Güncelleme Tarihi:
O zamanlar 55 yaşında olan Menzies, hukuk sekreterliği yapıyordu ve kariyerine ara sıra şiddetli depresyon nöbetleriyle son vermek zorunda kalana kadar yaptığı işle gurur duyuyordu. Ağustos 2018'de, çalıştığı Kuzey Kaliforniya’daki hukuk firmasındaki bir sorun onu ‘çılgına çevirdi’.
Yaşadığı sorundan sonra Menzies, ailesine işe gideceğini söyledi ama bunun yerine San Francisco'daki Golden Gate Köprüsü'ne gitti; atlayıp hayatına son verecekti.
Park etmeyi başardı ve 10'dan geriye doğru sayarken bir köprü devriye polisi tarafından fark edilip engellendi.
Menzies, Zuckerberg San Francisco Genel Hastanesi'ne götürüldü. Burada psikiyatristler onun ilkokulda başlayan nöbetlerle dolu tıbbi geçmişini incelediler.
Hastanede kaldıktan birkaç hafta sonra doktorlar, Menzies'i 45 yıldan fazla bir süredir rahatsız eden hastalığın altında yatan nedeni ortaya çıkardı. Bu keşif, ömür boyu süren utanç ve kalp kırıklığı kaynağı olan hastalığı ortadan kaldıran başarılı bir tedaviye yol açtı.
Şimdi 61 yaşında olan Menzies, “En azından ihtiyacım olan tedaviyi aldım. Önemli olan da bu” dedi.
Gelin hikayenin en başına, Menzies’in çocukluk döneminde ortaya çıkan belirtilere ve onu intihara sürükleyen olaylar silsilesine daha yakından bakalım.
EPİLEPSİ TEŞHİSİ KONDU, İLAÇ TEDAVİSİ BAŞLADI AMA…
Ailesinin nöbetler olarak adlandırdığı olaylar, Menzies 8 yaşındayken başladı.
Portland, Maine'in dışındaki bir kasabada büyüyen altı çocuğun en küçüğü olan Menzies, en fazla birkaç dakika süren nöbetler sırasında tuhaf sesler çıkardığını ve kıyafetlerini karıştırdığını söyledi.
Menzies, “Gerçekten garip duygular içinde olduğum ve konuşamadığım dışında hiçbir şey hatırlamıyorum. Sanki bir sisin içindeydim. Değişmeyen tek bir şey vardı: Her nöbetten önce kafamda elektrik çarpma hissi oluyordu. Daha sonra sebepsiz yere kısa bir süre gülümsüyordum” diye konuştu.
Bu davranışın sıklığı arttığında ve görmezden gelinmesi imkânsız hale geldiğinde, annesi onu bir doktora götürdü ve Menzies'e beyindeki aşırı elektriksel aktiviteden kaynaklanan, tekrarlayan, sebepsiz nöbetlere neden olan nörolojik bir hastalık olan epilepsi teşhisi kondu.
Doktor, küçük kıza yaygın bir epilepsi ilacı reçete etti. Nöbetleri kontrol altına alamayınca dozu artırmaya devam etti ama bu da işe yaramadı. Doktorlar küçük Menzies’e hastalığı açıklamadı ve ailesi de bu konunun evde konuşulmaması gerektiğine karar verdi.
‘NÖBET GEÇİRDİĞİM İÇİN SUÇLU HİSSEDİYORDUM’
“Ailem bu tür şeylerle uğraşmak zorunda kalmaktan hoşlanmadı. Bu beni kendimden utandırdı. Nöbet geçirdiğim için kendimi suçlu hissettim” diyen Menzies yaşadıkları şu sözlerle anlattı:
“Okulda beni şakaların hedefi haline getiren istemsiz ve uygunsuz kahkaha patlamaları yüzünden çok utanıyordum. Büyüdüğüm zaman kütüphaneye gitmeye ve bu konu hakkında kitaplar okumaya başladım.”
Menzies, gençliğinde konu hakkında okumaya başladıktan sonra bir nöroloğa gitti. Nörolog ona başlangıçta etkili olduğu kanıtlanan, ancak birkaç yıl sonra etkisi azalan ikinci bir ilaç yazdı.
AŞIRI DOZDA EPİLEPSİ İLACI ALDI, BİR HAFTA HASTANEDE YATTI
Menzies’in sekreterlik okulundaki ilk yılı iyi geçti ancak ikinci yıl nöbetleri alevlendiği için bir felaket haline gelmeye başladı. “Dersler çok zordu ve hiçbir şeyi ezberleyemiyordum” diyen Menzies çabalarını iki katına çıkardı ama daha çok çalışmanın anlamsız olduğunu gördü çünkü okuduklarını aklında tutamıyordu.
Menzies “Çok yorgundum, paniğe kapılmıştım ve ailemde üniversiteden atılan ilk çocuk olma ihtimalinden ölesiye korkuyordum” dedi.
