Güncelleme Tarihi:
Pek çok araştırmacı, çocukluktan çıkıp gençliğe geçiş dönemi olan ergenliği; fırtınalı, çatışmacı ve stresli bir dönem olarak görmektedir. Bu dönemden geçen her birey farklı sorunlar yaşamakta, kimileri de yaşadıkları duygu karmaşalarından sıyrılamadığı için intihar eğilimi göstermektedir.
İntiharda; umutsuzluk, çaresizlik ve özkıyım girişimi dışında, hiçbir başka yol olmadığı düşüncesine inanç çok yüksektir. Bu düşünce kişiyi içinden çıkamayacağı bir duygu durumuna iter. Yaşadığı bu olumsuz duygu ve düşünce yüküyle baş edemeyen kişilerin intihar girişimlerinde bulunma ihtimali oldukça yüksektir.
Dünyada ölüm nedenleri arasında intihar üst sıralardaki yerini hala korumaktadır. Ergenlik döneminde de bu durum aynıdır. ABD'de son 25 yılda, 15-19 yaş arasındaki intihar oranı üç kat artmıştır. Son 30 yılda ise dünyanın hemen her yerinde 15-24 yaş grubundaki gençlerin ölüm nedenlerinde intihar ilk sırayı almaktadır. Araştırmalara bakıldığında, Türkiye'de de intiharlar en çok 15-24 yaş grubunda yoğunlaşıyor. Bu oranlar günümüzde ne yazık ki daha yüksek seviyelerdedir.
Ergenlik döneminde ben duygusu, aileden ayrışma, önemli sınavlar, bireysellik, duygusal ilişkilerin aşırı önemli olması, arkadaş ilişkileri, sosyal hayat, sanal dünya, bir gruba ait olma gibi faktörlerin çok önemli olduğu bir dönemdir. Bu dönemde yaşanan küçük olayların bile ergen üzerindeki etkisi oldukça yüksektir. Ergenlerde görülen narsistik yaralanmalar, önemsiz gibi görülen travmalar, ufak engellenmeler ve belirsiz kayıplar, en derin katmanlara hızla inebilir, önüne geçilemez gerilemeler başlatabilir. Bu dönemde hızla kötüleşen duygu durum bir anda iyiye dönebilir, değişimler çok hızlı gelişir. Fakat olumsuzluklar karşısında yıkıcı ilerleyen bir bireyde intihar eğiliminin görülme ihtimali de oldukça yüksektir. Ayrıca bu dönemde en çok rastlanan ruhsal sıkıntı olan depresyon da intihar riski oldukça arttırmaktadır.
İntihar girişimini engellemekten ziyade yapılması gereken çocuğun o noktaya gelmesini engellemektir. Aile içinde yargılanan, şiddet gören, yüksek beklentilerle karşı karşıya kalan, sevgisiz kalan, aşırıcı baskıcı davranılan veya aşırı izin verilen, sınırları olmayan, sorumluluk duygusu aşılanmayan ergenlerde ruhsal sıkıntıların görülme ihtimali yüksektir. Bu tutum ergende intihar risklini arttırabilir. Bunun aksine kendini güvende hisseden, belli sınırları ve sorumlulukları olan, problem çözme becerisi oluşmuş, ailesinin sevgisini ve desteğini hisseden ergenlerde olumsuz duygularla baş etme durumu oldukça gelişmiştir.
İntihar girişimlerini engellememin en önemli noktalarından biri ebeveynlerin ergenin duygularının ve yaşamının farkında olmasıdır. Ergenlik dönemiyle beraber kişi bireysel bir hayata adım atar, ebeveynlerden kopmalar başlar, özel alanları onlar için çok değerlidir ve bu alanlara müdahale edilmesinden hoşlanmazlar. Elbette doğru olan, izin almadan o alanlara müdahale etmemektir. Önemli olan ergenin duygu değişimlerinin farkına varmaktır. Eğer bir faklılık varsa (içe çekilme, öfke patlamaları, mutsuzluk, sinirlilik, ağlama nöbetleri, sürekli uyku hali gibi) bunun farkına varıp ona destek olmak, yanında olduğunu ve onu sevdiğini hissettirmek çok önemlidir. Bu konuda şüphesiz okuldaki öğretmenlerinin de desteği gerekmektedir. Gencin herhangi bir değişimde öğretmeni ve ailesiyle iletişime geçmesi önemlidir.
Gençlerin suç oranlarını, intihar girişimlerini ve ruhsal hastalıklarını azaltmanın en etkili yolu, hayatlarına anlam katacak oluşumların içinde olmalarıdır. Bu noktada ailelerin çocuklarını desteklemeleri yeteneklerini ortaya çıkarmalarını için adım atmalarını sağlamaları çok önemlidir. Spor, sanat gibi alanlara yönlendirmek, yaşam becerilerini artıracak programların içinde olmasını sağlamak güçlü bir koruyucu etki yaratacaktır.