Güncelleme Tarihi:
Oldukça sık görülen ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen hemoroitten korunmanın en önemli yolunun beslenme şekli olduğuna dikkat çeken uzmanlar erken tanının da önemine vurgu yapıyor. Makatta kanama, kaşıntı, çamaşırın kirlenmesi, kronik kabızlık gibi şikayetler ise hemoroidin başlıca belirtileri arasında yer alıyor. Konu ile ilgili bilgi veren Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Fatih Kar, “Hemoroit kısa tabiri ile bir yastıkçıktır. Makatın ağzına yakın kısmında damar yumaklarından oluşan ve aslında herkeste olan tamamen normal olan yastıkçıklardan oluşmaktadır. Bunlar herhangi bir sebeple büyüdüğü zaman biz bir hastalıktan söz ediyoruz. Hemoroit hastalığı, iç hemoroit ve dış hemoroit olmak üzere ikiye ayrılıyor. Genelde halk arasında en çok bahsedilen hali iç hemoroittir. Genelde kanama şikayetleri yapar, bazen de ıkınma aşamasında ele bir et parçası gelir, bazen kronik kabızlık şikayetleri olur, bazen çok ciddi kanamalar gelişir, bazen tuvalette iç çamaşırların kirlenmesi şikayeti yapar, bazen de popo ağzında kaşıntı yapar. Hayat kalitesini ciddi anlamda bozabilen bir hastalıktır” dedi.
Hemoroit hastalığının sebeplerine değinen Kar, “Genetik faktörler ciddi anlamda etkili olabiliyor. Beslenme şekli çok önemli. O bölgede kullanılan birtakım ilaçlar bağırsak floramızı bozarak dışkılama sorununa neden olabilir, bu da hemoroidin gelişmesine zemin hazırlayabilir. Yaş faktörü de önemli bir faktör, yaş ilerledikçe bu hastalığa daha çok rastlıyoruz. Eşlik eden bağırsak hastalığı varsa bu da hemoroid sorununa neden olabilir. Bunları değerlendirerek buna göre tanı ve tedavi aşamaları gerçekleşiyor, gerekirse kolonoskopi yapılıyor. Özellikle iç hemoroitler çok ileri evrede ise hasta ıkınmakla dışarı çıkartabiliyor ve onu çok net görebiliyoruz ama daha erken evrede iç hemoroidi dışarıdan görmek çok mümkün değil, o zaman da görüntüleme yöntemlerine başvuruyoruz” şeklinde konuştu.
Tedavi kısmında diyet ve beslenme alışkanlıklarının düzene sokulması oldukça önemli bir faktördür. Daha önce ameliyat olmuş hasta dahi olsa mutlaka beslenmesine dikkat etmesi gerekiyor. Zira unutulmamalıdır ki, hemoroid nüksedebilen bir rahatsızlıktır. Tedavi aşamasında dışkılama alışkanlığı edindirmek bir diğer önemli faktör. Bol sıvı ve düzenli su tüketimi de önemli bir faktör. Hastaların özellikle ev yemekleri ile beslenmelerini öneriyoruz çünkü bunlar en sağlıklı yemekler onlar. Ayrıca hastalar sebze ağırlıklı, posalı yiyecekler tüketmeliler.
Eğer bu diyet ve yaşam şeklini düzene sokma alışkanlığı edinilemez ve tedavi gerçekleşemezse ikinci kısımda medikal tedavi öneriliyor. Merhemlerle o bölgedeki hemoroidin küçülmesi sağlanmaya çalışılıyor. Bunlarla da sorun çözülmezse ameliyat öncesi aşamada uygulanan ameliyatsız teknikler var. Bunlardan bir tanesi ve son yıllarda literatürün de başarısını onayladığı en önemli yöntemlerden biri ameliyatsız “Bant Ligasyonu” tekniğidir. Vakumlu bir cihaz yardımı ile makatın iç kısmındaki yastıkçıklara girip bu yastıkçıkları boğma işlemi gerçekleştiriliyor. Ortalama bir ile beş gün arasında da o bölge toparlanıyor. İşlem sedasyon altında yapılıyor. Ortalama 5-10 dakika sürüyor ve hasta hemen evine gidebiliyor. Yöntem hemoroidin büyüklüğüne göre 2 ya da 3 seans yapılabiliyor. Seanslar arasında en az bir ay geçmesini bekliyoruz ve duruma göre yeniden müdahale edilip edilmeyeceğine karar veriyoruz. Yöntem 3 seansın üzerinde kullanılmıyor.
Bir diğer yöntem de lazer tedavisi. İç hemoroit pakesinin içine lazerle müdahale ediyoruz. Belirli frekansta enerji vererek oradaki problemli bölgenin yakılmasını sağlıyoruz. Bu iki yöntemi karşılaştırdığımızda “Bant Ligasyonu” yönteminde daha başarılı sonuçlar alındığını gözlemliyoruz. Tüm bunların işe yaramadığı durumlarda da açık ameliyatı tercih ediyoruz. Hemoroit ameliyatlarında problemli kısım tamamen çıkartıldığı için hastalar 3-4 hafta kadar keyifsiz bir süreç geçirebiliyorlar. Bundan dolayı olabildiğince ameliyatı son çare olarak düşünüyoruz.