O zamanlar henüz 19’unda olan ve hayatında hiçbir çıkış yolu olmadığını düşünen Menzies, aşırı dozda epilepsi ilacı aldı. Bir hafta hastanede yattı, okulu bıraktı ve eve döndüğünde buz gibi bir karşılama ile karşılaştı. Ailesi onun intihar girişimine öfkeliydi.
Menzies o anları şöyle anlattı: “Annemin gözlerindeki bakışı hala hatırlıyorum. Bana, ‘Bunu yaptığına inanamıyorum. Seninle işim bitti' dedi. Babam ise benimle hiç konuşmadı."
Menzies ailesinin yanından taşındı, bir hukuk firmasında işe girdi ve bir süre sonra da ‘paha biçilmez’ olarak tanımladığı bir terapiste gitmeye başladı. Epilepsi ilaçlarını değiştiren yeni bir nöroloğa danıştı, ancak yeni rejim sadece kısmen etkili oldu.
Hayatına yeniden başlayan genç kadın, “Nöbet geçirip geçirmeyeceğimi ve konuşup konuşamayacağımı ya da gülmeye başlayıp başlamayacağımı bilmekte gerçekten çok iyiydim. Esniyormuş gibi yapardım ya da insanların yüzümü görmemesini sağlardım” diye anlattı.
1990 yılında, birkaç yıl önce tanıştığı bir adamla evlenmek üzere Kuzey Kaliforniya'ya taşındı. Bir erkek çocuk dünyaya getiren Menzies, yaklaşık 12 yıl boyunca hiçbir ruh sağlığı sorunu yaşamadığını söyledi.
Hayatında her şey harikaydı, nöbetler dışında her şey.
O zamana kadar Menzies, kas kontrolünün aniden kaybedilmesiyle ve düşmeyle sonuçlanan atonik nöbetlerdiğer adıyla düşme atakları geliştirdi. Atonik nöbetler, kasların birden gevşediği nöbetlerdir. Bunlardan biri iş yerinde aniden öne doğru düşüp gözlüğünü kırmasıyla meydana geldi. Ayrıca ara sıra, en sakatlayıcı türlerden biri olan, kasılmalar ve bilinç kaybıyla sonuçlanan grand mal veya tonik-klonik nöbetler de geliştirdi.
ÜLKELER ARASI TAŞINMALAR
2002 yılında Menzies, kocası John ve oğlu, Menzies'in özlediğini söylediği Maine'e geri taşındı. Ancak 2008 yılına gelindiğinde, günde birden fazla kez meydana gelen jelastik nöbetler hız kesmeden devam ediyor ve Menzies'i büyük sıkıntıya sokuyordu. İntihara meyilli bir depresyona girdi ve ikinci kez hastaneye kaldırıldı.
Haftalar süren tedavinin ardından Menzies'in depresyonu geçti ve işe geri döndü. Çift 2013 yılında ailelerine daha yakın olmak için yeniden Kaliforniya'ya taşındı.
Beş yıl sonra, Menzies'in üçüncü psikiyatrik hastaneye yatışı, şirketteki bir avukattan gelen eleştirel bir e-posta ile gerçekleşti. Çılgına dönen Menzies, ofisten çıkıp bir saat güneye San Francisco'nun Ocean Beach'ine gittiğini ve orada sörf yaparak kendini boğmayı planladığını söyledi. Başarılı olamayınca eve döndüğünde kocasının polisi aradığını öğrendi.
Birkaç gün sonra, ailesine kendisini daha iyi hissettiğine dair güvence verdi ve Menzies Golden Gate Köprüsü'ne gitti.
68 GÜN HASTANEDE YATTI… MENZIES’İN GERÇEKTEN NEYİ VARDI?
Menzies, köprüdeki intihar girişimin ardından hastanede ilk olarak psikiyatrist ekibiyle görüştü. Epilepsisi nedeniyle psikiyatristler bir nörologdan onu görmelerini istediler.
Menzies bu görüşmeyi hatırlamadığını söylese de 68 günlük hastane yatışının yaklaşık iki haftasında kayıtlar bir nörologla görüştüğünü gösteriyor.
Doktorların büyük ölçüde tıbbi geçmişine dayanan güçlü şüphesi şuydu; Menzies'in depresyonu, hafıza sorunları ve kontrolsüz nöbetleri beyninin derinliklerinde gömülü iyi huylu bir büyümenin sonucu olabilirdi.
Hipotalamik hamartom (HH) olarak bilinen bu tümör benzeri büyümenin her 100.000 ila 200.000 doğumda bir görüldüğü tahmin ediliyor. Beynin tabanında yer alan ve ruh hali, hafıza ve hormon salınımı gibi bir dizi işlevi düzenleyen badem büyüklüğündeki yapı olan hipotalamusta bulunuyor. Hipotalamik hamartom özetle hipotalamustan kaynaklanan iyi huylu bir beyin tümörüdür.
