İnatlaşmayı bırakın

Güncelleme Tarihi:

İnatlaşmayı bırakın
Oluşturulma Tarihi: Mart 24, 2011 10:30

Çocuğunuzla inatlaşarak istediğinizi elde edemezsiniz.

Haberin Devamı

Bebekliğinden itibaren inatlaşma içerisine girilmeyen ve üzerinde çok baskı kurulmayan çocuklar, ileride kendilerine güvenen bireyler oluyorlar. Doç. Dr. Yasemen Işık Taner, bu konuda özellikle annelerin hassas davranmaları gerektiğini anlattı ve önemli bilgiler verdi.

Annenin varlığının bebeğin temel gereksinimi olduğunu, anne yanında olmadığında bebeğin kaygı yaşadığını, zaman içinde annenin geri geleceğine güven duymayı öğrendiğini belirten Taner, güven duygusunun bebeğe umut etmeyi öğrettiğini anlattı ve bebeğin “temel güven” duygusunun gelişimini sağladığını söyledi.

Bebeğinizi Tanıyın

Taner şunları kaydetti: “Bebeğini tanıyan anne, yalnız kendi kafasındaki kurallara göre değil, bebeğin sinyallerine göre davranışlarını ayarlar. Bebeğin ağlamasının ardında yatanı bilir, doyurur, doyum alır, rahatlatır, kucaklar, kuşatır. Bebeğin kendinin bir parçası, ama kendinden ayrı bir birey olduğuna saygı gösterir. Besleme, uyutma, dokunma, sakinleştirme, konuşma, ninni söyleme ve göz ilişkisi kurma bebeği besler, büyütür ve sosyal bir varlık olma imkanı verir.”

Haberin Devamı

Sosyal İlişki Olmadan Olmaz

Yaşamın ilk yılı, zihinsel gelişimin en hızlı olduğu dönemlerden biri olarak gösteriliyor. Bu dönemde bebekler hemen her dakika yeni bir şeyler öğreniyor. Bebek beyni, öğrenmeye çok açık olduğundan bebeğe verilen uyaranlar ne kadar zenginse, bebek de o kadar iyi bir alt yapıya sahip oluyor. Sadece fiziksel bakım vermek, yeterli zihin gelişimini sağlamıyor. Bebekle sosyal ilişki kurmak, konuşmak, anlatmak, en az onu doyurmak ya da uyutmak kadar önem taşıyor.

Beslenme İlişkisi İletişimin Temeli

Besleme-beslenme ilişkisi anne ile çocuğun arasında heyecan verici ve iletişime zemin hazırlayan en önemli etkileşim olarak gösteriliyor. Çünkü beslenme, annenin çocuğu yalnız doyurduğu ve duygudan bağımsız bir görev değil; bebekle göz temasının kurulduğu, dokunma-dokunulma hazzının yaşandığı, rahatlatıcı, güven verici ve ruhsal anlamda doyurucu bir yaşantı olarak dikkat çekiyor.

Kendi iradesini ispatlamasına izin verilen, inatlaşma ilişkisine girilmeyen ve aşırı baskıcı tutumlar uygulanmayan çocukta bu dönemde “özerklik” duygusu ve sonucunda da kendinden “emin olma ve irade” gelişiyor. Çocuk karar verme ve işbirliği yapma yetisi kazanıyor. Bu dönemdeki olumsuz tutumlar, daha sonra inatçılık, kararsızlık, düzensizlik, öfkelilik, bencillik gibi özelliklere neden olabiliyor.

A.A 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!