Güncelleme Tarihi:
Sağlık Bilimleri Fakültesi Dil ve Konuşma Terapisi Araştırma Görevlisi Göksu Yılmaz, işitme sorunlarına ve hangi rahatsızlıklara sahip bireylerin daha çok işitme rahatsızlığı yaşadığına değindi.
120 desibelde sesler fiziksel ağrı yaratıyor
İşitme sisteminin anatomik olarak temelde dış, orta ve iç kulak olmak üzere 3 ana bölümde incelendiğini belirten Yılmaz, “Santral sinir sisteminde ise pek çok anatomik bölge ile dirsek teması olan ve sonunda her duyu organı gibi beyinde işlenen karmaşık bir mekanizmadır. Bu bağlamda işitmeyi olumsuz yönde etkileyebilecek pek çok anatomik dejenerasyon veya patolojiden ve bunlara neden olabilecek pek çok farklı faktörden de bahsedebiliriz. İnsan işitme sistemi olağanüstü bir menzile sahip. Yaprakların yumuşak hışırtısı gibi küçük sesleri duyabilir ve bir diskodaki müzik gibi son derece yüksek sesleri de tolere edebilir. Herhangi bir kişide fiziksel ağrı yaratacak bir ses seviyesi vardır. Bu yaklaşık 120 desibel düzeyinde gerçekleşir. Bununla birlikte, genellikle ağrı eşiğine ulaşmadan çok önce sesin çok yüksek olduğunu düşündüğümüz bir noktaya ulaşırız. Maksimum rahat edilebilen ses yüksekliği noktası, kişiden kişiye, kişinin ruh haline, stres-yorgunluk düzeyine ve sesin frekans bandına göre değişen çok faktörlü bir bileşendir. Ek olarak çoğu insan, sesin yoğunluğu ne olursa olsun, hoş bulmadıkları belirli seslerin olduğunu ifade eder. Bir tahtaya çizilen tebeşir, bunun yaygın bir örneğidir. Bu gözlemler ses toleransındaki normal varyasyonun örnekleridir. Bununla birlikte, ses toleranslarında sağlıklı işitmeye sahip kişilerden farklı olarak, normal bir yaşam sürme yeteneklerini etkileyebilecek değişiklikler olan bazı insanlar vardır ve bu kişilerin içinde bulundukları bu patolojik durum hiperakuzi olarak isimlendirilir.” dedi.
Sesi normalde olduğundan daha fazla işitiyorlar
Yılmaz, odyolojik olarak sesin olduğundan daha gür ve rahatsız edici seviyelerde algılanmasının reqruitment ve hiperakuzi kavramları ile açıklanabileceğini belirterek sözlerine şöyle devam etti:
“Bu iki kavramın ayrımı oldukça önemlidir. Reqruitment kavramını genellikle sensör tip işitme kaybı ve özellikle iç kulakta yer alan dış tüy hücrelerinin işlev bozukluğu olarak açıklayabiliriz. Giderek yükselen bir ses şiddetinde, algılanan ses yüksekliğinin normalden daha hızlı artmasıdır. Reqruitment durumunun var olduğu sensör tip işitme kayıplı bir bireye normal ses tonunuzda bir şey söylediğinizde kişinin bunu duymamasının ardından, ses yüksekliğinizi yavaş yavaş arttırarak aynı kelime veya cümleyi tekrarladığınız halde hala duymaması muhtemeldir. Bunun üzerine ses şiddetinizi biraz da arttırdığınız takdirde kişinin bir anda dönüp ‘şimdi anladım ama bu kadar bağırmana gerek yok sağır değilim!’ gibi bir cevap vermesi bu kavramın daha net anlaşılmasına yardımcı olabilir.”
Uygunsuz ve abartılı tepkiler verebiliyorlar
Ses toleransının azalması ile ortaya çıkan hiperakuzi durumunun ise birçok farklı rahatsızlıkla ilişkili olabileceğini ifade eden Yılmaz, “Hiperakuzi rahatsızlığını, normal işitmeye sahip bir insan için rahatsız edici düzeyde olmayan seslere sürekli abartılı veya uygunsuz tepkiler verilmesi olarak tanımlamaktayız. Azalmış ses toleransı ile ilişkili durumlar arasında migren, kafa travması, enfekte kenelerin ısırması sonucu ortaya çıkan lyme hastalığı, Bell felci, travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, minere hastalığı ve otizm yer alıyor. Otistik çocukların yaklaşık yüzde 40'ında hiperakuzi olduğunu tahmin ediliyor. Ayrıca hiperakuzi durumu, ateşli silah ya da patlama gibi tek bir yoğun gürültü ile tetiklenebilirken, yüksek sesle uzun süre boyunca dinlenen müzik gibi etkenlerle de yavaş yavaş gelişebilen bir duruma bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Mesleği nedeniyle yüksek ses seviyelerine maruz kalan insanlar gürültüye bağlı işitme kaybı, kulak çınlaması veya hiperakuzi gibi kötü yönde oluşacak değişiklikleri önlemek için işitme duyularını mutlaka korumalılar” dedi.
Yüksek sesler sürekli korku yaratıyor
Fonofobi rahatsızlığı yaşayanların sesten korktuklarını söyleyen Yılmaz, “Fonofobi’de ses korkusu içeren olumsuz duygusal tepkiler ortaya çıkıyor. Bu grup özellikle hiperakuzi ve/veya reqruitment patolojisi olan kişilerden oluşmakla beraber sadece gerçek zamanlı olarak yaşadıkları ortamın sesinden korkmakla kalmaz, aynı zamanda yakın gelecekteki olayların üreteceği ses hakkında da endişelenebilirler. Bu kişiler sürekli olarak kulaklıklar kullanarak aşırı koruma sağlama eğiliminde olabilirler. Ancak bu durumda hiperakuzili kulaklar, hızla sessizliğe uyum sağlayacak ve kişinin hayatını daha da kötü etkileyecektir. Bu noktada bu kişiler mutlaka bir uzmana danışarak varsa patolojinin nedeni ve kaynağı bulunduktan sonra gerekli medikal tedavi sağlanmalıdır. Aynı zamanda odyolog başta olmak üzere rehabilitasyon süreci için ilgili meslek gruplarıyla dirsek temasında olmaları gerekir” dedi.
Belirli sesler rahatsız edebiliyor
Yılmaz, Misafonya rahatsızlığı yaşayan bireylerde sesin şiddeti ne olursa olsun belirli seslere karşı olumsuz tepkiler oluştuğunu söyleyerek sözlerine şöyle devam etti:
“Yemek yerken veya sakız çiğnerken ağızdan çıkan seslerin yanı sıra p, s, t gibi bazı ünsüzlerin sesine tepki verebiliyorlar. Bu kişiler, ses şiddetine ait işitsel dinamik aralığı ölçebilen farklı odyometrik testlerde daralmış bir dinamik aralığa ve azalmış bir ses şiddeti tolerensına sahip olmak zorunda değiller. Bu bağlamda hiperakuzisi olmayan bir kişi fonofobi veya misofoniye sahip olabilir.”