Jelastik nöbetler HH'nin belirgin bir belirtisidir; düşme atakları da görülür. Hafıza sorunları, bilişsel güçlükler ve ruh hali bozuklukları, özellikle depresyon, sebepsiz öfke patlamaları yaygındır. HH'li kişilerin yaklaşık yarısında erken ergenlik görülür.
Tıpkı Menzies gibi…
Menzies de 10 yaş civarında ergenliğe girmişti ve çocukken öfke patlamaları yaşıyordu.
Nörolog, Menzies'e yüksek alan epilepsi beyin MR'ı olarak bilinen özel bir tarama yapılmasını tavsiye etti. Ertesi hafta yapılan tarama, hipotezini doğruladı ve kabaca bir kalem silgisi büyüklüğünde, 5 milimetrelik bir büyüme ortaya çıkardı.
Bu Menzies'in ilk MR'ıydı; geçmişte beyin dalgalarını ölçen noninvaziv bir prosedür olan çok sayıda elektroensefalogram ve bu tür bir tümörü nadiren tespit eden epilepsi için daha yaygın diğer testlerden geçmişti. Ancak gerçek ortaya çıkmamıştı.
Menzies sonucun “şok edici ve haklı çıkarıcı” olduğunu söyledi, “Tüm hayatımı bir kaçık olduğumu düşünerek geçirmiştim” dedi.
MR sonucunu öğrendikten sonra Menzies, psikiyatri ünitesinin ortasındaki duvar telefonuna doğru yürüdüğünü, kocasını aradığını ve “Buna inanamayacaksınız” dediğini çok net hatırladığını söyledi.
Ekim ayı başında hastanede ikinci bir nörolog olan epilepsi uzmanı Paul Garcia ile görüştü. Garcia, “Daha önce yapılmış olsaydı tümör MRI'da görülebilirdi. Ancak onu gözden kaçırmanın olası nedenlerinden biri, genellikle nöbetlere neden olan bir bölgede olmamasıdır” dedi.
TÜM RİSKLERİ KABUL ETTİ, AMELİYATA GİRMEK İSTEDİ
Menzies, sorunun ne olduğunu öğrendiği andan itibaren tümör için beyin ameliyatı geçirmeye hevesli olduğunu söyledi. Yakın zamana kadar tümörün konumu nedeniyle ameliyat edilemez olduğu düşünülüyordu.
Doktorlar Menzies'i tedavinin olası komplikasyonları (felç, menenjit, hafıza kaybı) konusunda bilgilendirdi ve Menzies'e ruh sağlığı sorunlarının ameliyatla çözülemeyebileceğini ve daha da kötüleşebileceğini söyledi.
Menzies bundan etkilenmedi. Doktorlarına “Beni kaydedin” dedi.
Ancak her şey bu kadar basit değildi. Ameliyat, önce kontrol altına alınması haftalar süren depresyonu, daha sonra da sigorta durumu nedeniyle gecikti. Menzies hastaneye yatırıldığında sigortası yoktu. Daha sonra sigorta kapsamına alındı.
2019'un başlarında Garcia ve diğer nöroloji uzmanları tedavisini görüşmek üzere bir araya geldi ve lazer termal ablasyonu önerdi. Prosedür nisan ayında beyin cerrahı Edward Chang tarafından gerçekleştirildi.
Menzies hastanede bir gece geçirdi. Onlarca yıldır kendisini rahatsız eden nöbetlerin hemen durduğunu ve bir daha geri gelmediğini keşfettiğinde çok heyecanlandı.
Ameliyatın hayatını değiştirdiğini söyleyen Menzies, bunun depresyonunu yok ettiğini, ancak bazı durumlara karşı duygusal tepkilerinin hala yüksek olduğunu söyledi. Birkaç yıl önce psikiyatrik ilaç almayı bıraktı.
Garcia, “Harika gidiyor Çok minnettar bir hasta ve işlerin gidişatından çok memnun” dedi ve ekledi:
“HH'nin geç teşhis edilmesi nadir olmasa da, yaklaşık 50 yıllık bir gecikme kesinlikle olağandışı. Eğer bir kişi kendisini rahatsız eden nöbetler geçirmeye devam ediyorsa, bu bir kez daha gözden geçirilmeyi hak ediyor.”
Menzies ise HH teşhisinin geniş ailesini şok ettiğinden bahsetti ve şunları söyledi:
“Babam bunu öğrenecek kadar uzun yaşadı fakat annem yıllar önce ölmüştü. Teşhis önemli ölçüde iyileşmiş olsa da, bazı vakalar artık doğum öncesi teşhis ediliyor, hikayemin tümörü tespit edilememiş olabilecek başkalarına yardımcı olmasını umuyorum. Kalıcı duygusal yaralar bırakan bir hastalığın mirasıyla boğuşmaya devam ediyorum. Hayatımın neredeyse 50 yılını etkiledi.”
Washington Post'un 'Medical Mysteries: Her depression and poor memory had an unusual cause' başlıklı haberinden derlenmiştir.