Her çocuk her şeyi yemiyor olabilir mi?

Güncelleme Tarihi:

Her çocuk her şeyi yemiyor olabilir mi
Oluşturulma Tarihi: Ocak 01, 2012 00:00

Blogcu baba Özgür Poyrazoğlu'ndan keyifli bir yazı...

Haberin Devamı

Geçen sene bu zamanlar... Kızımız biraz ötemizde bir çocuk parkında bir arkadaşıyla oynarken biz az ötede bir cafede oturuyoruz... Derken gözümüzden bir anlık olsa da kayboluyor veletler... Üstelik gece, anlık bir panik yaşanıyor, birimiz hemen fırlıyor parka doğru... Nerede bu veletler?

İki dakika sonra anneler arkada, iki velet önlerinde masamızın yanında bitivermişlerdi. Veletlerin yüzündeki kocaman mutluluk ifadesi görülmeye değer, anneler şaşkın, kızsan kızamaz, engellesen engelleyemez bir haldeler... Çocukların ellerinde iki kocaman çikolata kutusu, hayatlarında ilk kez yedikleri karamel ve çikolata kaplı gofretten topçukların tadını çıkarıyorlar ve yüzlerindeki keyif öyle zirvede ki, artık yapılacak hiçbir şey yok...

Nerden mi bulmuşlar... Bir marketten alışveriş yapmış halde elinde poşetlerle parkta dinlenme molası vermiş bir kadından... Üstelik hikâyeye göre yüzsüzce istemişler de kadına yaklaşıp. Memleketimizin güzel insanlarının bir refleks tepkisi de bu zaten, çocuk = çikolata, çocuk = canı çeker, çocuk = kırılmaz... Ve o çocuk(lar) ki hayatlarında hiç yemedikleri şeyleri işte hep bu şekilde tadarlar...

(Yanlış anlaşılmasın, verilmesin, yemesinler filan da demiyorum, sonra geri gelirim ama bu noktaya)

Anneanne, babaanne, dede vb ziyaretlerindeki duruma hiç değinmeye gerek yok malum. Siz ne yaparsanız yapın onların dokunulmazlık kalkanı -ya da görünmezlik pelerini- vardır malum. İnce çizgilerle mücadele etmeniz gerekir, siz ne kadar uğraşırsanız uğraşın dede faktörü yine kulak arkasından çikolata çıkartır, hokus pokus yapar, gizli işler çevirir, kendilerini kırma ya da üzme pahasına araya girdiğiniz olsa da siz farkında olmadan yine by-pass edilirsiniz bir ara... Ruhunuz bile duymaz üstelik...

Daha fenası, dedelerin, babaannelerin filan komşuları da girer devreye... Hele de yazlık vb gibi çok rahat ortamlarda, bahçenin önünden kapının yanından her geçişte bir şey tutuşturulur bacaksızın eline... Başta fark etmezsiniz bile, sonra yavru, durup dururken o tarafa seğirtmeye başlayınca, -ki kendileri dünyanın en çıkarcı yaratıklarıdır bir yandan ve bunu sevimlilik maskesinin altına öyle iyi saklarlar ki yılların tiyatrocularına taş çıkartırlar- uyanırsınız duruma... Oysa karşı taraf sadece sohbete geldiklerini sanar bir yerden sonra... Oysa o günkü on sekizinci gofreti beklemektedir avının üzerine atılmak için bekleyen kaplan yavrusu misali...

Bir restoranın önünde geçerken kapının önünde bekleyen şef, en iyi ihtimalle bir minik şeker, en kötü ihtimalle daha yeni kızarmış upuzun bir patates dilimi sıkıştırabilir çocuğunuzun eline... Muayeneye gittiği kulak burun boğazcı ya da göz doktoru bile, koltukta uslu oturmasına karşılık ödül olarak çubuklu bir şeker sunar ve siz artık 1-0 filan değil çok daha açık ara mağlupsunuzdur... Her gün başka goller bulursunuz aylar yıllardır savunduğunuz kalenizde...

Var mıdır bunu bir önlemi? İzolasyonu? Gerekli midir? (Gereklidir ayrı...) Ve ne kadar geç tanışsa çocuğunuz bu gıda(!)larla o kadar iyidir ama vakit gelmiştir, okul, arkadaş servis, şoför, eş dost, konu komşu, akrabalar, reklamlar derken iplerin elinizden kontrol edilemez şekilde kaydığını hissedersiniz... Hiç değilse meyve verseydiniz yahu diye bağrınmak istersin ama ne fayda... O bağrınacakların da düğümlenir kalır zaten... (Kitlenip kalmayıp da karşısındakini "yolan" annelere selam olsun bu arada...)

Kıssadan hisse; demem o ki, nezaketen bile olsa "Çocuğunuza çubuk kraker vermek istiyorum? Verebilir miyim?" ve benzeri sorular sormayı akıl eden tüm yetişkinlere -genelde çocuk sahibi olur bu duyarlı kitle- buradan teşekkür etmek ve örnek göstermek isterim. Söz konusu veledin o sunulan gıdaya alerjisi olabilir, alerjiden öte bir rahatsızlığı olabilir, yemek saati gelmiş olabilir, ailesinin bu konuda katı bir tutumu olabilir, o olabilir bu olabilir... Harekete geçmeden önce bir an olsun düşünmek lazım. Anlık bir mutluluk adına o miniğe sunulan şey orta vadede, uzun vadede kalıcı zararlara sebep olabilecek bir şey olabilir mi? Pekala olabilir...

Sadece azcık daha duyarlı olmak, bir an düşünmek yeter belki de...

Blogcu baba: Özgür Poyrazoğlu

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!