Güncelleme Tarihi:
Karın ve bel çevresinde oluşan yağlar, vücudumuzun diğer bölgelerinde bulunan yağlara göre daha fazla risk oluşturuyor. Çünkü karın bölgesinde meydana gelen yağlanma karaciğer, pankreas, böbrek ve kalp gibi önemli iç organların etrafını sararak ‘viseral yağlanmaya’ neden oluyor.
Cilt altında biriken yağ dokusundan farklı bir yapısı bulunan viseral yağlanma, vücutta sinsice ilerliyor ve kronik bir inflamasyonun oluşmasında oldukça etkili...
Surrey Üniversitesi'nde görevli olan metabolizma uzmanı Dr. Martin Whyte, The Telegraph’a yaptığı açıklamada, “Bu yağlanma çok tehlikeli. Kilit noktası vücuttaki en önemli metabolik organ olan karaciğerle olan ilişkisi. Bir yemek yediğinizde, içindeki yağlar karın bölgesindeki kan dolaşımına geçer. Bu kanın büyük bir kısmı da doğrudan karaciğere gider. Bu da zamanla metabolik zarara neden olur” dedi.
‘KADINLARDA BAZI KANSER TÜRLERİNİN HABERCİSİ OLABİLİR’
Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sedat Irmak ise “Her vücudun kendine has bir yağ depolama eğilimi olmakla beraber kadınlarda daha çok kalça ve basenlerde, erkeklerde de göbek bölgesinde yağlanma olur. Viseral yağlanma ise iç organlarda ve çevresinde yağlanmanın meydana gelmesidir. Bu bölgedeki yağ dokusundan kana salınan kimyasallar ile hormonlar, inflamasyona ve diyabete yol açan reaksiyonları tetikler” dedi.
“Örneğin östrojen salgılayarak kadınlarda meme kanseri ve endometrium (rahim duvarı) kanseri gibi hastalıkların oluşumuna katkıda bulunabilir” diyen Dr. Sedat Irmak, “Bunun dışında viseral yağlanmanın vücudun en önemli metabolik organlarından olan karaciğer üzerindeki etkisi de oldukça belirgindir. Doğrudan karaciğerde yağlanmaya sebep olarak karaciğer sirozunun oluşmasında etkili olabilir” ifadelerini kullandı.
GÖĞÜS VE KARIN BOŞLUĞUNDA BİRİKEN YAĞLARA DİKKAT!
Viseral yağlanma dışında vücutta çok fazla yağın olmasının başka pek çok hastalığın habercisi olabileceğine de değinen Dr. Sedat Irmak, “İnme, tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı, mide ve bağırsak kanseri gibi pek çok hastalık açısından yüksek risk oluşturuyor” dedi ve ekledi:
“Göğüs ve karın boşluğunda yağ birikimi akciğerlerin ve göğüs duvarının mekanik özelliklerini önemli ölçüde değiştirerek KOAH ve astım gibi akciğer hastalıklarının gelişmesinde rol oynuyor.”
KADIN VE ERKEKLERDE VÜCUT YAĞ ORANLARI NASIL OLMALI?
Hem yaş hem de cinsiyetin ideal yağ oranlarının belirlenmesinde oldukça önemli bir faktör olduğuna dikkat çeken Dr. Sedat Irmak, “Yağ oranının; 20-40 yaş arasında kadınlarda yüzde 21-32, erkeklerde ise yüzde 8-19 arasında olması gerekir. 40-60 yaş aralığındaki kadınlarda yüzde 23-33, erkeklerde yüzde 11-21, 60-80 yaş aralığındaki kadınlarda yüzde 24-35, erkeklerde ise yüzde 13-24 olmalıdır” ifadelerini kullandı.
Peki karın ve çevresinde oluşan hangi yağlanma şekli alarm veriyor? Bu soruyu görseller üzerinden Dr. Sedat Irmak ile mercek altına aldık.
Bu görseldeki gibi atletik vücudu olan bir bireyin düşük yağ oranına sahip olduğunu söyleyen Dr. Sedat Irmak, “Böyle bir vücuda sahip olan kişinin spor yaptığını tahmin etmek zor değil. Bu şekildeki gibi karın ve çevresine sahip olanlarda viseral yağlanma beklemeyiz. Zaten düzenli spor, viseral yağlanmayı engellemede oldukça etkili bir yöntem” dedi.
YAĞLANMAYA KARŞI ALINACAK ÖNLEMLER NELER?
Dr. Sedat Irmak, “İlk olarak gün içi hareketliliği artırmalıyız. Yürüyüş mesafesindeki rotalar için araç veya toplu taşıma yerine yürümeyi tercih etmek, asansör yerine merdiven kullanmak gibi basit değişiklikler bile büyük farklar yaratabilir” dedi. Dr. Irmak, şöyle devam etti:
“Gün içi aktivitelerin dışında bir de egzersiz rutini oluşturmak çok önemli. Egzersiz yapmak viseral yağlanmanın hem önlenmesinde hem tedavisinde oldukça etkili. Burada egzersiz tercihi kişinin kendi yaşam alışkanlıklarına göre şekillenebilir. Bu düzenli olarak hafif tempolu koşu da olabilir, yüzme de olabilir veya aerobik gibi pilates gibi ev içinde gerçekleştirilebilen egzersizler de olabilir.”
Yağlanmaya karşı beslenmenin çok önemli olduğunu vurgulayan Dr. Irmak, “Öncelikle hazır ve işlenmiş gıdalardan uzak durmak gerekir. Dengeli bir beslenme rutini oluşturulmalıdır. Sebzeler, deniz ürünleri, et ve tavuk gibi ürünler dengeli bir şekilde alınmalıdır. Hamur işlerinin tüketimi ise sınırlandırılmalıdır” ifadelerini kullandı.
“Vücutta aşırı yağ birikimi olarak tanımlanan obezite son yıllarda giderek artıyor. İngiltere Ulusal Sağlık Servisi’nin en son yayımladığı verilere göre obezite bağlantılı hastane başvuruları altı yılda ikiye katlanarak 2022-23'te 1,2 milyonun üzerine çıktı. 2023’te yayımlanan bir başka istatistiğe göre de 2022 yılına kadar İngiltere'deki yetişkinlerin yüzde 63,8'inin aşırı kilolu, dörtte birinden fazlasının (yüzde 25,9) ise obez olduğu tahmin ediliyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün raporuna göre, Türkiye’deki yetişkinlerin yaklaşık yüzde 68’i aşırı kilolu ve üçte birinden fazlası obezite hastası olarak kabul ediliyor. Daha da kötüsü bu oranlar Avrupa’nın en yüksek oranları olarak öne çıkıyor. Aşırı kilo veya obezite ile ilişkili sağlık problemleri de hastane başvurularının önemli bir kısmını oluşturuyor.”
Çizimler: Harun Elibol