Güncelleme Tarihi:
Konuyla ilgili bilinmeyenleri ve tedavi yöntemlerini Girişimsel Nöroradyoloji Uzmanı Doç. Dr. Eren Erdem açıkladı.
İnmenin gerekli tedbirler alınmadığı halde kalıcı hale gelebileceğinin altını çizen Girişimsel Nöroradyoloji Uzmanı Doç. Dr. Eren Erdem, “Atardamalarımız, vücudumuzun fonksiyonlarını tam anlamıyla yerine getirebilmemiz için çok önemli bir unsurdur. Konuşmamız, hareket etme yeteneğimiz, hislerimiz atardamalarımızın beyine kan ve oksijen taşıması ile gerçekleşir.
Atardamarlardan birinin tıkanması, o damarın beslediği bölgede, beyinin fonksiyonlarını kaybetmesine neden olur ve bu tıkanıklığın süresi belirli bir kritik seviyeyi aşarsa, beyinde oluşacak hasar kalıcı hale gelir. Bu yüzden inme için zaman, en önemli faktördür. Geç kalmak, beyinde oluşan hasarları ağırlaştırır. Acil tıbbi bir yardım gereklidir.” şeklinde açıkladı.
İnme meydana gelmeden önce vücutta bazı belirtiler ortaya çıkmaktadır. Bu belirtiler his ve kuvvet kaybı, konuşma güçlüğü, tek gözde ani görme kaybı, çift görme, baş dönmesi, baş ağrısı ve kusmadır.
Eren Erdem, “İnmeye neden olan damar tıkanıklığının kritik süreyi aşması durumunda, şikayet ve bulgular kalıcı olur. Kritik zaman aralığı içinde acil tedavisi gerçekleşen hastalarda, şikayet ve bulguların bir kısmı geriye dönebilir. Bu nedenle belirtilerin başladığı kişiler, vakit kaybetmeden ambulans servisini arayıp, acil tıbbi yardım istemelidir.” dedi.
Girişimsel Nöroradyoloji Uzmanı Doç. Dr. Eren Erdem, ”İnme, hastaların büyük bir çoğunluğu için önlenebilir bir hastalıktır. Hastaların çok büyük bir oranında, inme gelişimini haber verici şikayetler önceden görülür. İnme öncesinde görülen ve kalıcı olmayan şikayetlere ‘uyarıcı mini inmeler’ (TIA) adı verilir.
Bunlar, hastayı inme öncesi uyarıcı ataklardır. Geçici atak geçiren hastaların %35'i, uygun şekilde tedavi edilmedikleri takdirde, kısa surede kalici inme geçirirler. Bu nedenle geçici ataklar ciddiye alınmalı, nedeni detaylı şekilde araştırılıp, inme gelişimini önleyici tedbir ve tedavilere başlanmalıdır.
Kontrol edilebilir risk faktörleri de vardır. Bunlar; hipertansiyon, diyabet, yüksek kolestrol, sigara içmek, aşırı stres ve hareketsizlik inme risklerini artırır. Bu risk faktörlerine dikkat ederek, hastalığımızı kontrol altına alırsak, inmeyi önlemek mümkündür.” diyerek sözlerini tamamladı.