Güncelleme Tarihi:
Cinselliğin ülkemizde hala bir tabu olduğunu ifade eden Psikoterapist Dr. Cem Keçe; “Cinsellikte topluma hâkim olan abartılmış ayıp, yasak ve günah kavramları, kişinin nikâhlı eşiyle yaşadığı normal cinsel ilişkileri bile gölge altına alabiliyor. Bunun en güzel örneklerinden biri ramazan ayında yaşanan cinsellik tartışmalarıdır.
Ramazan ayında cinsellik çok yanlış bir şekilde, sanki bir suç, bir günah ya da çok kötü bir eylemmiş gibi algılanabiliyor ve bu da cinsel dengenin bozulmasına yol açabiliyor. Cinsel dengenin bozulmasıyla sadece cinsel hayat değil, toplumsal yapımızı bir arada tutan saygı, güven ve en önemlisi sevgi kavramı da olumsuz etkilenebiliyor.
İyi dengelenmiş bir ilişki hiç kimsenin ruhsal, düşünsel, duygusal veya cinsel olarak diğerine hükmetmediği bir ilişkidir. Ancak, günümüzde herhangi bir çift için cinselliği dengeli bir şekilde ifade etmek ve yaşamak çok zordur. Bu durum sevgisiz, saygısız ve birbirine güvenmeyen bir toplum haline gelmemizin de bir sonucudur.
Ramazan ayının cinselliği yasaklamadan kalpleri arındırmak için bir fırsat olabileceğini söyleyen Psikolog Serap Güngör; “İslam inancına göre; oruçluyken cinsel ilişkiden kaçınılmalı ve iftarla imsak arasında ilişkiye girilmelidir.
İnsanın maddi ve manevi gelişmesinin yanı sıra ruh ve beden sağlığının korumasında önemli bir yer tutan cinsellik; İslam dini tarafından, insan doğasının en temel ihtiyaçlarından biri olarak görülmüştür.
İftar sonrası tokluk hissiyle beraber cinsel isteğin artması sık rastlanan bir durumdur. Çünkü insanın temel dürtüleri olan yemek, içmek, barınmak, korunmak ve cinsellik bir zincirin halkaları gibidir.
Ancak aşırı yemek yiyerek, tok karnına veya soğuk içecekler içtikten ya da dondurma yedikten sonra cinsel ilişkiye girmek sağlıklı değildir. Hazımsızlık ve soğuk yiyecekler cinsel enerjide dengesizliğe yol açabilir. Aşırı tok karın performans düşüklüğünden başarısızlığa kadar birçok cinsel soruna neden olabilir. Bu nedenle iftardan hemen sonra cinsel ilişkiye girilmemesi gerekir” dedi.