Oluşturulma Tarihi: Ocak 07, 2015 10:00
Üniversite sınavına hazırlanan çocuğa ailenin yaklaşımı nasıl olmalı?
Gelişen ve değişen rekabet ortamından tüm bireyler nasibini almaktadır. Zaman zaman yaşam şartları zorlaşmakta, aile içi stres artmaktadır. Gençler de ciddi bir gelecek kaygısı yaşmaktadır. Bir buçuk milyon insanla rekabet etmek kolay değil, özellikle eğitimdeki fırsat eşitsizliği de buna eklenince…
Bir yandan yeni yeni aileden uzaklaşmaya ve bireyselleşmeye, hayatı kendince sorgulama ve anlamlandırmaya çalışan, akran ilişkilerin ön planda olduğu bir taraftan da geleceğini önemli derecede etkileyecek sınava hazırlanmaya çalışan gencin durumu hiç de kolay değildir. Henüz bu kaygı ile adaptif bir şekilde baş edebilecek kimlik gelişimini tamamlamayan gençlere aile ve toplum tarafından da sınava yönelik birtakım beklentiler yüklenince durum daha da zorlaşmaktadır. Bunun sonucunda da kolay yılma, verimli çalışamama, kaygı duyma gibi durumlar gözlenmektedir. Bazen ailelerin sıklıkla yakındığı; hiç önemsemiyor, ciddiye almıyor gibi söylemlerle kendini gösteren boş verme davranışının altında aslında başaramamanın verdiği suçluluk ve utanç duyguları göz ardı edilmemelidir. Bunun en yakın örneğini KPSS sınavını geçemeyip öğretmen olamayan 15 öğretmende gördük ki bunlar yetişkindi. Dolayısıyla sınav ve sınanma durumları yaş ne olursa olsun kişilerde kaygıya ve geleceğe dair endişeye neden olmaktadır. Bu nedenle hayatı önemli derecede etkileyecek bu sınava hazırlanma sürecinde toplum ve aileye önemli görevler düşmektedir.
Ailelerin dikkat etmesi gereken noktalar
- Bu sınavın gencin sınavı olduğu, sorumluluğun bireye ait olduğu unutulmamalıdır. Aile gençten gelen talepler ve kendi imkanları doğrultusunda destekleyici davranışlarda bulunmalı ve gerisi gence bırakmalıdır. Şartları, durumları zorlayarak hazırlanan ortamlar sonrasında aşırı beklenti içinde olmayı, bu durum da çatışmayı arttırmaktadır. Dolayısıyla gereğinden fazla fedakarlıktan ve bu fedakarlıkları hatırlatmaktan kaçınılmalı.
- Son dönemde aileler her gün kaç soru çözdüğü, hangi dersten kaç yanlış yaptığı, dershanede hangi konu işlendiği gibi konularda bile her şeyi bilmekte ve bu hazırlanma sürecinde kendi yaşamını bir tarafa bırakıp tamamen sınava yönelmektedir. Bu durumdan da kaçınılmalı.
- Kişiyi sınava giren diğer öğrenciler ile ve ebeveynlerin gençliğindeki durumlarla kıyaslamaktan kaçınılmalı. Zamanın şimdi ve şartların da bu olduğu unutulmamalıdır.
- Eleştiri, yargılama suçlama ifadeleri kullanılmamalı. Özellikle niçin yapmadın, niçin çalışmadın gibi ‘niçin’ ile başlayan sorgulayıcı cümlelerden kaçınılmalı.
- Çocuğun beklentileri ve yapabilirlikleri karşısında gerçekçi davranılmalı.
- Ailenin diğer üyeleri kendi yaşamını yaşamaya devam etmeli tek gündem sınav ve bu yolda yapılan hazırlıklar olmamalı.
- Hata yapma ve yanılma hakkı gençlere tanınmalı, öncesinde ve karar verme sürecinde olasılıklar hakkında bilgi verilmeli. Olası başarısızlıklarda gence umut ve cesaret verilmelidir.
- Anne baba geçlerin hayatını şekillendirmede arka plan sorumlusu olarak kalmalı ve onların hedefleri doğrultusunda yol almalarına destek olmalıdır ki bu hedefler sınavdan çok önce belirlenmelidir. Bu hedef belirlemede ailenim kendine göre veya çocuklarında hayalini kurduğu meslekleri empoze etmeye değil çocuğun ilgi, istek ve kapasitesi doğrultusunda yönlendirmenin önemi göz ardı edilmemelidir.
Uzman Psikolog
Şennur Günay Aksoy