Güncelleme Tarihi:
Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Doç.Dr. İlker Kahramanoğlu, “Özellikle menopoz sonrasında yaşanan vajinal kanamalar, pelvik ağrılar, adet gören kadınların adet süreçlerindeki kanamalar veya adet sürelerinin uzaması rahim kanseri belirtisi olabilir” dedi.
Rahim kanserinin nadiren hiçbir belirti vermeden de ilerleyebileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Kahramanoğlu, “Belirtilerden bir veya daha fazlasını yaşayan kadınlar, erken tanı ve tedavi açısından, kesinlikle bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına muayene olmalıdır” yorumunda bulundu.
Kimler risk altında?
Kahramanoğlu, risk altındaki bireyler hakkında şöyle konuştu: “Erken yaşta âdet görmeye başlamak veya menopoz dönemine geç girmek, daha uzun süre östrojen hormonuna maruz kalmaya sebep olacağından, rahim kanseri riskini artırmaktadır. Bunun yanı sıra obezite, rahim kanseri için başlıca risk faktörü. Cilt altındaki yağ dokusunun fazla olması nedeniyle, bu bölgede üretilen östrojen hormonu bu kadınlarda rahim kanseri risk artışına yol açmaktadır. Rahim kanseri olan kadınlarda tip II diyabet, daha fazla görülmektedir” dedi.
Meme kanseri geçirmiş olan kadınların, tedavi sürecinde kullandıkları bazı ilaçlar sebebiyle daha fazla risk barındırdığını, ailesinde bağırsak kanseri geçirmiş olan kişilerin de rahim kanseri açısından riskli grupta yer aldığını söyleyen Kahramanoğlu, hormonal değişikliklerin ve ilerleyen yaşın da rahim kanseri riskini artırdığını sözlerine ekledi.
Rahim kanseri teşhisi nasıl yapılır?
Rahim kanserinin teşhisi hakkında açıklamalarda bulunan Kahramanoğlu, “Rahim kanseri şüphesiyle doktora başvuran bireylere öncelikle pelvik muayene yapılır. Kanser şüphesinin oluşması durumunda ise, tanının saptana bilmesi için endometrial dokudan örnek alınması ve mikroskop altında incelenmesi gerekir.
Tanı yöntemleri arasında yer alan endometrial biyopside; ince flexible bir tüp yardımıyla rahim içerisine girilerek vakum yaratılır ve doku örneklemesi yapılır.
Endometrial biyopsinin yanı sıra “histeroskopi” adını verdiğimiz yöntemden de yararlanılır. İnce bir teleskopla rahim içerisine girerek ve rahim içerisini serum fizyolojik ile doldurarak anormal kanamaya neyin sebep olduğunun anlaşılabildiği histeroskobi, anestezi altında yapılan 10-20 dakikalık bir işlemdir” açıklamalarını yaptı.
Tedavide laparoskopik ameliyat tercih ediliyor
Rahim kanseri tanısı alan hastalarda uygulanan tedavi yöntemlerinden bahseden Kahramanoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Cerrahi yöntem rahim kanserinde ana tedavi yöntemidir. Birçok hastada, laparoskopi yani kapalı ameliyat tercih edilir. Ameliyatta rahim ve yumurtalıkların yanı sıra, ilgili lenf bezleri de çıkartılır. Patolojik inceleme sonrasında gelecek sonuca göre olası ek tedaviler önerilebilir.
Tedaviler sonrası hasta takipleri oldukça önemlidir. Takipler, ilk 2 yılda 3 ayda bir, 2-5. yıllar arası 6 ayda bir, 5. yıldan sonrada da olarak yıllık yapılır. Tedavi olan hastalar, olası yeni riskleri göz önünde bulundurmalı ve kontrollerine düzenli olarak devam etmelidir” diyerek sözlerine son verdi.