Güncelleme Tarihi:
Pelvik taban yetersizliğinin yol açtığı en önemli sorunlar ise idrar kaçırma, dışkı kaçırma, cinsel fonksiyonlarda bozukluk ve kronik ağrı... Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Selda Özçırpıcı, uygulanan tedaviler sayesinde, pelvik taban yetersizliğinin neden olduğu problemlerin büyük oranda ortadan kaldırıldığına dikkat çekiyor.
Pelvik taban denilen bölge leğen kemiğinin alt kısmını döşeyen kaslardan oluşuyor. Bu bölgede idrar yapmayı sağlayan üretra, cinsel fonksiyonlar için gerekli olan cinsel organlar ve dışkı yapma fonksiyonu olan anüs bulunuyor. Pelvik tabanın en önemli fonksiyonu ise leğen kemiğinin altını döşeyerek bu yapılara destek olması ve koordinasyonu düzenlemesi.
Aşağıda yer alan sorunların birkaçı bir arada gelişebilir:
1. Kaslar zayıf ise: İdrar kaçırma, idrara çok sıkışma ve sık idrar enfeksiyonları ile dışkı kaçırma problemi oluşuyor.
2. Kasların fonksiyon bozukluğu varsa, yani kasılma ve gevşeme fonksiyonu yeterli değil ise: Kabızlık, cinsel fonksiyon bozukluğu ( vaginismus vs) ile pelvik ağrı görülebiliyor.
3. Kaslar kısa ve kasılmış ise: Kronik pelvik ağrılarının çoğunda altta yatan neden pelvik taban kaslarının içinde yer alan küçük noktacıklar oluyor. Ayrıca kasların kısa ve zayıf olması da hastalarda o bölgede ağrıya neden olabiliyor.
Doğum sırasında pelvik taban kaslarında oluşan yırtıklar, doğum sonrası gelişen kas zayıflıkları ve menopozla birlikte östrojen hormonunun azalması bu tür sorunlara yol açabiliyor. Diyabet ve tiroit hastalığı, sigara, D vitamini eksikliği, B12 eksikliği, kilo, bel ile karın kaslarının zayıf olması da önemli risk faktörleri arasında yer alıyor. Ayrıca tuvalette uzun süre oturmak, yanlış ıkınma, kabızlık, bölge çevresinde geçirilmiş ameliyatlar da diğer risk faktörlerini oluşturuyor. Leğen kemiğinin duruşu, ön veya arkaya doğru eğrilikler de açıları etkileyerek kasları zayıflatıyor. Uzun süre oturarak çalışanlarda, bel karın kasları zayıf olanlarda da pelvik tabanlarda kas gücünde zayıflama görülüyor.
Pelvik taban yetersizliği tedavisi altta yatan nedene göre değişiyor. Bu nedenle ürolog, kadın doğum, fizik tedavi, gastroentoroloji, hatta psikolog ya da psikiyatri uzmanı da tedavi sürecinde etkin rol oynuyor. Hastalık belirtilerinden hangisi daha ön plandaysa ona göre tedavi uygulanıyor. Örneğin doğum öncesi ve sonrası hastanın kastaki kaybını yerine koyabilmesi için pelvik taban egzersizlerini uygulaması gerekiyor.
Hastanın öyküsü, tuttuğu 3-4 günlük idrar ile gaita günlüğü ve muayene doğrultusunda temel sorun belirleniyor. Ardından hastaya uygun tedavi belirleniyor. Tedavinin en önemli kısmı, hasta eğitimi. Hastaya yapması ve yapmaması gerekenler öğretiliyor, diyet düzenlemesi diyetisyen gözetiminde yapılıyor. İhtiyaca göre gerekirse ilaç tedavisine başlanabiliyor ve hasta fizik tedavi programına alınıyor. Ameliyat endikasyonu olan hastalar, ilgili bölüme ( üroloji, kadın doğum veya genel cerrahi) yönlendiriliyor.
Fizik tedavi programında başvurulan yöntemler ise şöyle:
Bu program kasların güçlendirilmesi, bölgeye masaj yapılması, biofeedback tedavileri (bölge kordinasyonu ve farkındalık arttırıcı) elektrik stimülasyonları ve diğer bölgeleri de güçlendiren egzersizlerden oluşuyor. Tedavi sonrasında hastanın idrar kaçırma probleminde yüzde 80 oranında düzelme sağlanabiliyor. Hasta yılarca yanlış metotla ıkınma yapmış, dışkı çıkarma sırasında fazla efor sarf etmiş ve uzun süre tuvalette kalmış ise bu durum pelvik tabanın zarar görmesine sebep olabiliyor. Pelvik taban yetersizliği dışkı kaçırmaya neden olmuşsa hastaya biofeedback eğitimi veriliyor. Biyofeedback, sözel, görsel veya işitsel yapılabiliyor. Örneğin hastaya tuvaletini nasıl yapacağı konusunda eğitim düzenleniyor. Parmakla, balonla veya biyofeedback aleti kullanılarak hastaya ne zaman gevşemesi, ne zaman kasılması gerektiği öğretiliyor. Biyofeedback eğitimi hastanın şikayeti ve sorunun şiddet düzeyine göre ayarlanıyor.