Güncelleme Tarihi:
Tüp bebek tedavilerinin maddi yükü nedeniyle standart uygulamaların dışında, daha kolay ve ucuz yöntemler de uygulanmaya çalışılmaktadır. Bunlardan biri de ilaçsız (natürel) tüp bebek uygulamasıdır.
Tüp bebek tedavisindeki temel masraflardan birisi yumurta geliştirmek için kullanılan ilaçlardır. Bu ilaçlar hastadan hastaya değişmektedir. Yüksek dozda ilaç kullanılmasıyla birden fazla yumurta geliştirilen hastalarda, transfer edilebilecek embriyo sayısı artmaktadır. Bu şekilde çoğul gebelik riskini artırmakla beraber, gebelik oranları da artmaktadır. Bu nedenle tüm dünyada standart tedavi yöntemi olarak yüksek dozda ilaçlar kullanılmaktadır.
Ancak ne kadar yüksek doz kullanılırsa kullanılsın bu tedavi protokollerine iyi cevap vermeyen hasta grupları da vardır. Normal adet gören kadınlarda doğal sikluslarda bir yumurta gelişirken, bu hasta grubunda tüm uğraşımıza ve kullanılan onca ilaca rağmen, bir veya iki yumurtadan fazlası gelişmemektedir.
Ayrıca bu yumurtaların kalitesi de genellikle arzu edildiği şekilde iyi olmamaktadır. Sonuçta döllenme oranları düşük kalmakta ve transfer yapılabilen hastalarda elde edilen gebelik oranları da düşük kalmaktadır. Bunlar özellikle menopoza yakın hastalar ile erken yumurtalık yaşlanması olan hastalardır.
Bu hasta grubunda standart tedaviyi uygulamak yararsızdır. Bu hastalarda hiç ilaç kullanmadan kendiliğinden gelişen yumurtayı olgunlaşınca almak ve mikroenjeksiyon yöntemi ile döllemek doğal siklusta tüp bebek tedavisi olarak adlandırılır. İlaç masrafı da olmadığı ya da minimum olduğu için bu grup hastalarda daha makul bir seçenektir.
Yalnız doğal siklusda vücudun kendi yumurta çatlatma sistemi çalıştığı için, yumurtanın döllenmeye hazır olduğu anı belirlemek çok zordur. Bazen planlanan yumurta alımı işlemi sırasında, yumurtlamanın daha önceden gerçekleştiği görülür. Bu da mikroenjeksiyon işlemi için yumurta alınamaması anlamına gelir.
Yumurta toplama işleminin gerçekleştirilebilmesi ve sağlıklı kullanılabilir bir yumurtanın elde edilebilmesi için, yumurtanın belirli bir olgunluk seviyesine ulaşmış olması, ancak çatlamamış olması gerekiyor.
Natürel siklusta ise yumurta belirli bir büyüklüğe ulaştığında, yumurtlama uyarısına neden olan LH hormonu seviyesi yükselerek yumurtanın son olgunluğuna ulaşmasını ve çatlamasını sağlamaktadır. Ancak LH hormonunun ne zaman yükseldiği çok iyi takip edilmelidir.
İdeal bir takipte, yumurta yaklaşık 17 mm boyutuna ulaştıktan sonra, LH hormonu yükselmeden hCG ilacı verilerek yumurta toplama işlemi programlanabilir. Eğer LH hormonu daha önce kendiliğinden yükselirse, bu durumda hormonun en üst seviyeye ne zaman ulaştığı belirlenerek 24 saat dolmadan yumurta toplama işlemi gerçekleştirilmelidir.
Eğer yumurta toplama işlemi erken yapılırsa olgun olmayan bir yumurta elde edilecek ve tedavide başarı şansı belirgin derecede azalır. Aksine, eğer toplama işlemi için gecikilirse yumurta çatlamış olacaktır.
Başarı Oranı Nedir?
Doğal siklusta ICSI uygulamalarında gebelik şansı ancak belirli bir düzeyde kalmaktadır. Natürel siklusta ICSI uygulaması ile %15 kadar bir oranla gebelik sağlanabilmektedir. Ancak bu oran, embriyo transferi yapılan hastalar için elde edilen gebelik oranıdır.
Tedaviye başlayan hastaların yaklaşık %60-70 inde yumurta elde edilebilir. Ayrıca her yumurta da kaliteli olmadığından dolayı döllenmez. Ancak tedaviye başlayan hastaların yaklaşık %40-50 sinde transfer edilebilecek embriyo elde edilebilir.
Sonuç olarak, natürel siklusta ICSI uygulaması kısıtlı başarı şansına karşın, tedavi şansını sürdürmek isteyen çiftler için kolay ve daha az masraflı bir tedavi alternatifidir. Natürel siklus uygulaması alternatifi, yumurtalık rezervi düşük olan hastalarda mutlaka değerlendirilmelidir.
Natürel siklus tedavi denemesi yüksek doz protokollerden sonra ılımlı protokollerden de sonuç alınamazsa merkezimizde son seçenek olarak denenmektedir.
Doç. Dr. Selman Laçin