Güncelleme Tarihi:
İki kişi arasındaki ilişkinin olmazsa olmazlarından biridir cinsellik. Ancak ilişkide yaşanan sorunlar cinsel hayatı da temelden etkiliyor. Bu durumda partnerler araya mesafe koyuyor. Ama eşlerden biri partnerinden ayrılmak istemiyorsa karşı tarafı kendine bağlamak için sorunu yatak odasında çözmeye çalışıyor. Peki, bu ne kadar doğru bir davranış? Bir anlamda kendinden ödün vermek değil mi? Uzman Psikolog Nesteren Gazioğlu, ilişkilerde cinsellik ve çiftler açısından önemi hakkında bilgiler verdi.
İlişkileri bir masaya benzetirsek, bu masa dengede durmak için sağlam ayaklara ihtiyaç duyuyor. Bunların isimleri de sevgi, güven, tutku ve saygı. Cinselliği de bu masanın üzerine koyduğumuz bir örtü olarak düşünebiliriz. Eğer masanın ayakları dengedeyse örtü üzerinde durup, masaya hem işlevsellik hem de görsel zenginlik katıyor. Ancak masanın ayaklarından biri eksilirse örtü üstünden kayıyor ya da düşüyor.
Bu soruya net bir şekilde evet ya da hayır diye cevap vermek oldukça zor. Evet, cinsel yaşam ve doyum eksikliği problem yaratır dersiniz ancak fiziksel rahatsızlığı sebebiyle cinsel yaşamı olamayan ancak tutkulu, coşkulu bir ilişki görürsünüz. Belki masanın üzerinde örtü olmaz ancak çiçek ya da benzeri başka değerlerle süslenir. Hayır, yol açmaz da denilemez çünkü cinsel ihtiyaçlar da bireyin temel gereksinimleri arasında yer alıyor. Cinsellik kavramı, cinsel yaşam varlığı ya da yokluğu ile çiftin ne yaptığı, sorun olup olmamasının en büyük göstergesi.
Zaman zaman ilişkilerin bitiş sebebi, ilişkide cinselliğin eksikliği, yeterli olmaması ya da aşırılığı olarak gösterilse de ilişkinin bitmesine genellikle daha derinlerde yatan sorunlar neden oluyor. Tıpkı aldatma gibi... Aldatma öncesi ilişkinin derinlerinde başlamış çeşitli sıkıntılar bulunuyor. Örneğin, vücudumuza bir virüs girdiği zaman kişide baş ağrısı veya mide bulantısı gibi çeşitli semptomlar görülüyor. Kişi eğer sadece baş ağrısını ortadan kaldırıcı bir müdahalede bulunursa, baş ağrısı geçse de virüs vücudunda kalmaya devam ediyor. Bir süre sonra da başka bir semptom olarak kendini gösterebiliyor. Cinsel hayattaki problemler de ilişkinin bitmesinde sadece bir semptom oluyor.
Önce bu ilişkide sorun yaratan virüsü bulmak gerekiyor. Oraya ne zaman ve nasıl yerleştiği önem taşıyor. İlişkilerdeki virüsler, bitmemiş meseleler olarak adlandırılıyor. Bunlar bireyin kendi çocukluğundan getirdiği bitmemiş meseleler de olabiliyor, ilişki oluşurken meydana gelenler de! Bireyin anlamlandırabileceği seviyenin üzerinde porno izlemesi ya da arkadaşlarından ilk geceye dair acı hikayeleri duyması bitmemiş meselelere örnek olabiliyor. Kendi ebeveynleri ile ilişkisinde ebeveyn tutumu, anne ve babanın cinsellik konusunda kaygı endişesi de bu sorunlardan bazıları... En sık karşılaşılan ve cinselliğe yansıyan örnek ise ilişki şekillenirken bireylerin birbirlerine karşı tutumları oluyor. Bu tutumlar, sonrasında hazmedilemediğinden dolayı sürekli gündeme gelebiliyor. Kısaca ilişkiyi kurtarmak için cinselliği kullanmak yerine, önce bitmemiş meselelere yönelmek daha uygun bir seçenek.
Bitmemiş meselelerin temizlenmesi, karşılıklı iletişim ve anlayış ile gerçekleşiyor. Eğer çift sağlıklı bir iletişim kurabiliyorsa çözüme ulaşmak kolaylaşıyor. İletişim kurarak ulaşılan çözümler çiftleri daha az incitiyor. Sonuç her zaman ilişkinin kurtarılması ve mükemmelleştirilmesi olmuyor. Bazen de farklı ihtiyaçları olduğunu görmeleri ve yeni yollar çizerek, birbirlerini özgürleştirmeleri gerekiyor.
Erkek açısından ele almak gerekirse... Kadının ona duyduğu sevgiyi veya zaafını bilen erkek bu tür bir davranışla karşılaşınca, ilişkiyi duygusal ilişkiden bir tür cinsel birlikteliğe çevirebilir mi?
İlişkilere bakarken iki tarafın da sorumluluk sahibi olduğunu unutmamak gerekiyor. Bir erkeğin tek başına duygusal ilişkiyi cinsel birlikteliğe çevirme imkanı olamaz. Kadının da bunu arzulaması, istemesi gerekiyor. Ancak kadın “Farkında değildim, beni kullandı” gibi cümleler kullandığını fark ediyorsa, yine kendi bitmemiş meseleleri ve yaşam duruşuna bakması önem taşıyor. Çünkü belki de kandırıldığı tek yer ilişkisi değildir. Erkekler ve kadınlar üzerine yapılan sayısız araştırma bulunuyor. Her iki türün de, ihtiyaçlarının da, cinsel uyarılmalarının da farklılık gösterdiğini bilmek, bu gerçeği kabul etmek gerekiyor.
Seksi bir araç olarak kullanıp, partneriyle ilişkisini düzelten bir kadın, sonrasında bundan suçluluk duyar mı? Kendini cinsel bir obje olarak kullandığına dair iç hesaplaşmalara girer mi?
Yine ilişkiyi temsil eden masayı ve ayaklarda çeşitli problemler olduğunu düşünelim. Zaman zaman birisi kısa kalır ya da koptu kopacak gibi olur. Ben eğer gerçekliği görmezden gelirsem ve üzerine koyabileceğim en muhteşem örtüleri koymaya çabalarsam, evet muhteşem bir örtü koleksiyonum olabilir. Masa da şahane bir görselliğe bürünebilir ancak aklım hep aşağıda bastırdığım tedirginliğimde kalır. Peki, bir gün ya örtü koymayı unutursam ne olacak? Bu sefer sürekli örtü düşünülür. Bu bireyde kaygı ve masayı bir arada tutmanın tek unsuru gibi gözükebilir. Artık örtü keyif yerine zorunluluğa dönüşür. İşte iç hesaplaşma budur. Gerçeklik ile sunulan arasındaki fark! İkisi birbirinden farklıysa, elbet bir gün takke düşer, kel görünür.