Güncelleme Tarihi:
Hayatımızın içerisinde yalanın olmadığını var saymak mümkün olmadığı gibi yaşamımızın en spesifik alanlarından biri olan iş hayatımızda da yalanla iç içe bir bağlantımız olduğunu inkar edemeyiz. Bazen; siyah, beyaz, pembe renklerle adlandırdığımız ve çoğu zaman mecburiyetten söylediğimiz yalanlar…
Yaptığımız şeylerden ötürü kaybımız olacağına inandığımız zaman yalanlara sığınma ihtiyacı hisseder işe yaradığını gördükçe de bazen bu yalanlara yenilerini ekleriz. Özellikle çalışma ortamında ciddi bir sorun olan yalanın reçetesi yoktur ve yalan bir çeşit “dürtü kontrol bozukluğu”dur.
Yalan ister iyi niyetli isterse çıkar amaçlı olsun bireylerin kendini korumak ve eksikliğini kapatmak için ilk aklına gelen savunma mekanizması olarak karşımıza çıkabiliyor. Yalan söylemek insanın doğasında vardır. Narsist ve antisosyal bireyler yalan söylemeye daha meyillidir.
İnsan kaçındığı bir durumun başına gelmesi halinde yalan söyler. Bu tıpkı bir yeri ağrıyan insanın hemen ilaç içmek istemesi gibi bir durum yani doğamızda var olan insani bir zaaf. Sürekli söylendiğinde alışkanlık haline gelen yalan; ortaya çıkmadığı sürece kişin kendiyle muhasebe yapmasına ve söylemiş olduğu yalanın kazandırdıkları ve kaybettirdiklerini sorgulamasına engel olmaktadır. Belli bir noktadan sonra kronikleşerek daha büyük yalanlar söylemeye teşvik olan birey patronuna, iş arkadaşına, müşterisine, hatta eşine dostuna en yakınlarına bile rahatlıkla yalan söyleyebilir hale geliyor.
Profesyonel boyutta yalan söyleyen bir çalışanla baş etmenin maalesef bir ilacı yoktur. Böyle bir durum fark edildiğinde kişinin söylediğinin doğru olmadığı verilere dayalı bir şekilde ifade edilmesi en doğrusudur. Sağlıklı bir çalışma ortamı için kişilerin birbirlerinin söz ve davranışlarına güvenebilmelerini esastır. İşyerinde ilgili birimlerce düzenlenen eğitim seminerleri sayesinde sorunlu çalışanlara yardım edilebilir. Söylenen yalan bireysel çıkar içinse affedilemez, diğer taraftan patolojik bir evrim sergiliyorsa mutlaka tedavi edilmelidir. Kişinin kaybettiği özgüveni tekrar kazabilmesi, sağlıklı bir çalışan ve birey olabilmesi için yalan söylemeyi tetikleyen sebepler araştırılmalı ve kişi mutlaka bu durumdan psikolojik olarak arındırılmalıdır.
Yalanları arasında kurgusal bir bütünlük yoktur, bu yüzden yalanlar çabuk fark edilir. Yakalandıklarında nasıl toparlayacaklarını bilemezler genellikle de agresif ve kırılgan tavırlar sergileyebilirler. Örneğin; yolda kaza olduğu için işe geç kaldığını söylediği iş yerine bir ara unutup başka bir nedenden dolayı geç kaldığını söyleyebilir. Aslında bunu yaparkenki amaç karşısındaki insanı kandırmak değil gerçek olmayan bu hikayenin keyfini çıkarmaktır.