kişiler, romantik ilişkilerinde de benzer bağlanma problemleri yaşamaktadırlar. Issız adamlar, çocukluklarında geliştirdiği güvensiz bağlanma sistemlerini yakın ilişkilerine yansıtırlar. Bu kişiler güvensiz bağlanma stiline sahiptirler. Bu nedenle, aşık olsalar da duygusal yakınlıktan uzak kalmaya çalışırlar. Genellikle kendilerini insanlara yakınlaştırmazlar, uzak durmaya çalışırlar, çünkü yakınlık kurma onlar için korkutucudur. Bir ilişkiye başlasalar bile, bir süre sonra kendilerinin bile farkında olmadığı kaygı ve korkular nedeniyle uzaklaşmaya çalışırlar. Yani ısısızlaşırlar.
Bağlanma stili her ne kadar çocuklukta kişinin ebeveyniyle kurduğu ilişki sonrasında belirlense ve bu romantik ilişkilerinde devam etse de, kişiler yaşadıkları yeni bağlanma deneyimleri ile bu güvensiz bağlanma tarzlarını değiştirebilirler. Güvenli bağlanma stiline sahip bir partnerle kurulan ilişki, bu ilişki içinde partnerlerinin verdiği destek, onların değişmesinde yardımcı olacaktır. Bunun yanı sıra kişiler bireysel ya da çift olarak alacakları psikolojik destek ile bağlanma sorunlarından kurtulup, ilişkilerde yakınlığın ve bağlanmanın verdiği güveni ve keyfi yaşayabilirler.
Uzman Klinik Psikolog Şeyma Çavuşoğlu